Kriz fırsat kapısını iki kere çalar

Ekonomik krizler çoğunluk için günlük yaşantısının zorlaşması anlamına gelse de, birikmiş değerleri olanlar için büyük bir fırsat kapısı.

Krizlerde çok kişi işsiz kalabiliyor. İşsizlik birikimsiz yakalananlar için en büyük felaketlerden biri kuşkusuz. Ancak başarısı bulunduğu şirkette yeterince takdir edilmeyen, yetenekleri ve birikimleri şirket tarafından kullanılmayan kişiler için krizler önemli iş değişikliği fırsatlarını da doğurabiliyor.

Aynı durum şirketler için de geçerli. Refah döneminde güçlerini bulundukları konumu korumak için kullanan lider şirketler, kriz sırasında ellerindeki birikmiş gücü yenilikçi yatırımlara yönelterek krizden çok daha güçlü çıkabiliyorlar.

Geçen gün Microsoft Türkiye’nin Girne’de düzenlediği basın toplantısında, şirketin Genel Müdürü Çağlayan Arkan’ın olağanüstü başarılı ciro ve kár rakamlarını verdiği konuşmasını dinlerken, dünyayı esir alan ekonomik krizin Microsoft için ne kadar büyük bir fırsat yarattığını düşündüm.

Microsoft’un mobil İnternet’e yıllardır yaptığı araştırma, geliştirme yatırımlarının sonuçları hızla gelmeye başladı. Kıbrıs’taki toplantıda açıkladıkları "mesh" teknolojisi Microsoft’a hem cep telefonu hem İnternet sektörlerinde büyük avantaj sağlayacak bir silah.

Mesh.com’a üye olduğunuzda İnternet üzerinde, dünyanın her yerinden ulaşabileceğiniz bir ev sahibi olmuş gibi oluyorsunuz. Sisteme işinizdeki masaüstü bilgisayarı, dizüstü bilgisayarınızı, akıllı telefonunuzu, kısacası İnternet bağlantısı olan her türlü elektronik aletinizi dahil edebiliyorsunuz. Ve artık bilgisayar ortamında kullandığınız tüm bilgileriniz İnternet’teki evinizde duruyor. Dünyanın herhangi bir yerinden, herhangi birinin bilgisayarını kullanarak ofisinizdeki bilgisayarı, sanki iş yerinizdeki masanın başında oturuyormuş gibi kullanabiliyorsunuz.

Öte yandan krize astronomik kár rakamlarıyla giren Microsoft, nakit gücünü krizde zor duruma düşen başarılı ama başarısını henüz nakite yeterince çevirememiş bir çok şirketi satın almak için de kullanacak. Bu satın almalardan birinin daha bir süre önce alamayı başaramadığı Yahoo olması da ihtimal dahilinde.

Kısacası her krizde olduğu gibi bu krizden de, kriz döneminde yatırım ve atılım yapabilecek güce sahip olanlar çok daha güçlenmiş olarak çıkacaklar.

Özgürlük için kapanır sansür için soyunurum

İnternet’i Türk sansüründen Orhan Pamuk’un Frankfurt Kitap Fuarı’nın açılışında yaptığı konuşma da koruyamadı.

Orhan Pamuk, fuarın açılış konuşmasıyla aydın duruşunun, Türkiye’de sansür karşısında sus pus duranlardan ne kadar önde olduğunu da kanıtladı.

Ancak Pamuk’un "Youtube ile birlikte yüzlerce yerli ve uluslararası web sitesine girmek siyasi nedenlerle yasaklı" serzenişi de ne yazık ki yetmedi kendimize gelmemize.

Pamuk’un konuşmasının üzerinden henüz birkaç gün geçmedi ki, özgür düşüncenin ve Bilgi Çağı’nın simgesi olan dünyanın en büyük blog siteleri de yasaklandı Türkiye’de mahkeme kararıyla.

Artık aydınlarımız, aydın geçinenlerimiz de bir an önce uyanmalı ve İnternet sansürü karşısına dikilip, AKP’nin çıkartığı 5651 sayılı sansürcü yasanın değiştirilmesi için avazı çıktığı kadar bağırmalı. Söz siz İnternet sansürüne karşı çıkmaya soyunun ben de üniversitede başını kapatma (türban değil) özgürlüğü için kapanacağım günlerce.

Ya gerçekten hastaysa

Geçen gün Cengiz Semercioğlu, oğlunun hastalığından yakınan şoförlerin çokluğunu yazıyor ve "Aman dikkat aldatılmayın" diyordu.

Çocuğunu sırtına alıp ölümcül bir hastalık raporu eşliğinde dilenenlere, çocuğunun acıklı sağlık durumundan yakınan taksi şoförlerine dayanamam. Elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım. Acaba kazıklanıyor muyum, çocuğunun gerçekten hasta olduğu ne malum diye aklıma düşen düşüncelere de aldırmam.

Şöyle derim kendi kendime. Ben bu yardımı çocuğun iyi olması için yapmıyor muyum? Eh çocuk zaten hasta değilse, o parayı verirken Allah’tan dilediğim şey de gerçek olmayacak mı? Çocuk hasta olmasın, Allah onu sevenlerine bağışlasın da benim gönlümden kopan para varsın hastalığın tedavisine değil yoksulun başka bir ihtiyacına gitsin. Hatta keşke öyle olsun da çocuğun hastalığı hiç olmamış olsun.

Sizce de öyle değil mi? Sizi dara sokmayacak bir yardımı o para için sahtekarlığa başvurabilecek kadar düşmüş birine vermekten mi, yoksa gerçekten hasta olan bir çocuğa edebileceğiniz bir yardımı sahtekarlıkların yol açtığı bir kuşkuyla yapamamış olmaktan mı daha fazla sızlar vicdanınız?

Ben olsam öyle de çizmezdim

Emre Aköz, Salih Memecan’ın naz yapan demokrasi kızının peşinden koşan cumhuriyet delikanlısı karikatürünü beğenmemiş.

O olsa daha gerçekçi olması için ’Cumhuriyet’ adlı adam, kafasını gözünü patlattığı ’Demokrasi’ adlı kıza, "Israr etme, seninle evlenmeyeceğim", derken çizermiş.

Oysa katıksız bir gerçekçilik için ben o karikatürü şöyle çizerdim:

’Cumhuriyet’ isimli adam kafası, gözü yarılmış ve elleri bağlanmış bir şekilde yerde çaresizce oturuyor. ’Demokrasi’ isimli kız üstü başı yırtık masada yatıyor. Emre Aköz, arkasında AKP’li bir takım bürokratlar ve yandaş medya yöneticileri onları seyrederken ’Demokrasi’nin içine ediyor ve kıza "Ne yapalım arkamda yüzde 47 var, onlar öyle istiyor, demokrasi adına katlanacaksın", diyor.
Yazarın Tüm Yazıları