Brifing denince ödüm patlıyor

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Ancak bu ‘‘öd patlaması’’ kendi adıma değil. Her şeyden önce askerler brifinglerine kesinlikle beni çağırmıyorlar ve ben bundan ziyadesiyle memnunum. Benim sadece brifinglere gidenler ve ülkem adına ödüm patlıyor.

Çünkü, Türkiye'de her şey brifinglerle başladı. Art arda brifingler verilerek, ortaya bir irtica umacısı çıkarıldı. Hep birlikte korktuk ve Türkiye'ye irtica geliyor zannettik.

Çok şükür, sonunda irtica filan gelmedi, ama başka bir şey geldi.

Zaten Türkiye'nin özelliği, korktuğu şeyin asla başına gelmemesidir. Türkiye'nin başına korktuğu şey gelmez; fakat hiç korkmadığı şey gelir.

Bir zamanlar, ‘‘Komünizm bu kış kesin gelecek’’ diye ödümüz patlardı; ama bir bakardınız asker gelirdi.

Bu kez, ‘‘Yazın irtica gelecek’’ diye korktuk. Baktık gene asker geldi.

Olsun!.. Hiç olmazsa korktuğumuz başımıza gelmedi.

Brifingler, irtica korkusunu iyice ortaya çıkardılar. Birbirlerini izlediler.

Bunların hiçbirine tam anlamıyla aldırmadım. Ama yargıya verilen brifing beni şiddetle ilgilendirdi.

Kaderin garip cilvesidir; bu brifing haberini de ben yakaladım.

* * *

Bir gün odamda Capital Radyo'yu dinliyordum. Dünyalar tatlısı DJ Iraz Aytaç'tan beri bu radyonun sadık bir izleyicisiyimdir.

Radyo haberlerinde: ‘‘Genelkurmay, Yüksek Mahkemelere yazı yazarak, brifinge gelecek olan ve gelmek istemeyen yargıçların listesini istediğini bildirdi’’ denildi.

Radyoyu arayıp haberin sağlam olup olmadığını sordum. Onayladılar.

Haberi Genel Yayın Müdürü'ne bildirdim; o da haber servislerini alarme etti. Haber doğruydu ve Hürriyet'te manşet oldu.

Arkasından brifing verildi. Brifing sonrası, katılan yargıçlar, brifingi verenleri ayakta alkışladılar.

Bu brifinge yargıçların katılması bence hukuk adına bir felaket olmaktan öte, Anayasa'ya da aykırıydı. Anayasa, hiçbir kişi ya da makamın yargıçları etki altında bırakamayacağını amir hükümlerle yazıyordu.

Ama Anayasa'yı kimse dinlemiyordu. Kendi koyduğu kuralı dinlemeyen devlet, aslında kendi sonunu hazırlıyordu.

Sonuçları hep birlikte gördük. Ben zerre kadar sevmediğim Müslüm Gündüz'e yapılanları TV'de gördüm. Nasıl yargılandığını izledim. Aklıma İstiklal Mahkemeleri geldi.

Demokratik devlet, kendi düşmanını bile adil yargılayan devletti.

* * *

Şimdi de bir ‘‘füze brifingi’’ ortaya çıktı. Bundan önce Yüksek Sivil Zevata gene bir brifing verilmişti.

Bunun arkasından ‘‘kriz yönetmeliği’’ uygulamaya konulmuş, işler askere bırakılmıştı. Füze brifinginden sonra, füze işleri de askere havale edildi.

Üstelik bu füzeleri yemin billah reddeden Yunanlılar da bu işe şaşıp kaldılar. Akılları, havsalaları almadı, ama bizimkiler aldı, kabul etti.

Şimdi merak ettiğim tek şey, daha kaç brifinglik canımız kaldığıdır.

Gene de Allah, yüce devletimize zeval vermesin.

Yazarın Tüm Yazıları