Böyle türü bozuğa can kurban

Bazen denk düşmüyor işte. Hayko Cepkin’in Sakin Olmam Lazım adlı albümünü bir yıla yakındır düzenli aralıklarla dinliyorum.

Hakkında iki satır yazmak, ancak, bu aralar müzik kanallarında dönen üçüncü klibi Fırtınam’a, Cepkin’i sahnede canlı izlemek ise bundan birkaç hafta önce vuku bulan Radar Live’da nasip oldu.

Amerikalılar’ın "Dağ Muhammed’e gelmezse, Muhammed dağa gider" şeklinde bir deyişi vardır. Serbest çağrışımın dalağını yaracağım ama benim de "Sen Ay’a, Hayko Cepkin’e gidemezsen, uzaylı Hayko Cepkin, sana, dünyaya gelir" gibi saçmasapan bir cümle kurasım var müsaadenizle.

Bildiğiniz üzre, Hayko Cepkin, bundan önceki, Yarası Saklı ve Görmüyorsun isimli şarkılarına çekilen kliplerinin senaryosu, uzayda geçiyordu.

Kendileri, Fırtınam ile nihayet yeryüzüne teşrifatta bulunuyorlar. Fakat Doruk Can Çetin, Fırat Giraygil ve Emir Can Arkman tarafından, Durusu Park ve göl çevresinde çekilen klipte, şahane bir fikr-i takiple, bu kez de mitolojik, insanüstü bir varlığı canlandırıyorlar. (Bağırsaktan yorum yapmıyoruz; bültenin yalancısıyız.)

Canlı görüntülerin dijital ortama modifiye edilerek animasyonlarla süslenmesi suretiyle ortaya çıkarılan klipte Cepkin, çevresinde yıkıcı etkiler yaratabilecek kudretinden habersiz bir şekilde kafasındaki sorulara cevap arıyor, bu arada bir yandan bulunduğu çevreyi tanımaya çalışırken bir yandan da varlığını sorguluyormuş.

SADECE SAHNE ADAMI DEĞİL

Ben kafayı zorlasam da yer yer performans bölümlerinin de olduğu klibe böylesine derin anlamlar yüklemeyi becerebilir miydim şüpheli ama şarkı da klip de gayet güzel; bakın o kadarından kendi çapımda fevkaladenin fevkinde (!) bir şekilde eminim.

Hayko Cepkin, şahane bir adam. Ben bayılıyorum en azından. Şarkıları bir nefaset. Röportajlarını okumak gayet eğlenceli. Ve hani piyasaya çıktığından beri, Cepkin tüm kayıtları, Kurtuluş’taki aile evinin odasında, komşular rahatsız olmasın diye mırıl mırıl bir tondan yaptığı için şarkıların, albümde, sahnedeki icra hálinden ne kadar farklı olduğu konuşuluyor ya... Kendilerini nihayet dünya gözüyle görmeye muvaffak olduğumuz Radar Live’da anladım. Hayko Cepkin’in sahnesi anlatılmaz, yaşamak lázım! Zira albümün adını Sakin Olmam Lazım koymasına koymuş ama sahnedeyken bunu becerebildiğini söylemek zor. Ki zaten becerebilmek gibi bir kaygısı olduğunu da zannetmiyoruz. Ki olmasın da zaten.

Bilen biliyordur: Hayko Cepkin, ’78, İstanbul doğumlu. Dedesi ve babası da enstrüman çalan adamımızın müzikle teşerrüfü, Orta 1’de girdiği Ermeni Kilisesi Korosu’nda vuk’u bulmuş. Orada geçirdiği dokuz yılın ve lisenin ardından iki yıl Mimar Sinan’ın şan bölümünde eğitim görmüş. Ardından Timur Selçuk Çağdaş Müzik Merkezi’nde iki sene, şan, solfej ve armoni... Akabinde Akademi İstanbul’da bir yıl boyunca piyano eğitimi ve nihayet profesyonel hayat...

Birçok tanınmış sanatçıyla birlikte çalışmış. Enstrüman çalarak, düzenleme yaparak... Sadece sahne adamı değil yani, son derece yetenekli bir mutfak erbabı...

Radikal’den Melis Danişmen’e verdiği röportajda albümüyle ilgili şunları söylüyordu:

"Kış gelecek, yağmur yağacak, hava kararacak, insanlar denize girmeyecekler, mayolu kızlara bakmayacaklar, o zaman bizim devrimiz gelecek. Aslında albüm direkt arabeskin yandan yemişi; rock müziği de sıyırtmış ama elektronik altyapıdan da emmiş bir tür. Ne tür bu? Türü bozuk."

Kurban oluruz böyle türü bozuğa! Hem siz Cepkin’e kulak asmayın. Yani müziğine asın da tevazuuna takılmayın. Biz lafını edene dek yaz geldi, geçiyor bile ama Sakin Olmam Lazım, yazın da bir damacana yağmur suyunu lıkır lıkır kafaya dikercesine iyi geliyor zira.
Yazarın Tüm Yazıları