Fotoğrafa sarıldı bir daha bırakmadı

Sevgili okurlar... Bu hafta sizleri bir portre ustasıyla tanıştıracağım. Hem işi hem de nezaketi ile çok sevdiğim, arkadaşlığından ve dostluğundan büyük keyif aldığım bir kadın foto muhabiri Dilan Bozyel.

Haberin Devamı

Fotoğrafa sarıldı bir daha bırakmadı

Diane Arbus’dan etkilenip sıra dışı bir şekilde fotoğrafa tutkuyla sarılan Dilan Bozyel, “Fotoğrafa adanmış hayatları yaşayanlar kendi özel hayatlarını yaşayamıyor. Ailemizi bile geri planda bırakmak zorunda kaldığımız anlar oluyor. Önceliğimiz her zaman fotoğraf” derken, erkek egemen bir meslekte erkek meslektaşlarından destek ve saygı gördüğünü söyledi.
İşte size hayatı ve fotoğraf üzerine gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbette Dilan Bozyel’in anlattıkları:

Fotoğrafa sarıldı bir daha bırakmadı

KARANTİNADA FOTOĞRAFI KEŞFETTİM

“Fotoğrafın hayatıma girişi farklı bir hikâye barındırıyor. Yeditepe Üniversitesi’nde İngilizce İşletme okuyordum. Müzik dergilerine yazılar yazıyordum ama fotoğrafçılık aklımda yoktu. 20 yaşında ağır sağlık sorunları ve bunun getirdiği bir depresyon yaşadım, okulu da bıraktım. Verem yüzünden 21 yaşında 1 yıl tedavi gördüm, uzun süre karantinada kaldım. O süreçte sanat eserlerini ve sanatçıları inceliyordum. Karantina sebebiyle kimseyle görüşemiyordum. Kitaplardaki sanatçılar, arkadaşım gibiydi. Ve incelediğim sanatçılardan biri Diane Arbus oldu. Diane Arbus’un fotoğraflarını gördüm ve vuruldum. Hayatını inceledim, bir kadın nasıl böyle bir güzellik dayatmasına karşı çıkarken gerçekliği ile toplumun önüne cesaretle çıkar şaşırdım. Fotoğraf çekebilmek için varlıklı hayatını, eşini ve iki çocuğunu terk ettiğini okudum. Kaldığım odanın içinde tek başıma şunu düşündüm, ‘Nasıl bir meslek bu kadar tutkulu olur ve bir insan bu tutkuyla her şeyi geride bırakabilir?’ Bu, dönüm noktası oldu ve fotoğrafçılığın tılsımı beni büyüledi.

Fotoğrafa sarıldı bir daha bırakmadı

OTOPORTRELERİMLE LONDRA’DA BURSLU OKUDUM

Fotoğrafçıların, ressamların hayatlarını okudum, otoportrelerini incelemeye başladım. Ablamın bir eski makinesi vardı. Her gün ilaç saatinde kendi otoportrelerimi çekmeye başladım. Fotoğraflarla kendi iyileşme sürecimi belgelerken, fotoğraf çekmenin beni iyileştirdiğini gördüm. Hatta ruhsal olarak da iyileştirdiğini gördüm. Rahmetli anneannem Halide Baştuğ Londra’daydı. Beni çağırdı. İyileşme sürecindeki otoportrelerimi hikâyesini de yazarak Londra’da bir akademiye gönderdim ve 3 yıllık bir eğitim programına burslu olarak kabul edildim. Fotoğrafçılık ve sanat yönetimi okudum. Okulun ikinci haftasında akademideki fotoğraf eğitmenim bende ışık gördüğünü söyleyerek asistanlık teklif etti. Bir anda profesyonel işlerde asistanlık yapmaya başladım. Okul çıkışlarında harçlığımı çıkarmak için konser çekimleri gibi etkinlikleri fotoğraflamaya başladım. Londra’da Vice Magazine benimle çalışmak istedi. Derken Londra’da müzisyenlerin albüm fotoğraflarını ve dergi fotoğraflarını çeker oldum.

Fotoğrafa sarıldı bir daha bırakmadı

SOKAK ÇOCUKLARINA FOTOĞRAF EĞİTİMİ VERDİM

Okul bitince de bir süre orada çalıştım. Ama Türkiye’den teklifler gelince ülkeme döndüm, gazete ve dergilere çalışmaya başladım. Reklam çekimleri ve kendim belgesel çekimleri yapmaya başladım. Diyarbakırlıyım, doğduğum kentteki sokak çocuklarına fotoğraf eğitimleri verdim. Doğudan batıya fotoğraf eğitimleri vermeyi sürdürüyorum. Portre çekimleri, reklam çekimleri yapıyorum, kitap, sergi ve bağımsız sanat alanında projelerim var. Fotoğraf hikâyeleri yazıyorum.

Fotoğrafa sarıldı bir daha bırakmadı

PORTRE ÇEKMEDEN ÖNCE KİŞİYİ TANIYORUM

Porte fotoğrafçısı olarak tanınsam da portrelerimi belgesel portre olarak tanımlayabiliriz. Porte çekimlerinde ise kişiyi çok araştırıyorum. Sosyal medya hesaplarını bile inceliyor, kendilerini aynada nasıl gördüklerine bakıyorum. İnsanın kendini tanıdığı aynada kendini gördüğü halinin en doğru kare olduğuna inanıyorum. Çekimden önce sohbet edip, beden dilini, yüzünü inceliyorum. Çok yönlendirmek yerine ruh haline uygun müzik dinletiyorum, melankonik bir haliyle çekmek istiyorsam sevdiği bir şiiri okumasını istiyorum örneğin. Kısaca fotoğraf çekmeden önce de çekerken de önce portresini çektiğim kişiyi tanıyor, yakınlaşıyorum.

