Ayşe Arman: Gecikmiş bir fikri takip (2)







Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Dün kapıldığım vefasızlık kompleksi bugün de devam ediyor. ‘‘Kim, nerede ne yapıyor?’’ sürüyor. Geri dönüp iz sürmek de kolay olmuyor! Olduğu kadarıyla böyle oluyor...

Orhan Pamuk (Edebiyatçı)

ŞİMDİ KENDİ KOKUMLA

Sizinle o konuşmayı ‘‘Benim Adım Kırmızı’’ çıktığı zaman yapmıştık. O zaman 6 yıllık emeğim ortaya çıktığı için heyecanlıydım, neşeliydim, endişeliydim. Yüreğim, her yerim pırpır idi. Şimdi ise pis kokulu odamda, pis kokulu elbiselerim içinde çürümekteyim. Ama bu nemli, mikroplu hava, roman yazmak ve bitirmek için elverişli. Bu havanın içinde sessiz, kıpırtısız çoğu zaman kendimi başarısız ve yeteneksiz bularak küfleniyorum. Ama Roman böyle yazılır! Bir gün biter ve inimden kükreyerek medyaya çıkarım. İşte ruh halim böyle. Eziklikler, yenilgiler, duygusal kararlar, korkular, karın ağrıları, pişmanlıklar, pis kokular. Ama sonbaharda çıkar diye umduğum bu romanımdan başka şeyler de yaptım bu arada: Yıllardır yazdığım makalelerimden, söyleşilerden, yazılardan bir seçmeyi, bir hikayemle birlikte ‘‘Öteki Renkler’’ adlı bir kitapta topladım. O zaman sizinle itiş kakış konuştuğumuz ‘‘Benim Adım Kırmızı’’ ise şimdiden sekiz, dokuz dile çevrildi. Sonbaharda Amerika, İngiltere, İtalya, Fransa, Hollanda ve Almaya'da yayınlanacak. Kitabımın tanıtımını yapmak için oralarda da medyatik olacağım! Medya korkutmuyor. Oraya çıkmadan önce kendi kokumun içinde yeterince küflenememek korkutuyor beni! Şimdi bu kıvama geldiğim için, gördüğünüz gibi dilimde bir neşe ve alaycılık var...

Makbel Oytay (Kanserini bile düşman görmeyen şahane kadın)

EN CESUR KADIN

30 Eylül 1998'de vefat etti. (Bu cümleyi yeniden yazıyorum, vefat etti fiili Makbel'e yakışmaz. O daha direkt bir kadındı). 30 Eylül 1998'de, tanıdığım en cesur kadın öldü. Güneşli bir gündü ve Makbel'i kaybettik. Ama ne zaman motosikletli bir kadın görsem aklıma gelir. Ölmesi hiçbir şeyi değiştirmiyor, onu hálá özlüyorum. Ve neredeyse orayı anlamlı bir hale çevirdiğini, hatta altını üstüne getirdiğini biliyorum. Ama neye yanıyorum biliyor musunuz? Birlikte içki içemedik. Olsun, nasılsa bir gün onu da yaparız.

Gülten Kaya (Ahmet Kaya'nın dul eşi)

KIRMIZI GÜLLER YOLLADIM

Ahmet'ten sonrası henüz oluşmadı. Ahmet'le birlikteyim ben. Sizin röportajınızdan sonra ne oldu? Her ay Paris'teki evimize gidip giysilerini kokladım. Ona gelişmeleri anlattım. Yarım kalmış şiir ve yazılarını topladım. Sevgililer Günü'nde ona kırmızı bir şarapla, güller yolladım. Yarım kalmış albümünü hazırladım. Bir web sitesi oluşturdum: www.ahmetkaya.gen.tr. Kızlarımıza onun yerine sarıldım. Her fırsatta her yerde onu anlattım. Daha çok ağladım. ‘‘Ahmet gerçekten yok mu?’’ diye kalbimi yokladım. Var olduğunu ama uzakta olduğunu anladım. Ona verilen ödülleri başıma taç yaptım. Yakama hep bir kırmızı karanfil taktım. Odamın heryerine onun resimlerini astım. Hayatım ve ülkemizin bizi neden bu kadar incittiğine şaştım. Dağılmadım... Ama bize bunları yaşatanlara çoook acıdım!

