Ayşe'nin gözlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Suçu Türk olmak!

Oktar Babuna.

35 yaşında.

Onu hiç tanımıyorum ama bu onu çekici bulmamı engellemiyor. İtiraf ediyorum, fotoğraflarını gördüm adam çok güzel bakıyor. Biliyorsunuz güzel bakabilmek, yakışıklı olmanın ötesinde meziyetler gerektiriyor. Belli ki onda var. Ben hissediyorum. Böyle de ruh hastasıyım, uzaktan hissederim.

Üstelik beyin cerrahı.

Hadi siz de itiraf edin:

Heyecan verici bir meslek değil mi?

Hangi kadın, güzel bakabilen ve bir insanın beynini açabilen ve sonra toplayabilen bir adamdan etkilenmez.

Ben etkilenirim.

Amerika'da okumuş.

İyi.

Düzgün bir aileden geliyor.

Daha ne olsun?

*

Ne var ki insanın başına felaket gelmesin.

O güzel bakan Oktar Babuna'nın başına o felaket geldi.

Zor durumdayken herkes şikayet eder.

Ama onun şikayeti bir başka türlü.

Sorusu, ‘‘Suçu Türk olmak mı?’’ şeklinde sorulabilir.

*

Gazetelerden takip etmişsinizdir:

Oktar Babuna kendisine ilanla hayat aranan adam.

Yaşamının en keyifli yıllarında Amerika'da kan kanserine yakalanıyor. Şimdi bu hastalıktan dolayı 4 aydır Amerika'da lösemi tedavisi görüyor. Ona ilik nakli gerekiyor. Yoksa hayata ve kadınlara güzel bakan o adam, bir daha asla bakamayacak. Yolladığı e-mail'de durumu şöyle anlatıyor:

‘‘Bir müddet kemoterapi gördüm. Ancak doktorlarım ilik naklinin tek çare olduğu görüşündeler. Eğer tamamen uyumlu bir ilik bulunabilirse iyileşebilirim. Ne var ki, dünya çapında şu ana kadar yaptığımız çok detaylı araştırmalarda uyumlu bir kişiye daha rastlayamadık. İliğin vücudu kabul edebilmesi için vericiyle hasta arasında 6/6'lık bir uyumun olması gerekiyor. Bu oranı tutturmak ise çok güç. Çünkü kan testleri neticesinde pek çok ayrıntının birbirini tutması gerekiyor. Uzmanlar lösemi hastalarına ilik nakli için kendi ırklarından birini bulmalarını tavsiye ediyorlar’’.

*

Türkçesi şu:

Eğer kan kanserine yakalandıysanız ve Amerikalıysanız, yaşayabilme ihtimaliniz bir Türk’ten çok daha fazla. Sebebi, onlar bizim gibi üçüncü dünya ülkesi değil ya, bilgisayarları tarıyorlar ve size uygun iliği bulabiliyorlar. Yani adamlarda böyle bir teknoloji var. Çünkü her ırkın kendi özel geni var. Bilmem anlatabiliyor muyum, uyum ihtimali, ancak o iliği, kendi ırkınızdan birinden aldığınızda artıyor. Yani Oktar Babuna'nın ilik nakli bir Amerikalı vatandaştan sağlanamıyor.

İyi de nerede Türkiye'de o teknoloji...

Oysa Oktar Babuna'nın da anlattığı gibi zahmetli bir iş değil bu:

‘‘İlk önce basit bir kan testi gerekiyor. Sağlıklı herhangi bir kişi bu kanı verebilir. Ve uygun bir iliğin bulunması için yardımcı olabilir. Kan grubunun uyuşması gibi bir zorunluluk da yok. Gönüllü olan kişiler bilmeliler ki, yardımcı oldukları takdirde maddi-manevi hiç bir kayba uğramazlar. Bu işlemin kendi vücutlarına en ufak bir zarar ve zahmet vermesi söz konusu değildir.’’

Ben tercüme edeyim...

Onun acilen ilik nakli olması gerekiyor.

15 gün içinde.

Yoksa ölecek.

Onun hayatını kurtaracak kişi, kesinlikle kahraman olacak dahası on milyar lira kazanacak, dahası Amerika'ya gidecek.

*

‘‘İstanbul'da bir gün içinde ilik nakli için başvuran yüzlerce kişiden sadece 18'ine tahlil yapılabiliyor. Ankara'da bu rakam üç. Çünkü hastanede teknik techizat yeterli değil. Oysa yurt dışında her ülkenin kendisine ait bir kemik iliği bankası var. Bu sayede lösemi hastaları bu bankalara başvurarak kısa sürede kemik iliğine ulaşabiliyor. Ülkemizde de böyle bir bankanın kurulması şart değil mi? Düşünsenize kimin başına gelse günlerce ilik arayacak. Bu Cumhurbaşkanı için de geçerli Sağlık Bakanı'nın çocuğu için de...’’

*

Aslında ne kadar acıklı değil mi?

Bu kadar duyarlı, bu kadar hassas bir insanın hayatıyla ilgili bir meseleyi bizzat onu yaşayan insanın Oktar Babuna'nın ağzından bile çözülmesi gereken bir sorun şeklinde aktarabiliyoruz.

Biz bunu hep yapıyoruz.

Çünkü Türkiye'de yaşıyoruz...

Vahameti düşünebiliyor musunuz?

Başınıza bir felaket geliyor, acı çekiyorsunuz, paranız da var, herşeye ulaşabilirsiniz ama siz bunu şöyle bir gönül rahatlığıyla paylaşamıyorsunuz bile: Çünkü başka ülkelerde olmayan, bizim ülkemizde büyük sorun.

Mesele, mesele!

Önce onu çözmek zorundasınız.

Çünkü bu ölüm kalım meselesi.

Paylaşmak bir tarafa...

Önce hayatta kalabilmek için gerekli şartları sağlayabilmek gerek.

Ve önümüzde teknolojinin bütün imkanları dururken siz hiçbir çözüme ulaşamıyorsunuz. Can havliyle, gazete ilanlarıyla ilik peşinde koşuyorsunuz...

Daha fazla bir şey söylemeye gerek yok.

Türküz ve çaresiziz.

HAMİŞ: Doktor Oktar Babuna zor durumda. Genetik olarak kendisine uyumlu ilik bulmak zorunda. Ona yardımcı olabilmek, olabiliyorsak tabii, hepimizin görevi. Telefon numaraları: 0216 418.09.48- 0216 330.06.68- 0216 330.65. 64

Yazarın Tüm Yazıları