Cüneyt Ülsever: Sokma akıllı elitlere çok kızıyorum!

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Türkiye'ye bazen kızıyorum. Hem de çok! Zira Türkiye'nin elitleri sadece sokma akılla hareket ediyorlar. Türkiye'yi yönetenler, enteller, iş adamları, akademisyenler bir sürü konuda anlaşamasalar dahi, bir konuda hemfikirler. Türkiye hiçbir alanda yumurta kapıya gelmeden tepki vermez. Türkiye bir tek şiarla yönetilir: Allah kerim, Kerim'in kuyusu da derin!

30 Kasım'dan beri, ABD'nin Seattle kentinde Dünya Ticaret Örgütü (WTO), gelecek yılların ekonomik ve ticari trendini-kurallarını belirleyecek toplantılar düzenlemeye çalışıyor. Seattle'da kıyamet kopuyor. Tam anlamıyla küreselleşmeciler ile bu sürece karşı çıkanlar boğaz boğaza geliyorlar, sürekli gösteriler yapılıyor. ABD yönetimi, bu kentte gece sokağa çıkma yasağı koyuyor, toplantılar habire erteleniyor. Türkiye'de tık yok!

WTO toplantıları Türkiye'ye, birkaç gazetecinin haberleri aktarması ile yansıyor; biz de bu haberleri sanki dünyanın bir köşesinde, bizi ilgilendirmeyen ama magazin değeri yüksek olaylar oluyormuş kıvamında izliyoruz. Olayların sadece görsel boyutu ile ilgiliyiz. O da, ne kadar ilgiliysek! Örneğin, Çevik Bir Paşa'nın siyasete atılıp atılmayacağı konusu geçen hafta basını ‘‘Seattle toplantılarından’’ daha fazla meşgul etti.

* * *

Bir gün gelecek, Seattle kararları ile ilgili olarak, tıpkı şimdi AB tartışmalarında , ‘‘Aa! Kopenhag kriteleri de mi var’’ dediğimiz gibi, apışıp kalacağız.

Bu toplantılarda neler konuşulacak, alınacak kararlar bizi nasıl etkileyecek, acaba hangi kararların alınması bizim lehimize, hangileri aleyhimize; biz hangi politikaları takip ediyoruz, bunlar gündeme dahi gelmiyor. Seattle toplantılarının içeriği bizi zerre kadar ırgalamıyor!

Bu kentte milenyum toplantılarının sadece gündemi belirlenecek; karar süreci belki 3-4 yıl alacak.Tıpkı WTO'nun kurulmasına önayak olan Uruguay Yuvarlak Masa toplantılarının yıllarca sürdüğü gibi. Ama gündemi belirlemek için ülkeler şu anda birbirinin yakasına yapışıyor. Örneğin Hindistan, 1995 Uruguay Toplantıları kararları tam olarak yürürlüğe girmeden daha fazla liberalizasyon kararları alınmasına müsaade etmeyeceğini söylüyor.

Seattle toplantılarının asli görevi, WTO'nun genel prensibi çerçevesinde, tarımda ve hizmet sektöründe korumacılığı kaldırmak. Ayrıca, yaratıcılığa dayanan ve entelektüel mülkiyet adı ile anılan ürünlerin ticaretine de düzen getirilmesi hedefleniyor. Endüstriyel ürünlere uygulanan gümrükler de temel tartışma konusu olacak. AB, yatırım ve rekabet politikalarını da gündeme getirmek istiyor, ancak ABD direniyor.

* * *

ABD devlet ihalelerinde şeffaflık konusunda ısrarlı. Elektronik ticarete daha az gümrük uygulanmasını istiyor. Kendisini güçlü gördüğü 8 sektörde korumacılığın kaldırılması için uğraşacak. Tarım sektörü ise en kritik nokta. Zira, ülkelerin menfaatleri bu sektörde çok açık bir şekilde çelişiyor. Japonya, balıkçılık ve ormancılık alanında liberalleşmeye şiddetle karşı çıkıyor. AB, gelişmekte olan ülkelerden yapılacak tarımsal ithalatın korunması konusunda oldukça ısrarlı. Ayrıca tekstil, cam mamülleri, ayakkabı ithalatında taviz vermeye hiç yanaşmıyor. ABD sendikaları gelişmekte olan ülkelerden yapılacak ithalata kısıtlama isterken, gelişmekte olan ülkeler de çalışma koşullarının düzeltilmesi ve çevre konusunda getirilecek kurallara direniyorlar. Zira bu ülkelerin mukayeseli avantajı ucuz emek. Kurallar daha fazla masraf demek!

Allah aşkına, bu konular bizim için önemli değil mi? Bizim bu konular çerçevesinde politikalarımız nelerdir? Hangi konularda direneceğiz? Bir bilen var mı?

Korkarım, geçen hafta Çevik Bir'i ayakta alkışlayan elitlerin(!) çoğunluğu Seattle toplantılarından haberdar dahi değildiler.

Bari biz ‘‘dünyada goygoyculuğun liberalleştirilmesi’’ konusunda mücadele edelim.

İcabında bizim de küreselleşmeye bir katkımız olsun.



Yazarın Tüm Yazıları