Bir numara Ortadoğu

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Benyamin Netanyahu çatlasa da patlasa da Bill Clinton Gazze'ye uçtu ve bu ziyaret müstakbel Filistin devletinin ‘de facto’ takdisi anlamına geldi.

Kuşkusuz, zaten etekleri tutuşmuş olan aşırı sağcı İsrail hükümetinin daha da paniklemesini önlemek için ABD göstermelik yatıştırma jestleri yaptı.

Örneğin, Washington lideri Gazze'ye Başkana tahsisli o meşhur ‘Bir Numara’ uçakla değil de donanmanın Beyaz Saray önderine ayırdığı helikopterle indi.

‘Bibi’ reaktör yerine pervane kullanılmasını başarı saydı ve Filistin'in henüz ‘Air Force One’ Boeing'ini ağırlayacak resmi devlet olamadığıyla avundu.

Ama Arafat'ın Clinton'ı ağırlaması ve Netanyahu katılımıyla dün üçlü zirve toplanması Ortadoğu köprülerinin altından çok sular aktığını ortaya koydu.

* * *

NİTEKİM, hatırlıyor musunuz ki daha bir kaç yıl öncesine kadar Birleşik Amerika Arafat'ı terörist addediyor ve New York'a gelmesini dahi önlüyordu?

Anımsıyor musunuz ki FKÖ önderinin yanlış ata oynayarak Saddam'a destek çıkması ertesinde burnundan soluyan Beyaz Saray Arabi mücahidin artık tamamen bittiği yönünde açıklama üstüne açıklama yapıyordu ?

Ve karşı taraf açısından bakarak düşünebiliyor musunuz ki önceki gün Clinton'u Amerikan bayraklarıyla ve bir kahraman olarak bağır bağır karşılayan Filistin halkı daha dün bu bayrakları sokak ortasında cayır cayır yakıyordu ?

Havsalanıza sığdırabiliyor musunuz ki bugün Washington'un diplomatik koridorlarında açıkça ‘şımarık çocuk’ diye tanımlanan, hatta paylanan İsrail yarım yüzyıldır Birleşik Devletler'in en dokunulmaz gözdesini oluşturuyordu ?

Evet, dünya değişti ve buna paralel olarak Ortadoğu da değişti. Değişiyor.

Velev ki ABD bölgedeki temel eksenini İsrail üzerine oturtmayı sürdürse bile artık Tel Aviv'in her istediğine evet demiyor. ‘Bibi’nin hizaya gelmesini ve en az Yahudi Devleti kadar meşru olacak bir Filistin devletini arzuluyor.

Kuşku yok, Şeria Nehri üzerindeki Allenby Köprüsü'nün altından akan sular Bill Clinton'ın Gazze ziyaretiyle artık geri dönülmez bir mecraya giriyor.

* * *

HER zaman savundum, Türkiye ile İsrail arasında stratejik bir yakınlık ve dostluğun hüküm sürmesi her iki tarafın hayati çıkarları açısından zorunludur.

Ancak bu devletler arası yakınlık Netanyahu'nun maceraperest siyasetlerini desteklemek anlamına gelmez. Ankara - Tel Aviv işbirliğini uluorta haykırmak ise bizim ulus çıkarlarımızla bağdaşmaz. Sessiz ve derinmek gitmek gerekir.

Öte yandan, söz konusu işbirliği başkentimizin tek tercihi de olamaz.

İki ülkeye Washington'un da eklenmesiyle bugün ayan beyan netleşmiş olan ABD - Türkiye - İsrail üçgeninin temeli sanıldığı kadar granit değildir.

Demin de belirttim, Clinton'un yolculuğu Birleşik Amerika'nın yaklaşımında çok önemli bir virajı işaretlemektedir. Taşlar yerinden oynamaktadır.

Seçim ertesi hükümet değiştiği takdirde ise bizzat İsrail'in tutumunda da farklılaşma gündeme gelecektir. Barışçı güçler ‘Bibi’den ayrı yöne gidecektir.

Başka bir deyişle, Arap alemiyle zaten limoni ilişkileri daha da gergin kılmış olan Ankara'nın izafi ölçüde yalnız kalması tehlikesi artacaktır.

Pirincin taşını tek başına ayıklamak da hiç mi hiç kolay olmayacaktır.

Türkiye dönüşen dünyayı ve Ortadoğu'yu iyi kavrayarak içeride ve dışarıda akılcı politikalar, doğru çözümler ve kıvrak ittifaklar üretmek zorundadır.

Ve o Ortadoğu'dadır ki daha dün Amerikan bayrağını cayır cayır yakanlar bugün aynı Amerikan bayrağıyla sokakları bangır bangır doldururlar !..

Ve o Ortadoğu'dadır ki ABD Hava Kuvvetleri ‘Bir Numara’ uçağı yerine ABD donanması ‘Bir Numara’ helikopterinin kullanılmasını avuntu sayarlar !..

O Ortadoğu'da numara çoktur ve o Ortadoğu'nun siyasette, çözümde ve ittifakta tek ‘Bir Numara’sı yoktur.



Yazarın Tüm Yazıları