Bu kriz de geçer! (Bazılarını deler de geçer)

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Tayland'da başlayıp önce Pasifik ülkelerine yayılan, sonra Rusya'da (bir miktar başka sebeplerle) ortaya çıkan, şimdilerde Brezilya'yı yoklayan bir ‘‘dünya finansal krizi’’ ortalıkta hayalet gibi dolaşmakta. Bilindiği gibi iktisatçılar, ‘‘ahir zaman peygamberi’’dir. Bunların en büyük iddiası, ‘‘kıyametin’’ geldiğini herkesten önce kendilerinin göreceğidir. Dolayısıyla insanlığı uyarmayı ‘‘misyon’’ bellerler. Ne zaman bir iktisatçı konuşmaya başlasa, dinleyenlerin ruhunu endişe kaplar. Çünkü ifadelerinin içinde mutlaka ‘‘Benim sözümü dinlemezseniz, başınıza çok kötü işler gelir’’ mesajı gizlenmiştir.

Kıyamet haberciliğini meslek edinmiş iktisatçılar, mutlaka habis ruhlu değildir. Tam aksine onlar, kendi uluslarını veya insanlığı, izlenen batıl yoldan çıkarmak ve salim bir istikamete yönlendirmek istemektedir. Uyarıları, bu maksada matuftur. Kıyamet öngörülerinin çoğu zaman fos çıkması, onların yanıldığı anlamına gelmez. Bilakis, insanların onların uyarılarını dikkate alarak, yanlış yolda gitmekten vazgeçip, doğru yola yöneldiklerini gösterir. Pek tabii, doğru yol izlenince de kıyamet kopmamaktadır.

Kıyamet kehânetleri fos çıkan iktisatçıların ‘‘ufak’’ da olsa bir kusurları vardır. Bu kusur, meselelerin nasıl içinden çıkılmaz hale geleceğini kestirirken, teknolojinin nasıl bir gelişme göstereceğini düşünmeyi ihmal etmeleridir. Bu metindeki teknoloji kelimesi ‘‘finansal teknoloji’’yi de içermektedir. Gelelim son krize. Bu kriz ‘‘finansal’’ sektörden çıkmış, reel sektöre doğru gidiyordu. Öyleyse, çözüm işin kaynağına, yani finansal sektöre el atmaktan geçiyordu. İşte aynen böyle yapıldı. Şu ana kadar, başta Japonya olmak üzere, krizden etkilenen her ülkede, ‘‘finansal sektör’’ ameliyat masasına yatırıldı. İcabında zora düşmüş banka kamulaştırıldı, icabında sisteme para basıldı. Şimdi sıra, uluslararası finansal sistemin yeniden yapılandırılmasına geldi. Kaynakları tükenen Dünya Bankası'nın takviye edilmesine karar verildi. Dünyanın en zengin 7 ülkesinin devlet başkanları geçen hafta bu yolda karar aldı. Tabii bu işin başını ABD çekmekte. Uluslararası finansal sistemi, krize çare geliştirebilecek güce eriştirmek için yapılması gereken ne varsa yapılacak. Kısaca büyük devletler, krizin derinleşmesine ve yayılmasına izin vermeyecekler.

Yapılacak işlerin bir kısmı da yeni bir ‘‘mevzuat’’ (düzeleme/regülasyon) geliştirmektir. Bu yeni düzenleme ‘‘sermaye hareketlerini sınırlamak’’ olacaktır. İktisadi hayata, mevzuat yoluyla müdahale edilmemesi genellikle kabul görmüş bir ilkedir. Ancak bu ilkeyi, son krizden sonra, kısa vadeli sermaye hareketleri bakımından savunmak güçleşti. Çünkü, reel sektörden kaynaklanmayan döviz arzlarının ve taleplerinin, ülkelerin bağımsız para politikalarını tarumar ettiği inkâr edilemez bir gerçek. Finansal globalizasyon, ‘‘Euro’’ gibi ‘‘global bir para birimi’’ yaratılmadıkça, tam serbestiye kavuşamayacak, bu kesin.

SON SÖZ: Yeni sorunlar, yeni teknolojilerle çözülür.



Yazarın Tüm Yazıları