Akdeniz ve İç Anadolu’da su baskını riski

Bugün Güney’de ve yer yer İç Anadolu’da bölgesel yağışlar var. Aşırı yağışlar pazar günü özellikle Akdeniz ve İç Anadolu’da bekleniyor, su baskınlarına yol açma ihtimali bile söz konusu.

Bahar yağışları fena gitmiyor. Ara ara sıcaklık dalgalanışı yağış oluşturuyor. Bunlardan birinin bu hafta sonunda kendini göstermesi bekleniyor. Bugün Güney’de ve yer yer İç Anadolu’da bölgesel yağışlar var. Hafta sonunda ise yağış etki alanını biraz genişletiyor ve şiddetini artırıyor. Aşırı yağışlar pazar günü özellikle Akdeniz ve İç Anadolu’da bekleniyor, su baskınlarına yol açma ihtimali bile söz konusu. Sıcaklıkların dalgalanışı yağışları oluşturuyor. Ara ara bahardan günler olacak ama sıcaklıkların arttığı zamanlarda bile Nisan’ın 8-9’una kadar öyle kuzey bölgelerde 20’li, güneyde 25 derecenin üzerindeki değerlere çıkamayacak.

*

Geçen hafta Pazar günü Dünya Meteoroloji Günü’ydü. Çok teessüf ederim, bir kişi arayıp kutlamadı. Stajyerim Müjde’yi bile aramışlar, beni arayan olmadı. Böyle hüzünlü bir Dünya Meteoroloji Günü geçirdiğimi hatırlamıyorum. Diğer meteorolog arkadaşlarımı aradım, "nedir durum, var mı arayan soran?" diye sordum. Hepsi ağlamaklı bir ses tonuyla "Hayır" dediler. İnanın çok gücüme gitti. Yok düğün yapacağız, yok beton dökeceğiz, yok pencerelerimi sileceğim, yok motora bineceğim, yok dağa çıkacağım, yok köpeği gezdireceğim, yok arabayı yıkatacağım, yok çocuğu okula götüreceğim, yok pazara çıkacağım diyerek her Allah’ın günü arayanlardan biri "bugün senin günün kardeş" demez mi? :)

Baktık arayan soran yok, meteoroloji mühendisinin dostu yine meteoroloji mühendisidir diye bu hafta tüm meteorologlar İTÜ’de bir araya geldik :)

Bu hafta İTÜ’de konusu "Küresel İklim Değişimi ve Etkileri" olan 4. Atmosfer Bilimleri Sempozyumu yapıldı. Bugün de sempozyumun son günü. Hafta içi iki gün katılabildim ve bugün sempozyumdan aklımda en fazla yer eden konudan bahsetmek istiyorum; Karbondioksit Vergisi.

AB’nin verdiği bu teklif her zamanki gibi ekonomik gerekçelerle pek kabul görmemiş. Ama yine de gördüğümü-dinlediğimi sizinle paylaşmak istedim.

AB’nin bu karbondioksit vergisi genel vergiler içerisinde yer alması öngörülen bir vergi değil. Örneğin KDV içerisinde yer alması istenen bir vergi değil. Tüm vergilerin üzerine, atmosfere yaydığınız karbondioksit oranına göre belirlenen bir vergi olacaktı. Tahmin edersiniz ki AB’ye yeni katılmış ve ekonomisi iyi olmayan birçok AB ülkesi (başta Yunanistan ve Portekiz) tarafından bu teklif yoğun baskılarla reddedilmiş. İngiltere ise yine AB ağabeyliğini yaparak "Her ülke kendi yasal düzenlemesini yapsın, AB’nin bu işte bir yaptırımı bulunmasın" teklifi ile atmosferi yumuşatmış. Tabii ekonomik durum bu yasanın uygulanmasında büyük etken. Çünkü vergi kanunu şunu öngörüyordu; alınan vergi ülke ekonomisinde kullanılmayacak, çevre ve küresel iklim değişimine karşı alınacak tedbirlere kaynak olacaktı. Ekonomik durumu iyi olmayan ülkeler paralarını tüm dünya insanlarının ortak kullandığı atmosfer ve çevre için harcamak istemiyordu. İsveç ve Finlandiya ise AB’ye girmeden çok önce bu yasayı uygulamaya başlamıştı. Tabii adamlar ekonomik anlamda bellerini iyice doğrultmuş durumda, diğer ülkeler ise skolyoz ağrıları içerisinde.

Bu verginin amacının caydırıcılık ve temiz enerjiye yönlendirme olduğu açık. Böylelikle temiz enerjiye yönelmenin yanında enerji tasarrufunun da sağlanacağı tahmin ediliyordu. Çünkü verginin tamamı bahsettiğim gibi çevre ve karbondioksidin verdiği zararı engellemeye yönelik çalışmalarda kullanılacak.

Ancak yazımın başında da bahsettiğim gibi pek kabul görmedi. Çünkü bu iş de HERKES, BİRİSİ, HİÇKİMSE ve HERHANGİBİRİ arasındaki hikayeye döndü. Ortada bir iş vardı. Herkes, herhangibirinin o işi yapabileceğini düşündü. Fakat hiçkimse, herkesin o işi yapması gerektiğini düşünmedi. Herkesin yapması gereken işi hiçkimse yapmayınca, herkes birisini suçladı. Biz kimi suçlayalım? Biz bu tür bir düşüncede olmadığımız için ortada ne herkes, ne herhangibiri, ne hiçkimse, ne de birisi var. Yani biz bir şey yapmadık!!!
Yazarın Tüm Yazıları