Bir yüz nakli de golfün kraliçelerini ağırlayacak Belek’de gerçekleşti

Kış ayları gelince kayak merkezlerine doğru seyahat etmeyi sevenlerden biriydim. Kartalkaya, Palandöken, Davraz derken bir iki günlüğüne gider, turizmin farklı destinasyonunu hazırladığım sayfalara taşırdım.

İnanın artık kar buz görmekten içime fenalık geldi. Tıpkı kara teslim olmuş ve bezmiş tüm Ankaralılar gibi... Hepimiz güneşi, buzdan arınmış kaldırımları, aracımızın güvenle seyrettiği yolları, tabanı kösele ayakkabılarla şehri dolaşmayı özledik. İşte bu duygular içindeyken geçen hafta gelen bir davet ruh halimi değiştirdi. N’PR İletişim’in sahibi Nur Başnur Antalya’ya iki günlük bir davet için gelip, gelemeyeceğimi sorduğunda tereddütsüz “Evet” yanıtını verdim.
Antalya’nın sıcak yüzü Belek’teki Calista Otel’de soluğu almamla, tepemizde ışıl ışıl parlayan güneşin altına gömlekle çıkmam bir oldu. İliklerime kadar ısınmış, yemyeşil çimlerde özgürce yürümeye başlamış ve buzu sadece kola içtiğim bardağın içinde görür olmuştum. Sözü fazla uzatmadan davetin sebebini de aktarayım. National Golf Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Göktuna; Şubat ayında Avustralya’da start alan Ladies European Tour’un 10 -13 Mayıs tarihleri arasında Türkiye’de gerçekleşecek dördüncü ayağını anlatmak için değişik gazetelerde çalışan altı yazarı davet etmişti. Konuyu biraz daha açmam gerekirse golfün kraliçelerinin dünyanın en prestijli müsabakalarından biri olan “Avrupa Bayanlar Golf Turnuvası”nın Antalya ayağındaki kapışmalarının ön bilgisini veriyordu. Mayıs ayında National Golf Kulübü’nde 30 ülkeden 126 profesyonel kadın golfçü katılacakmış ve ülkemizin tanıtımına büyüm katkı sağlayacakmış.
TURGUT ÖZAL’IN KULAĞINA FISILDAYANLARDAN BİRİYDİ
Şimdilik şampiyonanın bilgileri bu kadarla sınırlı kalsın ve esas değinmek istediğim konuya gireyim. Bülent Göktuna Türk turizmi için önemli isimlerden biri. Zira enternasyonal birikimi, rahmetli Turgut Özal ile yakınlığı ülke turizmine, özellikle de Belek bölgesine önemli kazanımlar getirdi. 1980’lerin sonunda helikopter ile Antalya semalarında gezen ve o sıralar bataklık konumundaki Belek’in üzerinde uçarken Turgut Özal’ın kulağına turizm bölgesi olabilir suflesini veren isimlerden biriydi. O esnada Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanlığı görevini yürüten gazeteci ağabeyim Can Pulak’la birlikte Özal’ın ilgisini Belek’e yöneltmeyi becermişti. 1994 yılında ise yine bir ilki gerçekleştirip, 920 dönüm arazi üzerine ülkemizin uluslararası golf turnuvalarının oynanmasını sağlayan dünya standartlarına uygun ilk golf kulübü National’i kurmuştu. Sonrası malum. Belek bugün 14 dev golf tesisiyle dünya pazarında önemli bir yere sahip.
