Avrupa Birliği ve gemlenemeyen hırslar

HİÇ kuşku duyulmasın gelecek kuşaklar, yani çocuklarımız, onların çocukları, Bahçeli ile Çiller'i hiç de hayırla yád etmeyecekler.

Her iki lideri de Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesine engel olan politikacılar olarak anacaklar.

Onların safında yer alan pek çok insandan ise sadece onların yandaşları olarak bahsedilecek.

Tarih ikisinin adını öne çıkaracak.

Avrupa Birliği, Türkiye'nin yazgısını baştan sona değiştirecek bir olay.

Türkiye haziran ayında ya Avrupalı olma belgesi alacak, ya da üyelik görüşmeleri belirsiz bir tarihe bırakılacak.

İşte Türkiye'nin geleceğinin Avrupa'da olduğuna inanan insanların bütün telaşı buradan kaynaklanıyor.

Önümüzdeki üç ay içinde Türkiye'nin yazgısı bir daha geri dönülmeyecek biçimde şekillenecek.

Devlet Bahçeli, Tansu Çiller ve yandaşları, iç politika uğruna veya bazı vehimleri yüzünden bu ülkeye ne kadar büyük kötülük ettiklerinin farkındalar mı bilmiyorum.

* * *

21-22 Haziran'da Sevilla'da yapılacak Avrupa Birliği zirvesi bizim için bir dönüm noktası özelliği taşıyor.

Bu zirvede ya Türkiye'ye tam üyelik görüşmelerinin başlama tarihi bildirilecek, ya da görüşmeler belirsiz bir tarihe bırakılacak.

Zirveden tam üyelik için bir tarih çıkarsa bu iş bitti demektir. Çünkü bundan dönüş yok.

Türkiye belirlenen tarihte tam üyelik görüşmeleri için masaya oturacak ve süreç sonunda Avrupa'nın bir parçası olacak.

Bu takvim belirlendikten sonra Türkiye'nin üyeliğinden ne Avrupa Birliği vazgeçebilecek, ne de Türkiye...

İşte bu yüzden mart sonuna kadar Avrupa Birliği'ne yaptığımız kısa vadeli taahhütleri yerine getirmek, bizim için bir ölüm kalım meselesi.

Bunu bitiremezsek Sevilla'da tam üyelik tarihinin çıkması olanaksız.

Acaba Bahçeli ile Çiller ve onlar gibi bu işi bilerek ya da bilmeyerek engelleyenler, işin bu kadar kritik bir noktada olduğunun farkındalar mı?

* * *

Oy toplama uğruna ‘‘Apo'yu asalım’’ naraları atabilmek için çocuklarımızın, torunlarımızın yarınlarını karartmayı göze almaya değer mi?

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi durumunda üniter devlet yapısının bozulmayacağını, tersine daha da güçleneceğini bilmiyorlar mı?

Avrupa Birliği içinde olmanın Türkiye'ye 5-10 yıl içinde çağlar atlatacağını görmüyorlar mı?

Bal gibi biliyorlar ve görüyorlar.

O zaman niye karşı çıkıyorlar ve niye bu tarihsel fırsatı Türkiye'nin kaçırıp bir Ortadoğu ülkesi olması için çabalıyorlar?

İdam cezasında ısrar, AB defterini kapatmak demek. Çocuklar bile bunun farkında.

O nedenle ‘‘asalım sonra kaldıralım’’ mantığı tam bir şark kurnazlığıdır.

Zaten Türkiye 1984 yılında Avrupa Konseyi'ne sunduğu moratoryumda ölüm cezalarının infaz edilmeyeceği güvencesini verdi.

Bu moratoryuma uyularak o tarihten bugüne kadar bir tek infaz yapılmadı.

Prof. Bakır Çağlar'ın belirttiği gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye lehine karar verse bile moratoryum çerçevesinde idam yapılamaz.

Çünkü o zaman her şey biter.

Sanırım Bahçeli, Çiller ve onlar gibi düşünenler bunu biliyordur.

Ama ne acıdır ki gemlenemeyen hırslar, bazen kişisel çıkarları ülke çıkarının önüne geçiriyor.
Yazarın Tüm Yazıları