Fotoğrafa sarıldı bir daha bırakmadı

ERKEK MESLEKTAŞLARIMDAN SAYGI VE DESTEK GÖRDÜM

Erkek egemen bir meslek grubunda çalışıyorum. Ama ben bunun zorluğunu yaşamadım. Her zaman erkek meslektaşlarımdan saygı ve destek gördüm, meslektaşlarım benim cinsiyetimi değil, işimi önceledi. Foto muhabiriyseniz, erkek de kadın da olsanız çok acılara tanık oluyorsunuz. Bunlara tanık olan foto muhabirleri küçük dünya hesapları içerisinde değil. Erkek ya da kadın, fotoğrafa adanmış hayatları yaşayanlar kendi özel hayatlarını yaşayamıyor. Sürekli kamera sırtımızda, sürekli yolculuklar, ailemizi bile geri planda bırakmak zorunda kaldığımız anlar oluyor. Önceliğimiz her zaman fotoğraf oluyor. Meslekte bundan önce de şu anki konumumu hayal etmemiştim. Bundan sonra da bu işi yapıyorsam dünyaya daha ne kadar dokunabilirim, bunu amaç edindim hayatıma. Bizler işlerini paylaşan insanlar olarak alkış almayı seviyoruz elbette. Ama alkışlardan çok, iyi insan olmayı, kendi kendimi aşmayı önceliyorum.

Fotoğrafa sarıldı bir daha bırakmadı

DİLAN BOZYEL KİMDİR?

Haberin Devamı

1985 yılında Diyarbakır’da doğan Dilan Bozyel, İstanbul’da işletme eğitimi aldığı yıllarda müzik dergilerinde röportajları yayınlanmaya başladı. Londra’da fotoğraf ve sanat akademisinde eğitim gördü. Aynı dönem fotoğrafçılığın yanı sıra reklam ve pazarlama eğitimleri aldı. Vice Magazine başta olmak üzere İngiltere’de farklı kültür, sanat ve müzik dergilerine fotoğraf çekimleri yaptı. Bozyel, 2010 yılında Diesel markasının ‘Be Stupid’ kampanyasının reklam çalışmasında ismini toplumsal standart başarı kurallarını yıkarak duyurmayı başaran 50 genç sanatçıdan biri seçilerek, markanın global reklam yüzlerinden biri oldu. Londra’daki dört yılın ardından İstanbul’a dönüş yapan Bozyel, birçok sanat, reklam ve moda dergisinin fotoğraf çekimlerini yaparak mesleğini sürdürüyor. 2017 yılında ‘Paha Biçilemez Yüzleriyle İstanbul’ fotoğraf kitabı yayımlandı. Aynı yıl, Disney ve Unicef’in sosyal sorumluluk global projesi ‘Dream Big Princess’ (#HayalleriniYaşaPrenses) için Türkiye adına seçilen kadın fotoğrafçı oldu. 2018 yılında Samsung Türkiye’nin #GerçekBen global kampanyasının dijital reklam yüzü seçildi. 2019 yılında Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Yılın Basın Fotoğrafları Yarışması’nda Yılın Portre Fotoğrafı ve Portre Dalı ikincilik ödüllerini aldı. Aynı yıl 1854 Media, British Journal of Photography ve Magnum Ajansı’nın “Portrait of Humanity” isimli iki yüz fotoğraflık arşiv kitabında İstanbul’da çektiği bir kare ile yer aldı, aynı kare bu proje ile dünya tarihinde ilk kez uzayda sergilendi. Brand Week Istanbul kapsamında başarılarıyla ilham veren ve mesleğindeki başarılarıyla ülkesini temsil eden kadınların ödüllendirildiği Fark Yaratan Kadınlar 2019‘da Sanat Lideri ödülünü kazandı. Üniversiteler başta olmak üzere birçok şehirde söyleşi, seminer ve atölyeler aracılığıyla fotoğrafçılık ve sanatın günlük hayatımıza olumlu gücünü daha çok kişiye yaymaya çalışan Dilan Bozyel’in Almanya, İsveç, İngiltere, İtalya gibi ülkeler ile Türkiye’nin farklı kentlerinde karma ve kişisel sergilerde fotoğrafları sunuldu. Bozyel, 2015’ten bu yana aylık edebiyat ve kültür sanat yayını Kafa Dergisi’nde fotoğraf hikâyeleri yazıyor. Ayrıca 2019 yılından bu yana MediaCat dergisinde usta sanatçılarla yaptığı röportaj serisi yayınlanıyor. Bozyel’in ayrıca İnkılap Yayınevi tarafından yayımlanan fotoğraf ve hikâyelerinden oluşan ‘Paris - Beyrut: Mutluluk Hattı’ adlı bir kitabı bulunuyor.

Fotoğrafa sarıldı bir daha bırakmadı

Yazarın Tüm Yazıları