Bayram namazında KADINLAR neden yok?

Bir bayram daha geliyor. Her Kurban Bayramı öncesi olduğu gibi bu bayram da gündemimiz "Kurban nasıl kesilir? Kurban eti nasıl saklanır?" vs. olacak.

Haberin Devamı

Gelin, bu bayram kavurma yapmanın inceliklerini bir kenara bırakalım.

Dünyadaki müslümanlar, kadın-erkek-çocuk bayram namazını birlikte kılıp coşkuyu birlikte yaşarken bizim kadınlarımız ve çocuklarımız evde erkeklerin camiden gelmesini bekliyor. Bunun nedenlerini konuşalım.

Kadınların camide olma isteğini bir fitne olarak görüp onlara evlerini işaret etmenin dini gerekçelerini sorgulayalım.

Kadın konusunda en radikal uygulamaları olan İslam ülkelerinde dahi kadının cemaate katılması söz konusuyken bizim ülkemizdeki anlayışı tartışalım.

Gelin, camilerimizde kadınlara ne kadar yer ayırıyoruz birlikte bakalım.

......

Haberin Devamı

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın istatistiklerine göre Türkiye’de 84 bin 684 cami bulunuyor.

Kadınların ibadet etmeleri için hemen hemen her camide bir bölüm bulunmakta. Fakat genelde bu bölümler ya çok merdivenli ve dar geçitlidir ya kuytudadır ya da kışın soğuk, yazın sıcaktır. Bu farklıözelliklerin toplandığı ortak nokta ise adeta kadınların camiden tecrit edilecek şekilde planlanmasıdır.

Ülkemizdeki kadınların camileri kullanma oranı oldukça düşüktür. Ülke genelinde camilerin kadınlar tarafından aktif kullanıldığı tek zaman dilimi, Ramazan ayında kılınan teravih namazlarıdır. Bunun dışında büyükşehirlerde beş vakit namazlarda da kullanılmaktadır.

Teravih namazlarında kadına açık olan caminin kapıları Cuma ve Bayram namazlarında kapalıdır. İstisnalar mevcut olmakla birlikte özellikle ‘Dini ziyaret yerler’inin yoğun olduğu illerimizde Cuma ve Bayram namazları için kadınlar camilere kabul edilmemektedir.

Kabul etmeyen cami görevlilerin ve cemaatin ortak savunması ise; “Cuma namazı erkeklere farz, sizi çeri alırsak erkeklere yer kalmaz.” Ancak, maksimum 20 kadının namaz kılabileceği kadar bölüm ayrılmış kocaman bir cami de bu mazereti kabul etmek mümkün değil elbet. Bizzat yaşadığım ve yaşanmış hikayeleri dinlediğimde vardığım kanaat şudur ki; erkekler, camileri kendi mekanları olarak görüyorlar. Adeta kadınların, camileri ellerinden almasına seyirci kalmamak gibi adı konmamış ortak misyon üstlenmişler.

Haberin Devamı

Kadınların Bayram ve Cuma namazına katılımı Kur’anın hükmü nedir? Peygamberin uygulamaları nasıldı? Bu konuları konuşmak üzere Prof. Mustafa Karataş Hoca’nın kapısınıçaldık.

Elbette konuyla ilgili söylenecek çok söz var; biz, "Bismillah!" deyip başlamış olduk. Umarım kurban etinin saklanmasına gösterdiğimiz ilgiyi, bu sorunun çözümü için de gösteririz.


Huzur ve barış dolu bir bayram dilerim.

(Dünyadan bayram namazı kareleri)

..............

-Mustafa KARATAŞ kimdir; 1961 Sivas doğumludur. Marmara Üniversitesi İlahiyat mezunu olan Karataş, 2013 yılında Profesör olmuştur. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Hadis Anabilim Dalında Öğretim Üyeliği yapmaktadır.Pek çok ilmi makalelesinin yanı sıra yayımlanmış on civarında kitapları vardır. 2004 yılından beri çeşitli televizyon programları yapmaktadır. Tarzıyla izleyicelerin gönüllerinde taht kuran Karataş Türkiye genelinde ve yurtdışında konferanslar vermektedir.

