Dansın Sultanları’nda bence hálá eksikler var

Hem yurtiçinde, hem yurtdışında büyük hayran kitlesi kazanan Dansın Sultanları'nın yaratıcısı Mustafa Erdoğan, modern dansı halk danslarının hizmetine verdiklerini belirtti.

Arkadaşımız Yener Süsoy'a kültür coğrafyamızın çok geniş olduğunu söyleyen Mustafa Erdoğan, ‘‘Üsküp'ten Musul'a, Kafkasya'dan Girit'e böyle zengin ve geniş bir coğrafyada soluk aldığımızı ’’ belirtti.

Duygu Aykal hoca’nın arzulu öğrencisiyiz


Gösteride hálá beğenmediğim çok nokta var, ben hálá bitmiş bir proje gözüyle bakmıyorum. Bu arada halk dansları camiasının desteğini ilk günden beri hep yanımda hissettim. Devlet Halk Dansları'nın birikimlerinden yararlanan biriyim. Duygu Aykal döneminde onlar çıkıp bir çizgi çizdi. Duygu hocanın yaptıklarının arzulu sürdürücüsüyüz, ben de onun ikinci kuşak öğrencisi olmaktan iftihar duyuyorum. Biz bale ve modern dansı halk danslarının hizmetinde kullanıyoruz, halk danslarını bale veya modern dansa benzetmiyoruz. Gösteride otantik halk dansı da var ama, tamamı benim yorumum. Ben kendi yaptığımı bire bir halk dansı olarak tarif etmiyorum. Stilize ya da modernize etmek gibi bir iddiam da yok, benim haddim değil. Koreograflık yeterli şifreleri edindikten sonra özünde bir duygu meselesi. Çok eğitim görmüş çok yeteneksiz koreograflar da var.


Osmanlı'yı reddetmiyorum


Gösterinin adında ‘‘Sultan’’ sözcüğü olunca Batı'nın aklına başka ne gelir.

- Gösterimizin adında ilk başta mutlaka bir Anadolu sözcüğü de olmalıydı, ‘‘Sultan’’ imajından rahatsızdım. Yaşadığımız coğrafyayı belirtmeliydik; çünkü tarihsel geçmişimizle bağlantılı bir kurgu var sahnede. Sonradan yurtdışı afişlere de ‘‘Anadolu Ateşi’’nin İngilizcesi eklendi, iyi oldu. ‘‘Sultan’’ adı başlangıçta biraz iddialı, biraz agresif geldi. Daha ortaya çıkmadan ‘‘Dansın Sultanı’’ olmak yerine, önce olup daha sonra o tarifi yapmak belki daha doğruydu. Çıkmadan bunun söylenmesi bir meydan okuma gibi algılandı. ‘‘Doğuluların Batı egzotizmini okşayan bir oryantal gösterisi’’ gibi algınlanması beni rahatsız ediyor. Bazı organizatörler gösterideki oryantal bölümünün imajda öne çıkarılmasını isteyince itiraz ediyorum. Oryantal çok tutkulu şahane bir danstır ve kültürümüzün vazgeçilmezlerinden biridir, kabul ediyorum. Ama, benim için önemli olan antik Anadolu kültürü ile çağdaş Türkiye arasındaki bağ. Bana göre Üsküp'ten Musul'a, Kafkasya'dan Girit'e kadar olan bölge bizim kültür coğrafyamızdır. Saray sanatlarından da birkaç esinti var gösterimizde, Osmanlıyı reddetmiyorum ama, vazgeçilmez bir öğe olarak da öne çıkarmıyorum. Biz dansın anavatanı olan bu coğrafyanın bütün dünyada tanınıp beğeni toplamasını hedefliyoruz.


Dansçılara sigara yasak

Dansçılar mesai saatleri içinde ve benim görüş alanımda sigara içmezler. Hedef hepsinin sigarayı bırakması, bunda şu andaki başarı oranımız yüzde 95 civarında.

Ailedeki tek Galatasaraylı benim, babam ve kardeşlerim Deniz ile Yılmaz koyu Beşiktaş hastasıdır. Annem duruma göre idare ederse de Beşiktaş'a yatkındır.

Kendime çok güvenirim, en çok kendimi eleştiririm, yetersizliklerimin üzerinde dururum.


Bir zamanlar ben de duvarlara siyasi sloganlar yazdım


Hakkarili Erdoğanlar'ı galiba biraz da Ankaralı saymamız gerekiyor.

- Hakkari'de yaşarken İstanbul bizim için sinema, tiyatro, panel, sanatsal toplantı demekti, bunları kaçırdığımız için çok hayıflanırdık. Onları izleyemezdik ama, basındaki yansımalarını okumak büyük keyif verirdi. Daha çok bilmek, daha çok öğrenmek, daha çok şeye hákim olmak vardı hep içimde. Yener ağabey çok doğru, Ankara benim için vazgeçilmez bir çizgidir. Gerçekten de biz yarı Hakkari, yarı Ankaralı sayılırız. Ankara'da yaşadığımız 1970'li yılların insanı okumaya, öğrenmeye motive eden siyasal atmosferinin bende büyük payı var. Bunlar Hakkari background'yla birleşince oradan bir yaşam çizgisi kurdum.

BURKAY SEMPATİZANIYDI

Hakkari'de ortaokul öğrencisiyken siyasetten etkilenmeye başladım. O dönemde sokaklarda çatışmalar olurdu. Bazı siyasi gruplar bir diğerine karşı sokakları parsel parsel korurlardı. Hakkari'de sadece solcular olduğu için baştan belliydi siyasi tercihim, devrimciydim. Siyasal kimliğimin oluşması için sağlam bir felsefi temelin oluşması gerekiyordu, bu da Marksist felsefeydi o dönemin argümanlarına göre. O çocukluk günlerinde bir dönem mahallemize hákim olan Kemal Burkay çizgisine sempati duydum, sonra değişti. Ankara'da okurken Uzayan, Çevreli, Çağdaş sokaklarının duvarlarına kırmızı boyayla ‘‘Kahrolsun Faşizm’’ diye çok devrimci sloganlar yazdım.


Reşko’ya tırmandım

Hakkari'de dağcılık ve kayakçılık gibi doğa sporları yaptım, Reşko zirvesine (4168 m) çıktım. Lisanslı branşım kayak kros'tur, Milli Takım aday kadrosuna da çağrıldım. Babam Hakkari'de Gençlik ve Spor İl Müdürü'ydü, Necdet amcam da Galatasaray'a gelecek kadar iyi bir futbolcuymuş.

Parlamento çatısı altında yapılan siyaset bana cazip gelmiyor, çünkü hiçbir siyasi partinin içinde gerçek siyaset yapıldığına inanmıyorum. Sivil inisiyatif içinde görev almak benim için daha önemli.
Yazarın Tüm Yazıları