Bu adamları kim yetiştirdi?

YATAĞA gitme saatini protesto eden oğlum gece yarısı "iPod isterim, kızlarda bile var..." diye olay çıkardı. Bendeniz tabii ki bu cümlede geçen "kızlarda bile var"ın üzerine atmaca gibi atladım ve sordum:

"O ’bile’ ne anlama geliyor?"

Ufaklıkta kafa çalışıyor, bakışımı görür görmez hemen kazı çevir yanmasın moduna geçti. "Yani anne biliyorsun, kızlar erkeklere göre öyle aletlerle fazla ilgilenmezler!"

Bak sen. Ben ki risk alıp oğlumun eline dört yaşında dikiş iğnesi tutuşturmuş, düğmesini dikmeyi öğretmişim, odasına oyuncak mutfak kurmuşum, tezgáha çıkıp yemek yapmasına izin vermişim. Elinde papatya buketi taşımaktan utanmayan bir erkek çocuk yetiştirdiğimi sanırken gece yarısı ayrımcı bir küçük canavar çıkıyor karşıma...

Çuvaldızı kendime, kıssadan hisse söylemek istediğim etrafımızda dolaşan ve şikayetçi olduğumuz adamların hepsini anneleri yetiştirdi. Anneler ise hálá ataerkil toplumun onlara biçtiği rolü oynamaktalar. Oynamayanlar ise çoğunlukla mutsuz olmaktalar.

Oysa artık çağdaş dünya ataerkil düzeni terk etti.

* * *

Yirminci yüzyılın başında dünya ataerkildi. Sadece Osmanlı’da değil, Fransa’da, Almanya’da, Amerika’da da öyleydi. 1900 yılındaki Alman Medeni Kanunu’na göre evlilik içinde her türlü karar koca tarafından alınırdı. Türkiye’de 1920’li yıllarda şeriat yasaları kaldırılıp kadın haklarına yönelik Cumhuriyet reformları yapıldığında dünyanın büyük bölümü için örnek teşkil etti.

Aradan geçen zamanda Türkiye’de kadın hareketi durağanlaştı. Sandık ki her türlü hakka sahiptik. Haklarımızı kullanamamakla suçlanıyorduk.

Önemli bir değişimi kaçırdığımızın farkında değildik, çağdaş dünyada kadının bedeni erkeğin malı değildi artık. Bizde kadın hakları verildiği gibi kalmış, dünyada ise sürekli ilerleme kaydedilmişti. İlk kez 1985’te Kadınlara karşı ayrımcılığı kaldıran B.M. Sözleşmesi imzaya açıldığında görebildik kadın hakları konusunda 20’li yıllarda kaldığımızı. Üstelik o eski hakları bile topluma mal edememiştik.

* * *

Avrupa Birliği süreci bize kadın hakları konusunda önemli kazanımlar sağladı. 2001’de Medeni Kanun yenilendi. Zina suç olmaktan çıktı. İş yasasında reformlar yapıldı, aile mahkemeleri kuruldu. 2004’te ceza yasası reform geçirdi.

Kadınların bir bölümü değişiklikleri hızla algıladılar ve içselleştirdiler. Oysa adamlar hálá ataerkil düzenin çocuklarıydı ve dirençliydiler. Özgür kadınlarla ataerkil kodlarla yetişmiş adamların yaşam dansını birlikte yapmaları zorlaştı.

Neyse ki bu bir geçiş dönemi. Arada kalan kuşaklar ağır bir bedel ödeseler de ataerkillik bizde de geride kalacak. Özgür toplumun özgür anneleri özgür adamlar yetiştirecek.

Gün gelecek, savaş tamtamları susacak. Birbirinin akıl ve beden dilini anlayan özgür kadınla özgür adam ortak yaşam dansında uyumu yakalayacak. Albinoni’nin Adagio’su çalacak.
Yazarın Tüm Yazıları