Haberin Devamı

Başarılı öğrencilere destek olmak amacıyla kurduğu İlim Hizmet Araştırma Merkezinde bir çok öğrencinin yetişmesine katkı sağlamıştır. İngilizce ve arapça bilen Karataş, evli ve dört çocuk babasıdır.

Her zaman olduğu gibi ülkemizin kadınları bu bayramı da evlerinde kahvaltı hazırlığı yaparak karşılayacak, dünyadaki kadınlar ise camilerde coşkuya ortak olacak. Bu konuda neden dünyayla farklıyız? Doğru olan hangisi?

Öncelikle dini konularda bizim asıl kaynağımız Kuran-ı Kerim. Ondan sonra da Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) uygulamaları. Yani Türkiye’de böyle, Mısır’da şöyle, Balkanlar’da böyleyken “Bu işin doğrusu nedir, geçmişi nedir, İslam’ın Kuran’ın emri nedir, Allah’ın istediği nedir?” Bunu ölçü almamız lazım.

Haberin Devamı

Buradaki uygulamadaki hatalar, ilaveler ve eksiklikler nelerdir? Bunu sorgulamamız lazım. Bunun için de en büyük delil ve ispatımız Kur’an'dan olacak. Sadece Bayram Namazı değil Cuma Namazı konusunda da farklıyız.

NAMAZ EMRİNİN MUHATABI ERKEK VE KADINDIR.

O zaman sırayla gidelim. Öncelikle Kur’an’ın, Bayram ve Cuma namazıyla ilgili hükmü nedir?

Kuran’ı Kerim’de Cuma Suresi var. Cumanın farziyetiyle ilgili ayete bakarsak Cuma namazının farz olduğunu görürüz. Delil de Cuma suresidir. Allah (c.c) şöyle buyurmuştur. ‘Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman yani (ezan okunduğu zaman) Allah’ı anmaya koşun. Alışverişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, bu sizin için daha hayırlıdır.’

Haberin Devamı

Dikkat ederseniz Allah, ‘Ey inananlar’ diyor yani emrin içerisinde erkekler de var, kadınlar da var. Mükellef olmanın şartını akil ve baliğ olmaktır. Bir insan akıllıysa ve müminse hitabın muhatabıdır. Namazda da böyle, zekâtta da böyledir. Kur’an’ın bütün ‘Ya eyyühallenize amenu’ diye başlayan emirlerinde böyle genel ifadeler vardır. Allah’ın indinde üstünlük kadın erkek olmakla değil takva iledir. Ancak özel durum içeren ve mazereti olanlar istisna edilmişlerdir. Kadınlara cuma namazına gitmek zorluk teşkil edebileceği düşünülerek onlara farz sayılmamıştır. Cuma namazını kılmaları durumunda, cuma ve öğle namazları geçerli sayılmıştır.

PEYGAMBER MESCİDİNDE KADINLARLA ERKEKLER ARASINDA PERDE YOKTU.

Peygamberimiz dönemindeki uygulama nasıldı?

Mescid-i Nebevi yapılırken herkes elinden gelen gayreti göstermiş, ezan okunduğunda kadın-erkek koşarak camilere gitmiştir. Allah Resulü’nun mescidinde düzenleme şöyleydi; önde erkekler, ortada erkek çocuklar, onların arkasında kadınlar saf tutarlardı. O günün şartlarında da duvarla örmek, perde germek mümkündü. Ama Allah Resulü’nün mescidinde erkeklerle kadınlar arasında doğrudan böyle bir ayrım yapılmadı. Hiçbir zaman bir perde gerilmedi; ayrı bir odada, ayrı bir mahfilde “kadınlar dışarıda dursun, içeri girmesin” şeklinde bir ayrım yapılmadı.

