Başbakan, Kraliçe’ye de boğun eğmedi…

İngiltere Kraliçesi onuruna verilen yemekte Gül, Kraliyet protokolüne (yani bir yerde Kraliçeye) saygı gösterip smokin giyerken, Erdoğan’ın kravatlı gelmesi ikisinin dünyaya bakışlarını gösteriyordu. Biri, kendi değerlerinden hiç ödün vermeyen, boyun eğmeyen bir lider, diğeri ise, gerektiğinde gerekeni yapan bir Cumhurbaşkanı...

Haberin Devamı

Salı akşamı Çankaya’da, İngiltere Kraliçesi Elizabeth ve eşi Prens Philip onuruna verilen yemeğe ben de davetliydim. Kraliçe’nin 1971 gelişinde verilen davete de yine gazeteci olarak katılmıştım. Nedense o gün, Kraliçe beni bu defaki kadar etkilememişti. Belki arada geçen 37 yılın getirdiği bilinçlenme veya bunca zamandır medya aracılığı ile sık sık izlemekten, artık hepimizin bir aile ferdiymiş gibi görür olduğumuz Kraliçeyi ile tekrar karşılaşmanın merakı olsa gerek, heyecanlandım.

          

Karşımda bir tarih duruyordu.

          

Şimdiye kadar binlerce ünlüyle karşılaştım. Erkekli kadınlı lider olsun veya büyük şöhret olsun niceleriyle el sıkıştım, konuştum. Ancak bu defaki farklıydı. Karşımdaki küçücük kadın, bembeyaz saçlarıyla bir imparatorluğu temsil etmesi bir yana, başından geçenleri düşündüğünüz zaman diğerlerinden çok farklıydı.

Haberin Devamı

          

82 yaşına rağmen son derece dinç bir görünüşü vardı. Güzel yaşlandığı besbelliydi.

          

Prens Philip ise çok yaşlanmış. Daha bir yıpranmış.

          

Bütün bunları düşünürken, 37 yıl önceki kendi görüntüm aklıma geldi ve bu yaşlanma konusunu hemen kapatmaya karar verdim (!)

          

Daha önce de Irak Cumhurbaşkanı Talabani’nin onuruna verilen yemeğe katılmıştım. Hatta bu köşe’de sizlere, yediğimiz yemeklerin ne kadar kötü olduğundan söz etmiştim.

          

Anlaşılan, Hayrunisa hanım müdahele etmiş ki, bu defa başta yemekler olmak üzere herşey mükemmeldi. Özellikle de menü harikaydı.

          

Zeytinyağlı enginar dolması, Su böreği, Patlıcana sarılı beyendi ilekuzu tandır. Tatlı olarak da, muhallebi üzerine gül baklava. Corvus ve Sarafin şarapları içildi.

          

Ne yazık ki, yemeğin verildiği salon Rusya’daki metro istasyonlarını andırır cinstendi. Ancak öğrendim ki, oraları da elden geçirilip düzeltilecekmiş. Ruhsuz halinden çıkarılacak, daha sıcak bir hava verilecekmiş.

Haberin Devamı

          

Bizim eski bir alışkanlığımız yine göze çarptı.

          

Davet edilip, yanıt dahi vermeyenler ve daha da dramatiği, geleceklerini bildirip gelmeyenler. Masalarda sökülmüş diş gibi boşlukların görülmemesi için, oturma yerlerindeson dakika değişiklikler yapılıp, durum idare edildi.

          

Bir diğer alışkanlığımız da, geç gelmektir.

          

Bu defa herkes zamanında geldi. Herhalde saray protokolünden kaynaklanıyor olacak ki, Başbakan bile gecikmedi.

          

Beni en çok etkileyen diğer bir unsur da, Doğuş Gurubunun Çocuk Senfoni Orkestrasıydı. Davetliler arasındaki Ferit Şahenk’i özellikle tebrik ettim. Mütevazı bir şekilde, köşesinden gözleri dolu dolu çocuklarını izledi.

Haberin Devamı

 

Orkestra Elgar’ın, Pomp and Circumstance’ini çalınca Kraliçe ile Prens bir neşelendi ki, görülmeye değerdi. Zira bizim için “Dağ başını duman almış” ne ise, İngilizler için de bu parça aynı değerdedir.

 

Özetle çok hoş bir gece geçirdik.

 

Tarihle tanıştık...

                                             *                               *                               *

ERDOĞAN VE GÜL’ÜN FARKLI TUTUMLARI...

 

Cumhurbaşkanı Gül, şimdiye kadar hiç smokinli görülmemişti. Hatırlayacaksınız, Cumhurbaşkanı seçildikten sonraki yemin töreninde dahi, frak yerine kravatı tercih etmişti. Zira temsil ettiği dünya görüşünde smokin, frak gibi giysilere bir alerji vardır. Ancak bu defa, Kraliçeye saygı gösterdi ve belki de ilk ve son defa smokin giydi. İngiliz Kraliyet Sarayının bir alışkanlığına karşı gelmedi. İstese, o da smokin giymez ve yemeğe kravatlı katılabilirdi. Bundan dolayı da, Kraliçe gezisini yarıda bırakıp, ülkesine geri dönmezdi. Belki biraz kırılır, ancak hiçbir şey olmamış gibi davranıp resmi görevini yerine getirirdi.

Haberin Devamı

          

Gül, tamamen Kraliçeye bir jest yaptı. Ancak bunu yaparken, bir de mesaj vermiş oldu. Katıolmadığını, gerektiğinde esnek davranabileceğini, kurallarını değiştirebileceğini gösterdi.

          

Başbakan Erdoğan ise tamamen farklı bir izlenim verdi.

          

Yemeğe kravatlı geldi.

          

Onunla birlikte Ali Babacan ve diğer AKP’li davetliler de kravatlıydılar.

          

Bu bir duruş gösteriyor.

          

Herkes istediği gibi okuyabilir. Ben, Başbakan’ın “Tutumumdan, duruşumdan ödün vermem.” demek istediği sonucunu çıkardım. Herhalde “canım, başbakanımızın eve gidip giysi değişmeye vakti olmadı” denemez.

          

Can Paker’in evindeki yemek ile ilgili yazdıklarıma ben Otağtepe Kriterleri adını taktım. Başbakan, işte onlardan birini daha uyguluyor. Yani “Tutumunu, yaklaşımını, görüşlerini,  değiştirmemek, boyun eğmemek” yaklaşımını sürdürüyor.

Haberin Devamı

          

Gül ile Erdoğan’ın dünyaları ve yaklaşımları arasındaki büyük fark o geceki yemekte bir daha ortaya çıktı.


Yazarın Tüm Yazıları