Lale Manço (Barış Manço'nun dul eşi)

İKİ OĞLUM İKİ BACAĞIM

Çoğunlukla güneydeyim. Kendimi orada daha iyi hissediyorum. Fırsatını buldukça kaçıyorum. Bir farkettim ki, İstanbul, tüketimi yaşayıp, nimetinden faydalanamadığımız bir yer halini almaya başlamış. Gerçi nimetlerinden de nasibimi almaya çaba sarf ediyorum. Mesela vapura biniyorum. Bu benim için yeni bir şey. Katiyen arabayla karşıya geçmiyorum. Kendi kabuğuma çekildim. Başka şeylerin farkına vardığım bir dönem yaşıyorum. Çocuklar iyi. Hayatımın en önemli parçası onlar. Ayakta durmamı sağlayan bacaklarım onlar. Allahtan onlar var da bedenimi taşıyabiliyorum.

Can Tanrıyar (Televole'nin koordinatörü)

REKORA KOŞUYORUZ

Bilgi yarışmalarının Televole'yi geçtiği palavra! Nereden çıkarıyorlar? Reytingler ortada! O yarışmalar yayından bile kalktı. Krizde elaman çıkarmayan tek ekibiz. Mahsun Kırmızıgül'ün Almanya konserini izlemiyoruz mesela. Bu tür tasarruflarla işi kurtacağımızı düşündük. Bu ekonomik krizin en iyi tarafı millet bizimle uğraşmayı bıraktı, hayatın gerçeklerine daldı. Sizinle konuştuğumda karımdan ayrılmamıştım. Şimdi boşanma davam sürüyor. Petek'le ise on ay bitti, rekora doğru koşuyoruz!

Mehmet Ağar (Eski İç İşleri Bakanı)

TALİMATI BEN VERDİM

Siyasetle meşgulüz. Her zamanki gibi vatandaşın derdiyle. Bunun dışında tarihle ilgili kitaplar okuyorum. Bol bol seçim bölgeme gidiyorum. Stres atmak için de futbol maçlarına. Stres attığım tek yer! Kutsal İttifak gibi şeyler yok. Bu tür söylemleri yanlış buluyorum. Özellikle bu dönemde gerginlik yaratıcı her sözden kaçınılmalı. Her Türk vatandaşı gibi Kemal Derviş'i destekliyorum. Teknokrat kimliği var ama siyasete yatkın biri. Tarz ve tavır itibariyle. Ama şartların ne olduğunu da biliyoruz. Korkut Eken'in açıklamalarını gayet normal karşılıyorum. Silahlar konusunda talimatı benden aldığını söylüyor, doğru söylüyor. Yalan söylemeyen bir adamdır. O dönemde öyle yapılması gerekiyordu. Pişmanlık söz konusu değil. O günlerde ‘‘Kanı durdurun nasıl yaparsanız yapın’’ manşetleri atılıyordu. Şu an terör olmadığı için insanlar unutuyorlar! Zaten İmralı duruşmalarının baş sanığı Öcalan da ‘‘93-95 dönemi bizi bitirmiştir!’’ diyor. Demek ki o konsept içinde doğru işler yaptık. Özel hayatıma gelince, aile olarak birbirimize kenetlendik. Yasemin'i kaybedince üçlemiştik, fakat oğlumun eşiyle yeniden dörtledik. Aile fertlerinin sayısının artmasını umud ediyoruz. Kızım Yasemin'in intikamını alacağım demiştim, tabii o mecazi bir laftı, yaşasaydı onu nasıl mutlu ederdimden yola çıkarak, doğru bildiğimiz şeylere devam edeceğimizi kasdetmiştim. Şükür ayaktayız. Sağlığımız da yerinde. Hizmete devam.

Yazarın Tüm Yazıları