HZ. ÖMER’E “SENİ KILIÇLARIMIZLA DOĞRULTURUZ” DİYEN BİR KADINDIR.

Müslüman olarak Peygamberin uygulamalarını örnek almamız gerekmez mi?

Resulullah döneminde ve dört halife devrinde kadınların hutbe dinlediği görülmüştür. Çok ilginçtir Hz. Ömer’e hutbe esnasında hesap soran “Seni kılıçlarımızla doğrulturuz!” diyen bir kadındır. Cuma hutbesinde halifeden hesap soran bir hanımefendiyi görüyoruz.

Dört halifeden sonra bazı uygulamalar İslam’a dâhil olan toplumların getirdikleriyle, mecrasından, kaynağından duru ve net olarak akan ırmağa ilaveler olmaya başladı. İlave derken özellikle İslam ülkelerinin değişen şartları, olağanüstü haller, düşman istilası, düşmanla karşılaşma, İslam dünyasında çeşitli olayların ortaya çıkmasıyla birlikte önlemler alındığını görüyoruz. Bu sefer “Camiye giderken sıkıntı oluyor, gitmesin.” deniyor, “Evinde kılması daha hayırlıdır.” deniyor. Hep koruma amaçlı ya da güvenlik amaçlı birtakım tedbirler görüyoruz.

İÇTİHADİ KARARLAR ZAMANLA DİNİ RİTÜEL HALİNİ ALMIŞTIR.

Yani günümüzdeki uygulamalar Kur’an ve Sünnet hükmü değil mi?

Bunlar içtihadi kararlardır. Yani bugünün şartlarında söylenmiş kararlardır. Bu şartlar değiştiğinde, farklı boyutlar olabilir. Şöyle bir bağlantı kurmayı istiyorum burada, mesela Peygamber Efendimiz (S.A.V) kendi devrinde zaman zaman deniz yolculuğunu yasaklamış. Yasaklama derken, “Deniz yolculuğu ölümdür.” demiş mesela, çıkmayın çünkü tehlikeli. Veya erkeklere de tek başınıza yolculuk yapmayın, ikincisi şeytandır, iki kişi gitmeyin üçüncüsü şeytandır, grup halinde gidin demiş. O günün şartlarını düşünün, karanlık, hayvanlar var, eşkıya var, güvenlik yok, açlık var susuzluk var. Erkeklere de yolda seferde sınırlandırmalar, tavsiyelerde bulunuyor, kadınlara da bulunuyormuş. “Yanınızda mahrem olmadan 3 günlük mesafeye çıkmayın, gidip gelinceye kadar Allah lanet eder. Böyle şeyler günahtır.” Ama bir taraftan da diyor ki, "Öyle bir zaman gelecek ki, çok uzaklarda mümin bir kadın sadece Allah korkusu olarak, başka hiçbir korkusu olmadan haccını yapıp gidecek." diyor. Bu da Buhari hadisidir.

Şartlar gereği oluşturulan bir takım yasaklar daha sonra dini ritüel halini almış diyebilir miyiz?

Evet diyebiliriz. Şartlar gereği, kimi zaman serbest, kimi zaman sınırlandırılan bazı uygulamalar oluyor. Özü çok iyi bilinmediği zaman, insanlar gördüğünü din zannediyor. Hâlbuki dinin safiyetinde ilk kaynaklarda geçen emirler çok net. Kısıtlayıcı bir durum yok.

TÜRKİYE’DE KADINLAR BAYRAM VE CUMA NAMAZINA GİTMEZ DİYE BİR ALGI OLUŞMUŞ.

İslam ülkelerinde yaşayan kadınlar gittikleri Avrupa ülkelerinde gerek Cuma gerek Bayram Namazı kılma kültürünü taşıdılar ama biz Türkiye olarak bu kültürü devam ettiremedik.

