Çağdaş Yaşam’ın bağışlanamaz suçu

1995 yılından bu yana tam 36 bin 238 ilköğretim ve lise, 32 bin de üniversite öğrencisine burs verdiler...

Yani 66 bin öğrencinin eğitimini sürdürmesine önemli katkıda bulundular...

Haberin Devamı

707 ana sınıfı, 555 oyun parkı, 4 anaokulu, 30 köy okulu, 24 ilkokul, 2 lise, 32 kız öğrenci yurdu (3565 yataklı), 7 üniversite öğrenci yurdu yaptılar...

Bunun dışında çok sayıda okula kitaplık kazandırdılar, topladıkları kitapları gereksinimi olan ilköğretim okullarına dağıttılar...

Gençlik kampları, gençlik kurultayları ve çeşitli sosyal, kültürel etkinlikler düzenlediler, çocuklar için eğitim programları, doğal afetlere karşı bilinçlendirme çalışmaları yaptılar...

Ama bir türlü yaranamadılar.

Yaranamamayı bırakın bu çalışmalarıyla iktidarın hedefi oldular.

Çünkü tüzüklerinde şunlar yazılıydı:

“Atatürk devrimleri ile elde edilmiş hakların korunması, genişletilmesi ve yaygınlaştırılması, çağdaş eğitimle çağdaş insan ve topluma ulaşılması, evrensel insan haklarına saygılı, demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin korunması ve geliştirilmesi, bireylerin tüm insan hakları ve özgürlüklerinden yararlanmasının sağlanması, eğitimde fırsat eşitsizliğini gidermek amacıyla okullaştırılmasını arttırma, kadınların eğitimli ve meslek sahibi olmasının desteklenmesi...” 

Haberin Devamı

İşte çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin suçu buydu.

Bu ağır bir suçtu ve cezalandırılması gerekirdi.  

* * *

Prof. Dr. Türkan Saylan’ın vefatından sonra bayrağı teslim alan Genel Başkan Prof. Dr. Aysel Çeliker bu cezalandırılmayı gazetecilere şöyle anlattı:

“13 Nisan 2009 günü derneğimiz genel merkezi ve 35 şubemiz Ergenekon Terör Örgütü kapsamında sabah erken saatlerde baskın biçiminde arandı. Genel Başkan Prof. Dr. Türkan Saylan ve bazı yönetim kurulu üyelerimizin, bazı şube başkanlarımızın evleri arandı. Bilgisayarlarımız, evraklarımız, bu arada 20 bin kadar öğrenci dosyamız götürüldü. 6 asil, 2 yedek yönetim kurulu üyesi, iki gönüllü arkadaşımız ve 9 şube başkanı yasaya aykırı olarak 3-4 gün gözaltında tutuldu. Derneğin Genel Başkan Yardımcısı 15 gün tutuklandı.”

Genel Başkan Çeliker bütün bu aramalarda, gözaltına almalarda, tutuklamalarda, bilgisayarlardaki program ve belgelere el konmasında, hukuk normlarına uyulmadığını belirtti.

Haberin Devamı

Polis, derneğin burs verdiği 15 bin öğrenciyi fişledi. Bu konuda gizli başlığı altında bir rapor hazırlanarak İstanbul’a savcılığa gönderildi.

El konan belgelerin ancak bir kısmı geri alınabildi.

Buna karşın kişisel telefonlar, fotoğraf makineleri alınamadı.

* * *

Genel Başkan Prof. Dr. Aysel Çeliker’in şu sözleri sanırım içinde bulunduğumuz dönemin kapkara fotoğrafını gözler önüne seriyor:

“43 yıl hocalık, 3.5 ay Adalet Bakanlığı yaptım. 3 darbe gördüm. Ama böyle bir kritik dönem yaşamadım. Derneğe suç isnat etmek isteyen devlet bunu çocukların üstünden yapmaktadır.

Gözaltına alınan Baba Beni Okula Gönder projesini birlikte yürüttüğümüz Tijen Mergen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açtı. Diğer gözaltına alınanlar da dava açacak. 15 bin öğrenci için dava açılacak mı bilmiyorum. Dosyalar bize daha verilmedi.

Haberin Devamı

Bu ülkeye kadınlar olarak borcumuz daha fazla. Ürkmeden yola devam edeceğiz. Daha fazla güçlenmeliyiz, daha fazla burs için destek bulmalıyız.”

 Derneğin bu kadar badire atlatmasına, genel başkanını kaybetmesine rağmen o dönemde Kadından Sorumlu Devlet Bakanı olan Nimet Çubukçu bir başsağlığı bile dilememiş, bir geçmiş olsun dememiş.

 Ben de 40 yıllık gazetecilik yaşamımda ilk kez insanların ülkesini sevmesinin, ülkesi için çalışmasının ağır suç olarak kabul edildiği bir döneme tanık oluyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları