Cüneyt Ülsever: Erbakan ‘‘Benden korkmayın!' diyor

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Yargıtay Başkanı'nın açtığı demokrasi tartışmalarının artçı dalgaları devam ediyor! Dün de Sayın Nazlı Ilıcak'ın verdiği öğle yemeğinde Sayın Necmettin Erbakan, bir grup gazeteci ile, korku teması üzerine kurduğu sohbetinde, 'Benden korkmanıza gerek yok!' mesajı verdi.

Sayın Erbakan, hemen 28 Şubat sonrası Sayın Mesut Yılmaz'a ve Sayın Bülent Ecevit'e gittiğini, onlardan demokrasi ve insan hakları konusunda işbirliği istediğini, ancak onların bu konuda sınıfta kaldıklarını belirttikten sonra şimdi benzer bir yardımlaşmayı toplantıda hazır bulunan gazetecilerden istedi.

Bugün ülkenin tedirgin ve sancılı olduğunu belirten Hoca, bunların gerekçesi olarak üç noktayı vurguluyor: 1) Sömürü düzeni; 2) din üzerinde kurulan baskılar nedeni ile yaşanılan insan hakları ihlalleri; 3)topluma pompalanan korku.

Sayın Erbakan toplumun daima yaratılan korkular ile ürkütüldüğü ve birbirine hasım hale getirildiği kanaatinde!

Bu korkutma gayreti sonucta iki tür insan topluluğu yaratıyor:a-grubu):insan haklarından yana, b-grubu) insan haklarına karşı. Artık sağ-sol kavramlarının anlamı kalmadığını vurgulayan Hoca, toplumu a-grubu ve b-grubu olarak tasnif ettikten sonra bu toplantı vesilesi ile kendisinden samimi! olarak korkanlara mesaj yollamak istiyor. Onların yanlış bilgiler nedeni ile korktuklarına inanıyor, zira ona göre toplumun kahir ekseriyeti, %80'i, insan haklarından yana.

Erbakan Hoca'ya göre kendisinden korkulmaması için beş neden var:

1)Tarihi kanıt. Hoca 30 yıldır ortada olduğunu söylüyor ve icraatlarının 'kim olduğunun' kanıtı olduğunu söylüyor. Örnekleri arasında Ecevit ile ortak giriştiği 'Kıbrıs müdahalesi' ve 54.hükümet sırasında iç-borçlar konusunda aldığı tavır var.

2)Hoca'ya göre Batı ile samimi ilişkiler isteyen kendisi. Zira, 'Avrupa'da ne varsa bizde de olsun!' diyor. Eskiden kınadıkları ise Batı taklitçileri ve uşakları! B-grubuna giren insan haklarına karşı grup ise, çeşitli bahaneler ile muasır medeniyet seviyesini ülkeye çok görüyorlar.

3)İlmi kaynaklar 'potansyel suç' kavramını reddediyor.Esas olan 'açık suç'. Hoca hep 'potansyel suçlu' olarak yargılandığı için zaten ondan korkulmasını isteyenlerin gerekçeleri çağdaş mantığa sığmıyor.

4)Bu ülke hep korkutularak yaşadı. Hoca'nın en bariz örneği Adalet Partisi döneminde bu partinin 'Biz olmazsak komünizm gelir', mantığı! O zaman komünizm tehlikesi olmadığı halde bu korkutma birilerinin işine yarıyordu. Şimdi de birileri 'Biz olmazsak onlar başınızı örtecekler', diyerek toplumu korkutuyorlar. Halbuki Hoca'nın referans noktası insan hakları ve demokrasi!

5)Son olarak da Hoca kendisinden ve benzerlerinden korkulmaması için Refah ve Fazilet Partileri'nin belediyelerde gösterdiği performansı ve bunun sonucu olarak geniş kitlelerden kazandığı teveccühü gerekçe gösteriyor.

Ona göre korkanlar ve korkutanlar kendilerine, 'Kim bunu körüklüyor?', 'Demokrasinin önüne engel olarak konan 'ama bizim kendimize ait şartlarımız var' şartı kimin işine yarıyor?', 'Peki bizim adil barış projemiz nedir?', diye sorarlarsa korkuların ne kadar boş olduğu anlaşılacak.

Necmettin Erbakan'ın vurguladığı korkutulan toplum meselesini çarşamba günü Hürriyet'teki köşemde, çok önemli ve yıkılma gerekçelerinden birisi olarak gördüğüm 54.hükümetin iç-borç ve faiz üzerine politikalarını ise yarın Finansal Forum'da irdeleyeceğim.



Yazarın Tüm Yazıları