Bu benim de dikkatimi çekmiştir yıllarca. Birçok ülkeye gittiğimde aynı şeyle karşılaştım. Mesela 1997’de Kırım’a gittim. Kırım ki dini hiç bilmiyor, biz onlara din öğretmeye gittik. Allah ve Peygamber biliyorlardı sadece. Haram nedir, helal nedir haberleri yoktu ama kadınlar cenaze namazını erkeklerle birlikte kılıyorlardı. Bazı şeyler bazı yörelere mahsus kalmış. Türkiye’deki uygulamada kadınlar Cuma ve Bayram namazlarına gitmez gibi bir algı oluşmuş.

İslam dünyasında hemen hemen bütün coğrafyalarda özellikle Mekke merkezden hareketle dalga dalga gittiğimizde, Mekke’ye en yakın olan bölgelerde Mısır, Suriye, Yemen, Lübnan, Irak gibi yerlerde kadınların da Cuma ve Bayram namazlarına katıldığını görüyoruz.

KADININ NE İŞİ VAR CUMA NAMAZINDA?

Çelişkili bir durum yok mu ortada? Kur’an Cuma ve Bayram namazı için kadın ve erkeği namaza davet ediyor. Dinin uygulayıcısı Peygamberimiz, kadının katılımı teşvik ediyor. Ama bizim cami görevlileri ve cemaati kadını camide istemiyor. “Bu alan bizim, size ne oluyor?” yaklaşımları var. Bunu bizzat yaşadım. İki farklı şehirde Cuma namazını kılmak istedim ama görevliler beni dışarı çıkardı.

Maalesef erkeklerimiz “Ne işi var kadının Cumada?’ mantığıyla bakıyor. Yani kadının Cumaya ve Bayram namazına gelmesini yadırgıyor.Aynı şeyi ben de yaşadım. Bursa’da birkaç sene önce, karlı bir kış gününde eşimle Cuma namazına gidelim dedik. Tabi biraz da beni tanıdıkları için ‘Hocam, buyur.’ falan dediler. ‘Hanım nerede kılacak?’ dedim. “Hanımlara yer yok.” dediler. Eee ne olacak? Dışarıda bekleyecek. Bir baktım dışarıda hakikaten 20-30 tane hanım bekliyor. Kocaları cumaya gelmiş, onlar dışarıda soğukta kalmış. Ben içeride sıcak yerde namaz kılacağım. Hanımlar dışarıda soğukta bekleyecek. Camiinin kapısına gelen kadınlar geri döndürülüyor. Hoş değil. O gün çok üzüldük.

Aynı erkekler Ramazan ayında kadınların teravih namazına katılmasına itiraz etmiyor. Gelenekselleşmiş uygulamaları kabul ediyor.

Evet, haklısınız. Üstelik teravih, sünnet namazdır. Yani sünnet olan bir namaza müsamaha var, farz olan namazda yok.

UYGULAMA DİNE GÖRE OLUR, KAFAYA GÖRE OLMAZ.

Kadınların Cuma ve Bayram namazlarına katılmasının artısı ne olurdu sizce?

Türkiye’ de, son 20 sene hariç, hanımların din alanında cahil kalmasının bir sebebi, -Osmanlıyı da bunun içine katarak söylüyorum- birinci elden dini öğrenemeyişleridir. Cuma hutbesi dinlemediler, bayram hutbesi dinlemediler, cemaat içine katılmadılar. Hurafe kadınlar arasında yaygınlaştı dolayısıyla.

Biz yıllardır anlatmaya çalışıyoruz. Uygulama dine göre olur, kafaya göre olmaz. Kur’an ve sünnete bakacaksın. Asr-ı Saadet’te Rasulullah dönemindeki uygulamalar nasıl olmuş araştıracaksın çünkü bizim ölçümüz bu. Daha sonra olağandışı şartlarda gelişmiş kuralları “din” diye dayatamazsın.

ERKEKLER CAMİYE GİDER, KADIN TEMİZLİKLE UĞRAŞIR.