BONEY M’İ ÜLKEMİZE İLK O GETİRMİŞTİ
Kendisini de o yıllardan tanırım. Golfü, Türkiye de tanıtmak ve yaymak için ne büyük çabalar sarf etmişti. Hatırlıyorum ilgi çekmek için kulübün bir bölümünde kocamadan gece kulübü yapıp, dünyaca ünlü Boney M’i getirmiş, konserler düzenlemişti. Amacı ise gençleri müzik ve eğlence yoluyla golfe alıştırmaktı. Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde ise İngiltere’nin o sıralar başbakanlığını üstlenen Margaret Thatcher’i Türkiye’ye davet edip, sıcak ilişkiler kurulmasını sağlamıştı. İngiliz başbakanla yakınlığı ise iş yaşamında ortak olduğu Thatcher’in oğlu Mark Thatcher sayesinde oluşmuştu. Bu son gidişimde kendisine ortaklığının halen sürüp sürmediğini sordum. “10 yıldır ne özel yaşamımda, ne de iş hayatında hiçbir ilişkim kalmadı” cevabını verdi ki, doğrusu devamını getireceğim birçok soru rafta kaldı. Zira Thatcher’in oğlu, dünya medyasında yolsuzluklarla anıldı, Ekvator Ginesi askeri darbesinde oynadığı rolden dolayı para cezası ve 4 senelik askıya alınmış hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca Afrika ülkelerinde paralı askerler organize ettiğine yönelik suçlamalara hedef oldu.
YETİŞTİRME YURDUNDAN GOLF SAHALARINA
National Kulüb’e ziyaretim esnasında ilgimi çeken en önemli olay da, yaşları 7 ile 17 arasında değişen, aralarında Antalya Yetiştirme Yurdu’ndan 13 çocuğun da bulunduğu 80 öğrencinin geleceğin golfçüleri olarak yetiştirilmesiydi. Hafta sonları ve diğer tüm tatil günlerinde zamanlarını National Golf Kulübü’nde geçiren çocuklar, golf sporunun yanı sıra, yeme-içme, yabancı dil, görgü kuralları gibi bir çok konuda profesyoneller tarafından eğitiliyorlardı. Çocukların birçoğu şimdiden Türkiye Liginde oynamaya hak kazanıp, 16 yaş altı milli takım kadrolarında yer alıyordu. İçlerinden biri kız, üçü erkek olmak üzere dört öğrenci ise şimdiden uluslararası turnuvalarda ülkemizi temsil etmeye başlamış.
Yazar arkadaşlarımdan bazıları konuya sosyolojik yönden girip, fakir ailelere mensup bu çocukların evinde fakirliği, kulüpte ise zengin yaşamı tattıktan sonra çelişkiye düşüp, düşmediğini merak etti. Hatta bazısı daha ileri gidip, kulüpte iyi şartlarda yaşadıktan sonra evde yer sofrasında yemek yemek istemeyeceklerini filan dile getirdi. O esnada bu soruyu soran meslektaşlarıma hayretle bakmaktan kendimi alamadım. Niye bunalıma girsinler ki?
Herkesin amacı gördüğü daha iyi şeylere ulaşmak için çaba göstermek değil mi? Çalışıp, başarılı olurlarsa kendilerini nasıl bir yaşamın beklediğini görüyorlar ki, dünya piyasasına çıkarken donanımları tamamlanmış oluyor. Golf kulübündeki derslerini izlerken gördüm ki çok önemli bir ahlak kuralını da sıkı sıkıya öğrenmişler. Çalışarak her şeyi başarılabilirsin ama sırf başarmak için yanlış yollara saparsan ve amaca ulaşmak için her yolu mubah görürsen kaybedersin fikrini beyinlerine kazımışlar.
BİR YÜZ NAKLİ’DE BELEK’DEN GELDİ
Oralara kadar gitmişken kendimi farklı bir ortamın içinde de buldum. Biliyorsunuz medyaya yansıyan yüz nakli Prof. Dr. Ömer Özkan tarafından Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde gerçekleşmişti. Türkiye’nin bu ilk yüz nakli operasyonunda 19 yaşındaki Uğur Acar ameliyat edilmiş ve yeni çehresine kavuşmuştu. Konunun detaylarını tüm medyaya yansıdığı için tekrarlamama gerek yok. Size Antalya’da gerçekleşen başka bir yüz naklinden bahsetmek istiyorum. Üstelik bu nakil Akdeniz Üniversitesi’nde değil, Belek Turizm Merkezi’nde gerçekleşti. İşlem öylesine sessiz yapıldı ki, medya dahil kimsenin dikkatini çekmedi. Tabiri caizse tereyağından kıl çeker gibi gerçekleşen yüz nakli sonucunda işlem yapılan hasta çok güzel diyebileceğim hatlara kavuştu. Bu arada birazdan bahsedeceğim yüz nakli Prof.Dr. Ömer Özkan tarafından değil, turizmin duayenlerinden Ali Akkanat tarafından gerçekleşti. Tesadüfe bakın ki operasyona tabi tutulan da tıpkı Uğur Acar gibi 19 yaşına girmiş bir gençti. Sizleri daha da merakta bırakmadan benzetme sanatına tabi tuttuğum konunun detaylarına gireyim.
