Bizimkilerin bayramı

- Oruç tutmayıp bayram yapanlara karşı, “Orucu biz tutuyoruz / Bayramı onlar yapıyor” diye sitem ederler...

İyi bayramlar

İster kahve yanında likör için, ister şerbete dadanın...
İster Şeker Bayramı deyin, isterse dört dörtlük Ramazan Bayramı deyin...
İster sadece bayram namazlarına gidin, ister beş vaktinize beş vakit katın...
İster bayramı tatil olarak görenlerden olun, ister gelenekleri yaşatmaya gayret edin...
İster bayramlık da neymiş havasında olun, ister bayramlıklarını hazır edenlerden olun...
İster bizim mahalleden olun, ister başka mahallelerden...
İster oruç tutmuş olun, ister tutmamış...
Ne olursanız olun...
Hepinize İYİ BAYRAMLAR...

- “Bizim mahalle”de geleneksel bağlar hâlâ çok kuvvetli olduğundan memlekete ana baba duası almaya gidilir...
- Oruçtan çıkmış olmanın heyecanıyla herkes kendisini sabah kahvaltısı ve öğle yemeğine vurur...
- Her üç entelektüel İslamcıdan biri mutlaka ama mutlaka Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirine gönderme yapar...
- Tarikat ehli olanlar, her bayram olduğu gibi tekkeye koşarlar... İhvanla bayramlaşma, şeyh efendinin elini öpme falan...

Akif Beki hangi kadın yazarla dost oldu

“Hayat güzeldir” sloganının taşıyıcısı İclal Aydın ile /images/100/0x0/55ea17f8f018fbb8f86ada94Başbakanlık Sözcülüğü görevinden ayrılan Akif Beki arasında son günlerde su sızmıyormuş...
Telefon mesajlaşmaları ve buluşmalarla süren bu arkadaşlık tam gaz sürüyormuş...
Geçen hafta İclal Aydın’ın “sadece yakın dostları”nı davet ettiği doğum günü kutlamasına katılmış Akif Beki...
Doğum günü partisinin bir davetlisi daha varmış: Ahmet Hakan...
Ancak Ahmet Hakan davete “geleceğim” dediği halde gitmemiş...
Oysa davet sahipleri son günlerde kanlı bıçaklı hale gelen Ahmet Hakan ile Akif Beki’yi ayrı merdivenlerden almak, ayrı bölümlerde oturtmak gibi bir dizi önlem bile almışlar...
Ama asıl bomba şu:
Akif Beki ile İclal Aydın’ın ilk buluşmasında Ahmet Hakan da varmış... Yani tanışmalarına vesile olmuş...

Başbakan’ın iftarından en’ler

Benim de kendi çapımda bir “istihbarat” mekanizmam var tabii ki...
Ne de olsa şu anda Başbakanlık’ta görev yapan önemli zevat, bir zamanlar yakın ahbabımız idi...
Onlardan aldığım bilgilere göre...
Başbakan Erdoğan’ın genel yayın yönetmenlerine verdiği iftarın en’lerini çıkardım:

EN ÇALIŞKANI: Gözüne taktığı okuma gözlüğüyle bütün bir davet boyunca önündeki kağıtlara notlar alan, dijitale geçmediği için eski tip analog teybini Erdoğan’ın masasına koyup kasetin bitip bitmediğini kontrol eden SEDAT ERGİN...

EN EV SAHİBİ: Davette gelene geçene “hoş geldin” diyen, sürekli etrafı “Aksayan bir şey var mı?” diye kolaçan eden, garsonların kulağına eğilip küçük talimatlar veren MUSTAFA KARAALİOĞLU...

EN YARAMAZI: Başbakan Erdoğan ile “bir zamanların Tuncay Özkan’ının, bir zamanların başbakanı Mesut Yılmaz ile kurduğu ilişki”ye benzer bir ilişki kurmaya çalışarak komiklikler yapan, “ele avuca sığmaz acar gazeteci” postuna bürünen YİĞİT BULUT...

EN SAKİNİ: Vergi cezasının ardından kendisini “temas” ile “mesafe” ayarlaması yapmak zorunda hisseden, belki de bu nedenle fazla görünür olmamaya özen gösteren ERTUĞRUL ÖZKÖK...

EN RAHATI: Tasfiye edilmesinin söz konusu bile olmadığını bilen, yaptığı hizmetlerin takdir edildiği bir ortamda bulunduğunun farkında olan, belki de bu nedenle son derece sosyal bir profil çizen EKREM DUMANLI...

EN TELAŞLISI: “Haber... Haber...” diye inlemesiyle meşhur olduğundan, “bu kadar kerli ferli gazeteci arasından ben farklı ne çıkarırım” diye etrafı kolaçan eden MEHMET ALİ BİRAND...

EN DİPLOMATİĞİ: Herkesle arası aynı derecede iyi olan, herkes tarafından sevilen, herkesi seven, Cem Garipoğlu haberlerinde gazeteciliğini konuşturduğu için gurur içinde olan İSMAİL KÜÇÜKKAYA...

Salıncakta iki kişi

Yazar akademisyen Mümtazer Türköne ile AK Parti Milletvekili Özlem Türköne çiftini ilgilendiren “Habis bir dedikodu” başlığıyla yazdığım yazı, çiftin salıncakta verdiği pozla darmadağın oldu...
O fotoğraf karesi, beni öyle bir dedikoducu durumuna düşürdü ki sormayın...
Meğer genç milletvekili bacımız Özlem Türköne, kapıyı çarpıp evi terk etmemiş... Meğer Mümtazer kardeşimiz, evde “hanım ne derse o olur” sloganını benimsiyormuş. Yani “nezih proje yuva” yıkılmamış, dimdik ayakta imiş...
Gerçi kulağıma...
“Başbakan’dan korkup barıştılar” ya da “Kapı çarpılıp çıkılmıştı ama dedikoduların önünü kesmek için hiçbir şey yokmuş gibi yapıldı” türünden yeni dedikodular çalınmıyor değil... Ama olayı sürdürmeye hiç niyetim yok...
Habaset de bir yere kadar canım...

İslami kesimde Modalar Demodeler

DEMODE Çocuğu Sezen Aksu dinleyen İslamcı..
MODA Çocuğu Linkin Park dinleyen İslamcı..

DEMODE Şair Nurullah Genç...
MODA Şair Cahit Koytak...

DEMODE Humeyni’nin Gorbaçov’a mektubu...
MODA Ahmet Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik kitabı...

DEMODE Muazzez Ersoy / Zara...
MODA Ajda Pekkan / Nükhet Duru...

DEMODE İbrahim Erkal / Adnan Şenses...
MODA İbrahim Tatlıses / Orhan Gencebay...

DEMODE Semaverde çay...
MODA Alkolsüz bira...
Yazarın Tüm Yazıları