Ben Mekke ve Medine’deki bayram coşkusunu çok sevmiştim. Ailenin tüm fertleri bayram coşkusunu birlikte yaşıyorlar, daha güzel değil mi?

Güzel bir yere temas ettiniz. Mesela ayet diyor ki, ‘Namazı eda ettikten sonra yeryüzüne dağılın Allah’ın fazlını arayın’ yani ticaretinize geri dönün diyor. Cuma ve Bayram günlerinde Mısır’da, Suriye’de bulunduğum zamanlar oldu. Aile boyu geliyorlar camiye, caminin etrafı da panayır gibi oluyor. Her şey satılıyor, yeme içme bütün malzemeler de geliyor. Namaz kılınıyor hep beraber, hutbe okunuyor, dinleniyor. Namazdan sonra bir alışveriş başlıyor. Bagajını çantasını dolduran pikniğe gidiyor. Cumayı ve bayramı coşkuyla yaşıyorlar.

Bizde erkek camiye gider, kadın temizlikle uğraşır, çocuk götürülmez zaten. Ondan sonra baba gelir, babanın eli öpülür.

Camiler sadece erkeklerin değil toplumun tüm fertlerinin toplanma yeridir.

Coşkudan ziyade kadınlarımız bayram namazının nasıl kılınacağını bilmiyor. Ben bir programımda bayram namazını tarif ettim. Birçok hanımdan teşekkür mailleri geldi. “İlk defa bayram namazının nasıl kılındığını görüyoruz” diye.

CAMİLER SADECE ERKEKLERİ DEĞİL, TOPLUMU CEM ETMESİ GEREKEN YERLERDİR.

Bayram ve Cuma namazlarına kadınların katılması tabu olarak kalacak mı?

Diyanet bu konuda çaba sarf ediyor. Son yıllarda camilerde hanımlara yer ayrılması konusunda emirlerde ve tavsiyelerde bulunuyor. “Hanımlara özel bir yer olsun.” diye özel yazı gönderildiğini biliyorum müftülüklere. Fakat az önce söylediğiniz o anlayıştan dolayı hâlâ böyle yerleri hazırlamayanlar var. Görevlilerin, cami yetkililerin, camideki cemaatin de bu anlayışa gelmesi lazım. Daha önce mesela gürültü yapıyor gerekçesiyle çocuklar camilere alınmazdı. Teravih, Cuma, Bayram namazlarında çocuklar hep azarlanır, kovulurdu. Hâlbuki Peygamberimiz hiçbir zaman kadınlar ve çocuklar için “Mescide gelmesin!” dememiştir. Peygamberimiz bir namazda çocuğun çok ağlaması üzerine namazı kısa tutmuş ve selam verdikten sonra “Anne üzülmesin diye namazı kısa tuttum.” demiştir. Bugün Peygamberin uygulamaları bu şekildeydi. Özellikle bizim ihtiyar cemaat başımızın tacıdırlar ama bu konuda katılardı. Öyle alışmışlar, öyle görmüşler onu din zannediyorlardı. Bu sorunu aştık.

Kadın gelmesin, çocuk gelmesin cami sakin olsun. O zaman namazın bir anlamı, cemaatin bir anlamı olmaz. Orası cami de olmaz o zaman. Cami cem eden demektir, sadece erkeği değil, toplumu cem eden. Bizim ölçümüz Peygamberse onu örnek almalıyız. Tabii alışkanlıklar hemen yok olmuyor. Fakat ben bunun oturacağına inanıyorum. Kadınlarımız camilerimizde hem Bayram hem Cuma namazlarını kılacaktır. Bunları göreceğiz inşallah.

Umarım görürüz. Camilerimizde hepimize yetecek kadar yer var. Yeter ki gönüllerimizi açalım. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Tüm Müminlerin Kurban Bayramını tebrik eder, barış ve esenlik dolu bir dünya dilerim.

Yazarın Tüm Yazıları