Ayak diline dikkat!

Bundan böyle bir karar aldım, artık herkesin ayaklarına bakarak konuşacağım. Aman, çok rica ediyorum, beni düşmanınız sanmayınız. Lakin aklı olan gözlere değil, ayağa bakarak konuşur.

“Hayrola şimdi, ne saçmalıyorsun, nereden çıktı bu ayak dili mayak dili” diyeceksiniz.

Çikletten çıktı efendim.

Bir yerden çıkmadı yahu. Bu aralar can sıkıcı haberlere ve bilhassa da her bir yandan üstümüze çöreklenen şiddete doydum, sizin de doyduğunuzu varsaydım, o açıdan, hem kendimin, hem sizin dikkatinizi kısacık da olsa farklı yerlere çekmek istedim.

* * *

Şimdi efendim, Joe Navarro isimli biri var.

Eski FBI ajanı bu şahıs, vücut dili konusunda uzman. Evvelki gün Psychology Today’deki blogunu okurken kafamda bir ampul yaktığı için kendisine teşekkürlerimi sunarım. Bundan böyle herkeslerin ayağına bakacağım.

Şimdi diyor ki bu arkadaş, siz hep vücut dili deyince duruştu, bakıştı; yok mimikti, jestti, bunlara bakıyorsunuz. Onlara bakın ama esas bakacağınız yer ayaklar.
Çünkü ayaklar yalan söylemez.

Karşınızdaki tüm vücut dili oyunlarını öğrenmiş olabilir ama o ayaklar var ya o ayaklar. Kitap gibi okursunuz valla adamı ayaklarından.
“Ayak dili” ile ilgili okuduklarımdan sonra sonra düşündüm. (Siz de bir okuyun detaylıca, hatta kitabı “What Every Body is Saying”i de pek faydalı görüyorum şu noktada.)

Mesela benim dikkatimi en çok kalabalık, insanların birbirini az tanıdığı evlerdeki misafir ayacıkları çeker. Tortop olur o ayacıklar, birbirine iyice bitişir, ayrılmamacasına birbirinin üstüne biner. Ailesiyle kız istemeye giden damat parodilerinde karşımıza çıkmıştır bu yumuk yumuk ayaklar. Ortamın gerginliğinden dolayı kendine güveni kuş olup uçmuş bir hali simgeliyor. Navarro da işte aynen bunu anlatıyor.

Adamımız diyor ki diyelim işyerinde koridorda iki kişiyle karşılaştınız. Konuşmalarına maydanoz olayım mı, olmayayım mı diye şöyle bir duraksadınız. Derhal ayaklara bakacaksınız.

O ayaklarda size doğru bir hareketlenme oldu mu, yoksa sadece kafalarını ya da vücutlarını mı çevirip baktılar.
Ayaklar size doğru hareketlendiyse derhal yanlarına giderek “N’aber dostlar?” diyerek enselerine vurabilirsiniz. Ha, ayaklar değil, sadece vücut/kafa dönmüşse, o zaman ya özel bir şey konuşuyorlar ya da sizi hiç sevmiyorlar demektir. Aynen kısacık selam, yola devam.
En enteresanı da ne biliyor musunuz? Bir ilişki bozulmaya yüz tuttuğunda siz sanıyorsunuz ki daha az sevişiliyor, daha az öpüşülüyor, falan filan. Yanlış. Yine bakmanız gereken yer, tenasül uzuvlarından da aşağıda. Meğer işler bozulunca az ayak teması oluyormuş. El ele tutuşulsa bile ayaklar hiçbir zaman yan yana gelmiyormuş.

“Çocukluğumuzdan itibaren yüz ifademizin ne olması-ne olmaması gerektiği konusunda yetiştiriliriz, yedirilen yemekten nefret etsek bile suratımızı buruşturmamız gerektiği söylenir, dolayısıyla yüzümüz numara çekmeye gayet elverişli...” (Bkz.Poker face)

Başka neler var?

Aman dikkat edin; bir laf ettikten sonra oturduğu yerde ellerini bacaklarına sürtme hareketi yapan arkadaş sizi kandırıyor olmasın. 

“Rahat olduğumuz ve doğru söylediğimiz zaman ayaklarımız aralanır, daha konforlu ve sağlam bir duruşu vardır. Rahatsız olduğumuzda, yalan söylediğimizde, güvensiz hissettiğimizde ayaklarımızı bitiştiririz” diyor Navarro.

Gerçeği söylerken yerçekimine karşı koyarmışız. (Duygulara tepki veren vücut dilini limbik sistem yönettiği için farkında olmayarak yapılan hareketlerden bahsediyor.) Topuklar üzerinde yükselmek, kaşları kaldırmak gibi... 

Sokakta bir arkadaşınızla karşılaştınız, sizinle konuşurken bir ayağı sokağı gösteriyorsa onu rahat bırakınız. Adamın acelesi var yahu.