Artık Kürt meselesi değil, Doğu-Batı ekseni

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

İstanbul / Van

Siz bu satırlara göz atarken, 30 kadar gazeteciyle birlikte Genelkurmay'ın davetlisi olarak Van'a uçuyor olacağız.

Geçen hafta Karadeniz'de PKK terörünün hedef aldığı il ve ilçeleri gezdik. Bu hafta terörün en sıcak cephesindeyiz.

Şebinkarahisar ve Van...

Aralarında yüzlerce kilometre var. İnsanı, iklimi, ekonomisi benzemez.

Terörün cephe hattı nasıl oldu da bu kadar genişledi?

Ve sanki Türkiye'yi ikiye bölecek hale geldi...

***

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e göre, Karadeniz'deki olayı ‘‘terör’’ diye büyütmenin alemi yok. Demirel, Köşk'te kabul ettiği Suşehri heyetine diplomasi dersiyle moral verdi:

-Üç beş adamla terör olur mu? Devlet ülkenin hiçbir yerinde teröre müsaade etmez. Karadeniz'deki terör, komşu ülkeler tarafından beslenmekte. Yoksa Karadeniz'de terör ne arar?

Teröre bu ölçüde ‘‘ithal mal’’ muamelesi çekmek gerçekçi mi?

Sonuç olarak Türkiye son 30 yılını öğrenci kavgası, mezhep çatışması, etnik kökenli iç savaş ile geçirdiyse... Birbirimizi bir kaşık suda boğmamızın tek nedeni dış tahrik mi?

***

Haydi 1960 ve 70'lerin üniversite olaylarını bir yana bırakalım.

1980'lerin ilk yıllarında alevlenen Güneydoğu yangını hakkında resmi görüş, ‘‘üç-beş çapulcunun eylemi’’ yönündeydi.

Hatırlayın, PKK'yı ilk kez ‘‘gerilla’’ diye anan İçişleri Bakanı Yıldırım Akbulut neredeyse vatana ihanetle suçlandı.

Buna karşılık Güneydoğu'ya dönük aydın kesim yaklaşımı, ‘‘Kürt sorunu’’ ve ‘‘İnsan Hakları İhlalleri’’ odaklıydı.

Yıllarca genel kabul gören bu yaklaşım, PKK'nın Karadeniz hamlesini açıklamaya yetmiyor.

Çünkü Karadeniz'de ne yoğun devlet baskısı var, ne de etnik sorun.

Tam tersine mesele Kürt sorunu olmaktan çıkıyor.

Ülkenin doğusu ve batısı arasındaki uçurum eksenine, hatta batılı kafalarda hâlâ yaşayan, tarihi Şark Meselesi (Doğu Sorunu) perspektifine oturuyor.

***

Terör, devletin sorunu konsolide etmek amacıyla çizdiği OHAL haritasının dışına taştıysa kritik bir aşamaya gelindi demektir.

Dünyadaki genel eğilim toplumları bir arada tutan ortak değerlerin baskıyla değil demokrasiyle öğretilmesi yönündedir.

Bu saatten sonra terör askeri yöntemlerle bastırılamaz.

Teröre karşı tek otorite siyasi iradedir.

Geçerli silahlar, ekonomik, politik ve sosyal önlemlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti teröristle değil, terörle mücadele etmelidir.

Yazarın Tüm Yazıları