Biz bu filmi görmüştük...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Necmettin Erbakan yeni bir kampanya sürdürüyor.

Daha doğrusu Refah Partisi'nin kapatılacağı korkusu içine düştüğü gün, eski ortağı Doğru Yol Partisi lideri ‘‘Çiller Hanım’’dan başlayarak tüm liderleri kapı kapı dolaşıyor.

Ve hangi liderle konuştuysa ardından çıkıp basına ‘‘Çok faydalı bir görüşme yaptık. Her konuda mutabık kaldık’’ diyor.

Tabii hemen sonra da tekzip ediliyor ama olsun... Erbakan bu!

Hayal ettiklerini veya zihninden geçen istekleri gerçekmiş gibi söylemeyi sever. O nedenle hoş görün.

Yalnız bu defaki temaslarının tümden boş olduğunu sanmayın. Nitekim Ankara'dan gelen haberler başta Erbakan olmak üzere Refah Partililer'in hemen tamamının birdenbire ‘‘insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi havarisi’’ olmakla kalmayıp bu konuda birtakım somut çabalar sarf etmeye de istekli olduklarını ortaya koyuyor.

‘‘Kırk yıllık Yani birdenbire nasıl oldu Kani?’’ diyebilirsiniz.

Doğrudur. Nitekim sadece Refah Partisi'nin değil onun ağababası konumundaki Milli Nizam Partisi ve Milli Selamet Partisi döneminde de bu partilerin ‘‘demokratikleşme’’, ‘‘hukuk devleti’’ ve ‘‘insan hakları’’ ile ilgili bir tek olumlu önerisini göstermek mümkün değildir. Çünkü bu adamların ‘‘demokrasi’’ye inançları yoktur.

Ama mızrağın ucu kendilerine dokununca hem demokrat, hem hukuk devleti yanlısı, hem de insan hakları savunucusu kesilirler.

Bir şey daha var:

Hoca deneyimli ve marifetlidir. Partisini veya kendisini bir vartadan kurtarmak için yasa değişikliğine ihtiyaç duyunca böyle pek gayretli olur. Tutar, pek hukukperver ve pek demokratik anlayış ürünü öneriler üretir. İktidarda bulunan siyasi kadrolar da ‘‘saflık edip’’ bu önerilere destek vererek Erbakan'ın amacına ulaşmasını sağlarlar.

Gördüğünüz gibi sanki daha önce de böyle bir şey yaşanmış gibi yazıyoruz değil mi?

Evet... Yaşandı da ondan yazıyoruz:

Nitekim 1978 veya 79'da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, o zamanki Milli Selamet Partisi'ni ‘‘suç odağı olduğu’’ gerekçesiyle kapatmak için dava açmaya kalkınca Erbakan, hemen gidip Başbakan Bülent Ecevit'ten yardım istedi. İstediği yardım, -eğer yanlış anımsamıyorsak- ‘‘Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı böyle bir davayı açabilmek için, kesinleşmiş mahkeme hükmünü beklesin’’ şeklindeydi.

Ecevit de, ‘‘Bize siyasi partilerin kapatılmasını kolaylaştırmak değil tam tersine, zorlaştırmak yakışır’’ düşüncesiyle bu öneriyi kabul etti.

Ve o sayede Siyasi Partiler yasası alelacele değiştirilince, ortada ‘‘kesinleşmiş’’ bir mahkeme hükmü bulunmadığı için Milli Selamet Partisi, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmaktan kurtuldu.

O nedenle Erbakan'ın şimdiki demokrasiperverliğinin altından da böyle bir kuş çıkarsa, hayret etmeyin.














Yazarın Tüm Yazıları