Paylaş
Öyle böyle değil hem de!
Ya biri hasta, ya öbürü.
Ya biri ateşleniyor, ya öbürü.
Ateş bitiyor, kulak ağrısı başlıyor, o bitiyor öksürük, burun desen her daim içi dolu ayıptır söylemesi bitmek bilmeyen sümük, bunlar da biterse haydi dön başa, illa ateş çıkıyor haftasına. Ta ta ta taaaaa!
Kafayı yemeye başladım ve çok heyecanlı olacak; çünkü böyle giderse size canlı canlı onu da bildirmeye hazırlanıyorum www.hurriyet.com.tr sayfalarında...
Sürmanşet:
Yonca
“Yedi” J
Koca bir okul yılı hasta geçiyor. Okul yılı dediğin şey, “kutlu mutlu hasta yılı” oldu.
Şarkımızı veriyorum, budur J:
Biz gideriz doktora heey doook tooo raaa!
İlaçlar elimizdeeee
Islak havlu beynimizdeee
Biz gideriz doktora heey
Doook tooo raaa!
İçim kurudu, içim!
Ha şimdi yetmedi bir de domuz gribi cinneti de çıktı mı başımıza, iyice paranoyak olduk maşallah! Yaaaa sabır ana babalar, yaaaa sabır valla billa.
Çocuğun hasta olduğuna mı yanarsın,
Huyunun değiştiğine mi,
Yoksa okula gidemeyip evde kalıp başına ekşidiğine mi?
Evde kalan çocuğa kimin bakacağını ayarlamak zorunda kaldığına mı?
İki de bir izin almak zorunda kalmana mı?
Hani hasta çocuğunun yanında kalma şansın varsa bir derece de, benim gibi gönlün evde, beynin işte ayakların geri gide gide işe gidersen, bil ki halin bin beter be!
Ooof off Sayın Okurlarımcım!
Bir “Ahhh!” çeksem dağlar inler mi? Sesim size kadar gelir de kulaklarınız şişer mi?
Şükretmedim sanmayın sakın! Şükretmekten de perişanım. Yanlış anlayacak yukarıdaki diye korkudan şükrede şükrede bi hal oldum. Ay bu “Polyannacılık” da nereden çıktı bilmiyorum. Ne modaymış anasını satayım. Bitemedi gitti. İçim ondan da bayıldı. Olaya pozitif bakayım derken, ruhu teslim edecem ya hayırlısı. Rahat rahat negatif olabilir miyiz arada...?
Rahat rahat şikayet edememek de büyük sorun bir anne için. Yani benim için.
E öyle!
Tam şikayet edeceksin, amaaan bi korku... dağlara taşlara tü tü tü, vur tahtaya, kafana... Aman çok şükür, hamd olsun, bundan beteri de var.. ve saire ve saire... Ya bırakın bir hele şikayet edeyim içimden geldiği gibi. İki dakika rahat edeyim. İçimi dökeyim hele içimi. Ciddiye alınmasın iki dakika. Laf ola beri gele, deşarj olacağım yani işte, kendimce. Sonra yine bin şükür derim elbet.
Yok kardeşim, namümkün.
Accayip pozitifim yani bildiğiniz gibi değil. Şu Polyanna’ yı bulsam bi güzel benzeticem şu anda!
Neden çocuğu hasta olan annelere şirketler çoook daha anlayışlı davranmaz?
Neden çocuğun hastaysa “Git evden çalış, noolcak ki” denmez?
Bu nasıl bir acıdır?
Ne kötü bir sistemdir…
Ne vicdansızlıktır… diyerek damardan döşeneceğim de… Ha bire hasta olan çocuklar sayesinde, hani buna en insaflı patron da dayanmaz! “Hadi kızım sen evine git, bi daha da zahmet etme” der. Aaa ha! Bakın gördünüz mü, yine karşı tarafı haklı buluyorum mutlaka bir şekilde.
İki ucu hep mi kakalıdır bu işin yahu!
Ev kadını olsan olamazsın, etraf çok kızıyor malum...
İş kadını anne olsan, perişansın; ama değilsin unuttun mu, mecburen Polyannasın... J
Antibiyotiklerden deee, ateş düşürücülerden deee, burun açıcılardan da....
Hani bi başlayacağım şimdi...
Hayret edeceksiniz ne de güzel saydığıma ama,
En iyisi ben susayım da,
Bari siz kalın sağlıcakla.
Yonca
“üşütük”
Paylaş