Bİtmeyen baraj ve bitmiş ülke

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı, Doğan Baskı Tesisleri'nin açılışında Ertuğrul Özkök ve Derya Sazak'la konuşurken, sözü bir yeni hastaneyi ziyaret edişine getirerek şöyle demiş: ‘‘Bu hastanenin temelini 16 yıl önce ben attım. Bir hastane 16 yılda biter mi? Böyle bir Türkiye'de işler iyi gidiyor denebilir mi?’’

Sayın Cumhurbaşkanı, önceki hafta sonunda da Adana sınırları içindeki Çatalan Bucağı'nın beş kilometre güneydoğusunda, Seyhan Nehri üzerine yapılan barajı ve hidroelektrik santralını resmen işletmeye açmıştı. Rastlantıya bakın ki, o tesis de 5 yıl yerine 15.5 yılda bitmişti.

Ancak o törende, gecikme konusuna değinen yalnız Başbakan olmuş ve Sayın Yılmaz, ‘‘1982 yılında yapımına başlanmış olan proje, görülüyor ki 15.5 yılda tamamlanmış. Biz bu süreyi en kısa zamanda 5.5 yıla çekmeliyiz’’ demişti.

Şu günlerin gündemine bakıp ‘‘Bunca konu dururken bir barajdaki gecikmeden söz etmenin ne anlamı var?’’ diyenler çıkacaktır.

Oysa, bu gecikmenin ve arkasından gelen gelişmelerin hikâyesi Türkiye'deki düzenin devlet soygununa ilişkin yönüne ışık tutacak nitelikte. İktidar, hatta rejim tartışmaları, ancak bu soygunu durdurmaya yönelik oldukları ölçüde anlamlıdır. Çünkü yakında, geleceği tartışılacak bir devlet bile kalmayabilir.

Türkiye İnşaat Mühendisleri Odası'nın Adana Şubesi, gecikmede en büyük etken olarak ‘‘müteahhidin bitmek tükenmek bilmeyen haksız talepleri ve bu talepleri müteahhit lehine destekleyen üst düzey bürokratların ve geçmiş iktidarların yanlış tavırları’’nı görüyor.

Anlaşılan, yapılan tahakkuklarda, yani ödeme hakedişlerinde uygulanan birim fiyatlarının çoğuna itiraz edilmiş. Dipsavak havalandırma borusundan baraj koruyucu örtüsüne kadar çeşitli konularda tam 2 trilyon 483 milyar liralık ek ödeme istemi var. DSİ Adana Bölgesi ile Barajlar ve Hidroelektrik Santrallar Dairesi Başkanlığı'nın teknik uzmanları ise, bu itirazlardan ancak 8.6 milyar tutanları uygun görmüşler.

Böyle davranmışlar da ne olmuş?

Cumhurbaşkanı ve Başbakan belki bilmiyorlardır: Çatalan Proje Müdürü, Müdür Yardımcısı ve Başmühendisi açılış töreninden beş gün önce Adana il sınırları dışına atanıvermişler!

Dahası var: Firma, temmuz ortalarında Bölge Müdürlüğü'ne başvurarak, ‘‘henüz bitirilmeyen işlerin tamamlanması ve baraj tesislerinin güvenliği için bir karakol binası yapılması’’ amacıyla bir yıl süre uzatımı istemiş. Birinci ve ikinci ünitelerin mart ve mayıs 1997'de tamamlanıp 200 milyon kilovat saatlik enerji üretildiğini ve son üçüncü ünitenin de 18 Ağustos'ta tamamlanıp işletmeye alındığını bildiren teknik elemanlar dört aylık süre uzatımının yeterli olacağını söylerken, Genel Müdürlük bir yıllık uzatımı verivermiş.

Bitmiş ve bittiği 21 Eylül'deki törenle resmen tanınmış bir tesiste bütün bunlar niçin oluyor?

Çünkü, yapımcı firma aynı zamanda ‘‘yap-işlet-devret’’ modeliyle santralı 20 yıl için kiralayıp işletme peşinde. Ama, modelin uygulanabilmesi, bir şeylerin yapılıyor olmasına bağlı. Ivır zıvır işler için alınan uzatma yetmezmiş gibi, teklif zarfında barajın 15 metre yükseltilmesi önerilmiş.

Şimdi sormak gerekiyor: Bu tesis bitti mi, bitmedi mi?

Bitmediyse, tören niye? Bittiyse, süre uzatma ve baraj yükseltme ne?

Yoksa, Türkiye bu soygun düzeninde çoktan bitirildi de, biz yenip bitmiş bir Türkiye'nin bitmeyen tartışmalarıyla mı meşgulüz?

Yazarın Tüm Yazıları