SOSYAL SORUMLULUĞUNU HİÇ UNUTMADI
Belek’in ilk turizm yatırımcılarından biri olan Ali Akkanat, gerek turizmde, gerek tekstilde, gerekse enerji yatırımlarında başarılı bir iş adamı... Tam 20 yıldır kendisini tanır, çalışma yaşamındaki sürekli yükselen grafiğinden ve sosyal sorumluluk projelerindeki hamlelerinden dolayı büyük saygı duyarım. Binlerce insana ekmek vermesinin yanı sıra, üniversite de dahil okullar yaptırması, yüzlerce öğrenciye burslar vermesi ilgimi çeker. Son hamlesini ise Belek’teki turizm yatırımı Sirene Otel’de gerçekleştirdi. 1993 yılında 5 yıldızlı lüks otel olarak hizmete giren Sirene, daha sonra üç kardeş otele de ağabeylik etmeye başladı. Sirene 2, Sirena 3 derken Kempinsky The Dom gibi oteller turizmin hizmetine açıldı. Üstüne bir de Türkiye’nin en büyük golf sahalarından biri olan Antalya Golf Kulübü devreye girdi. Bu arada diğer şehirlerdeki kardeş otelleri saymıyorum bile...
1996 yılında Belek’te devreye giren son Sirene ise golf oteli olması sebebiyle o yılların en görkemli ve büyük tesislerinden biri oldu. 45 metrekare büyüklükten başlayan odaları, at koşturabileceğin kadar dev sosyal alanlarıyla en trend oteller arasına adını yazdırdı. Gel gör ki zamanla yüzü yıprandı ve yeni yapılan oteller karşısında ezici üstünlüğünü yitirmeye başladı. İşte bu aşamada yüz nakline karar veren Ali Akkanat, değişim için düğmeye bastı ve milyonlarca dolara mal olan operasyonu yaptı. Şimdi eskisinden çok farklı bir Sirene müşterilerini ağırlıyor.
SİZDE BU DEĞİŞİMDEN PAY ALABİLİRSİNİZ
Bu değişimi yerinde görmem için 36 yıllık arkadaşım Akkanat Holding’in CEO’su Bekir Akkaş’ın davetini kıramadım. Antalya’ya gitmişken, birkaç saatliğine de olsa yeni yüzü tepeden tırnağa inceledim. O an aklıma bu değişimi sizlere yansıtmak geldi. Zira hepimiz evimizde, ofisimizde değişiklik yapmayı aklımızdan geçiriyoruz ama mevcut iskelete dokunmadan neler yapabileceğimizi bilmiyoruz. Yolunuz Sirene’ye düşerse bu kararsızlığınızdan kurtulabilirsiniz. Ufak dokunuşlarla yaşadığınız ortamı nasıl güzelleştirebileceğinizin ipuçlarını bulabilirsiniz. İnanın bu yönüyle çok inceledim ve yaşadığım evde çok para harcamadan sihirli dokunuşlar yapabilmenin formülünü buldum. Siz de Sirene Otel gibi yenilenmeye girmiş yatırım görürseniz, incelemek için çabalayın. Zira mimarinin ve tasarımcılığın hangi boyutlara ulaştığına şaşıracaksınız. Daha önemlisi yeni fikirlere para harcamadan yaşadığınız yerleri güzelleştirebileceksiniz.
Yazarın Tüm Yazıları