Anlaşma anlaşıldıysa

Bekir COŞKUN
Haberin Devamı

Herhalde farkına vardınız, Yılmaz-Baykal anlaşması, daha önceki nisan anlaşmasının aynısı...

Bir farkı; henüz anlaşmadan cayılmış değil.

İkinci fark ise; daha önceki anlaşmayı kendileri de anlamamışlardı, bu kez anlaşmayı anladılar.

Yani öbür anlaşılmayan anlaşmaya karşın, bu anlaşılmış bir anlaşma oldu sayılır.

İlkeler kısa ve özlü; yılbaşında Mesut Yılmaz istifa edecek, bir tarafsızın başbakanlığında seçim hükümeti kurulacak ve 18 Nisan tarihinde yerel-genel seçimler birlikte yapılacak. Ama bu arada CHP'nin desteği ile Meclis'te bekleyen yasalar bir bir çıkartılacak.

Bundan iyi ne olabilir?..

*

Ayrıca Ecevit Çin'deyken, Yılmaz'ın Baykal ile anlaşması, anlaşmayı pekiştiriyor. Eğer Cindoruk da Hindistan'da olsaydı, daha da iyi bir sonuç alınabilirdi.

Çünkü seçim istemeyen Yılmaz'ın ortakları su koyuverecekler.

Çin'de Rahşan Hanım ile birlikte gördükleri her Çinli'nin elini sıkmaya başlayan Ecevitler bu işlemi eksiksiz yaparlarsa, döndüklerinde seçimler bitmiş olacak ki, bu da anlaşmaya bir ayrı güvence getirebilir...

Geriye kalıyor öbür engeller.

*

Diyelim ki ANAP'ın kendisi...

Kimi ANAP'lılar bu anlaşmayı istemiyorlar. Bunları ikiye ayırabiliriz:

Birinci kesim; küpünü doldurmak için iktidarı bırakmak istemeyenler.

İkinciler; ANAP'ın içindeki dinci takım.

Bunlar, ANAP-CHP uzlaşması yürürse, irticayı önleme yasalarının çıkacağını biliyorlar. Oysa şimdiye kadar FP ile işbirliği yapıp, yasayı engelliyorlardı. İşte dün, bu yasa komisyonda görüşülürken ANAP'lı Adalet Bakanı Sungurlu yine katılmadı, yasa görüşülemedi, çünkü Sungurlu kendi hükümetinin irtica yasalarına sahip çıkmıyor.

(Ki Yılmaz'ı CHP ile anlaşmaya mecbur kılan nedenlerden birisi bu...)

ANAP'ın takunyalıları, irtica yasalarının Meclis'ten geçmesini istemiyorlar. Nitekim Yılmaz-Baykal görüşmesinden birkaç saat önce Keçeciler'in basın toplantısı yapıp, muhtemel anlaşmayı bozma girişimi boşuna değildi. Hani Yılmaz'ın ‘‘Haberim yoktu, açtım azarladım’’ dediği şey.

*

Bence bu anlaşma başarıya ulaşmalı.

Bu düzeysiz, tükenmiş, laçka, bitik, ikiyüzlü, kokuşan politikalar ve politikacıların elinde Türkiye daha fazla oyuncak olmamalı.

Hepimiz direnmeliyiz.

Başka seçeneğimiz yok.













Yazarın Tüm Yazıları