Bazı uygulamalar üzerine

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Son günlerde piyasalara yönelik bazı ‘‘yeni’’ uygulamalar gözümüze çarpıyor.

Bunlar şu an için detay niteliğinde. Bazıları bilinçli olarak bastırılmış. Diğerleri rüzgârların etkisiyle ortaya çıkmış.

Bu uygulamaların ‘‘sürdürülebilirliklerini’’ gündeme getirmek istiyoruz.

DÖVİZ KURLARI

Bundan birkaç hafta önce Asya krizi henüz nitelik değiştirmemişti. Gerek İMF gerekse bizler yumuşak 3 yıllık bir istikrar programının durumu bir süre idare edebileceğini düşünüyorduk. Bu çeşit bir programın işlerlik kazanması durumunda yeni yıldan itibaren döviz kurlarındaki artışın ciddi biçimde yavaşlaması gündeme gelmişti.

Bunu o zaman doğal karşılamıştık. İstikrar programlarında kurlar ya bir çıpa olarak kullanılıyor veya devalüasyon yavaşlıyor.

Ama sonradan koşullar değişti. Ortada bir istikrar programı da yok. Ama şimdi uygulamalara bakıyoruz, gözümüze şöyle bir şey çarpıyor:

Merkez Bankası TL'nin günlük değer kaybını yavaşlattı. Ama bunu gerçekleştirmek için de her gün bankalara döviz satar hale geldi. (Bir malın fiyatını düşürmek isterseniz, o malın arzını artırmanız gerekir.)

Henüz bir istikrar programı başlatılmış değil, üstelik uluslararası piyasalarda yaşananlar Türkiye'nin rekabet gücünün korunmasında çok dikkatli davranılmasını gerektiriyor.

Bu koşullar altında Merkez Bankası'nın son uygulaması ne kadar sürdürülebilir?

Sürdürülmeli mi?

HAZİNE İHTİYACI

Gelelim uluslararası finansal kriz sonunda ortaya çıkmış olan başka bir duruma.

Asya'dan başlayan çalkantılar Türkiye benzeri ülkelerin dış borçlanmasını daha pahalı hale getirdi. Dış borç bulmak mümkün ama borcun maliyeti ciddi biçimde arttı.

Şimdi Hazine'nin son politikalarına bakalım.

Hazine yıl sonuna kadar dış borç almayacağını açıkladı. Oysa ortada bir iç borç programı var ve bu programda itfa kadar borçlanılması öngörülüyordu.

Bu tutumun sürdürülmesi mümkün mü? Bir yanda dışarıdan elde edilen kaynaklar azalırken, diğer yanda iç borçlanma nasıl aynı seviyede tutulabilir?

Hazine bundan sonra da itfası kadar borçlanabilir mi?

Yoksa yüksek maliyetli de olsa dış borçlanma yeniden mi başlayacak?

DENGENİN KORUNMASI

Hükümetin siyasi kanadı son aylara bakıp şöyle bir sonuç çıkarabilir.

‘‘Somut tedbirler alınmamasına rağmen piyasalarda dengeler korundu. Hatta bir ara beklentiler olumluya bile dönüştü. Bu durum bundan sonra da sürdürülebilir.’’

Piyasalarda dengelerin fazla bozulmaması ve hatta bir ara iyimserliğin artması başlıca iki nedene dayanıyordu.

Birincisi Türkiye'nin stratejik konumundaki değişiklik ve özellikle de Hazar, Kazakistan enerji kaynakları vs. ile ilgili önemli bazı gelişmelerdi. Bunlar dolaylı da olsa uzun vadede ekonomiyi olumlu etkileyecek kayda değer olaylardı.

Bu yorumda bir değişiklik yapmamızı gerektiren bir gelişme yok. Aksine son gelişmeler yorumu daha güçlendirdi. (Sayın Yılmaz'ın Amerika gezisinde bu yönde başka gelişmeler de yaşanabilir.)

Ancak dengelerin korunmasında bir ikinci neden daha vardı. Ankara'daki ciddi bürokratların ekonomiye belli bir disiplin getirme konusunda ısrarlı olacakları düşünülüyordu.

Sayın Eğilmez'in istifasından sonra doğal olarak bu yorumda bir değişiklik yapmak gerekiyor.

SONUÇ

Sürdürülebilirliği şüpheli olan birkaç ‘‘durum’’ sıraladık. Ancak, bir uygulama sürdürülebilir olmasa da siyasi açıdan bakıldığında şu soru önemli:

Ne kadar gider?

Burada (en az) birkaç aylık bir süre söz konusu olabilir. Elbette, eğer beklenmedik bir gelişme yaşanmazsa.

Yazarın Tüm Yazıları