Ala-Çiller

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Tansu Çiller'in başbakanlık koltuğuna oturduğu ilk günler... Hepimiz Türkiye'de modern ve güzel bir kadının başbakan olmasının dünyada yarattığı olumlu havadan mutluyuz.

Ancak çok üzücü bir olay hepimizin bu mutluluğunu gölgeliyor.

Sıvas'ta dinci fanatiklerin bir oteli ateşe verip insanları diri diri yakması bütün Türkiye'yi şoka sokuyor.

Aynı gün kişisel düşmanlıklardan kaynaklanan bir otel yakma olayı da Van'da meydana geliyor.

Ancak o olayın faili kısa zamanda yakalanıyor ve konu aydınlanıyor.

Sıvas'ta ise olayın ayrıntıları öğrenildikçe ülkedeki dehşet daha da ürkütücü boyutlara ulaşıyor.

Kamuoyunu bu kadar üzen olay Meclis gündemine de geliyor ve sert tartışmalara neden oluyor.

Başbakan Çiller olay hakkında Meclis'e bilgi vermek ve eleştirileri yanıtlamak için kürsüye geliyor.

Daha ilk cümlesinde herkes şok oluyor.

Çünkü Başbakan, Sıvas'taki facia ile Van'daki olayı birbirine karıştırıyor ve olayın failinin yakalandığını söylüyor.

Uyanıp yanlışını düzeltmiyor ve konuşması tam bir komediye dönüyor. Muhalefet milletvekilleri bu dramatik konuşmaya gülüyorlar.

Çiller'le ilgili ilk düş kırıklığı böyle başlıyor.

* * *

Günler ilerledikçe bu gaflar azalacağına artıyor.

Biraz gülmek, biraz da ülkenin kara talihine yanmak için bunları sıralayalım.

Çiller Refahyol hükümeti başbakan yardımcısı olarak Antalya'da hastane ve okul açıp, bazı tesislerin temellerini atarken kendisinin dışişleri bakanı olduğunu unutup şu açıklamayı yapıyor:

‘‘İçişleri ve Dışişleri bakanlarına mafyanın üzerine gidin talimatı verdim.’’

İstanbul'da Menderes, Polatkan ve Zorlu'nun mezarlarını ziyaret ederken şöyle diyor:

‘‘Buraya Türk devletlerinden toprak getirelim. Bosna'dan, Moğolistan'daki Gökberk Kitabeleri'nin (Göktürk Kitabeleri demek istiyor) olduğu yerden, Kâbe'den...’’

Bir Avrupa Birliği toplantısında İspanya Dışişleri Bakanı Javier Solana'yı AB Komisyonu Başkanı Jacques Senter'le karıştırıyor. Gazetecilere Solana yerine Senter'le görüştüğünü söylüyor.

Dışişleri yetkilileri bu yanlışı ezile büzüle düzeltiyorlar.

* * *

Gaflara devam edelim.

İnebolu'da Su Ürünleri Fakültesi'nin temelini atarken yaptığı konuşmada ‘‘Fakültenin temelini açmaktan mutluluk duyduğunu’’ söylüyor.

Konuşmasının bir yerinde de ‘‘Kurtuluş Savaşı'nda millet olarak göğsümüzü siper ettik’’ yerine ‘‘Göğsümüzü bağır yaptık’’ diye konuşuyor.

Azerbaycan'a gittiğinde ‘‘Ermenistan'la başlatılan ateşkes süreci’’ni ‘‘Barışkes süreci’’ yapıyor.

Bir parti toplantısında ‘‘Kırat’’ diyeceğine şaşırıp ‘‘Beyaz at’’, bir başka yerde Aliyev yerine ‘‘Alibey’’,‘‘Güvenoyu’’ yerine ‘‘Güvenlik oyu’’, ‘‘Ayan beyan’’ yerine ‘‘Ayan bayan’’ diyor.

Samsunlulara Malazgirtliler, Trabzonlulara Samsunlular, Karabüklülere Karagümrüklüler diye sesleniyor.

Trabzon ve Kırşehir'de iktidara çatarken ‘‘Çekin milletin elinden yakanızı’’ diyor.

Trabzon'da, Trabzon'u Akdeniz'in merkezi yapacağız diye söz veriyor.

Askeri ‘‘Merhaba polis’’, zabıtayı ‘‘Merhaba asker’’ diye selamlıyor.

Bir bombalama olayından sonra ‘‘Ölü kaybı olmadı’’ diye açıklama yapıyor.

Yılmaz'ın Almanya gezisini eleştirirken de ‘‘Kohl Yılmaz'ın sırtını sıvazladı’’ diyeceğine ‘‘Kohl Yılmaz'ın arkasını okşadı’’ diyor.

Çiller'in gafları, devirdiği çamlar saymakla bitmez. Artık alıştık.

Ama şaşılacak olan, kafası bu kadar karışık bir insanın 4.5 yıl Türkiye'nin yazgısını elinde tutmuş olması.

Yazarın Tüm Yazıları