Öznur Simav
Öznur Simav
Öznur Simav

Çocuğunuza “sen yaparsın” demeyin

Yetersizlik hissi, çocuğun geleceğini bile etkiliyor.

Haberin Devamı

Yetersizlik hissi, kişinin kendisini yaşıyla, bulunduğu konumla ilgili yapabileceği şeyler konusunda eksik olarak görmesi ve bundan rahatsızlık duyması durumudur. Peki, çocuklarda yetersizlik hissi neden olur? Bu durumda ailenin payı var mıdır? Aile ve İletişim Danışmanı Pedagog Öznur Simav, çocuklarda yetersizlik hissinin nedenlerini sıraladı ve ailelere önemli uyarılarda bulundu.

Yetersizlik hissindeki hassas nokta kişinin durumunu beğenmemesi ve eksik olarak görüp üzülmesi, kendini geri çekmesi, rahatsızlık duygusu yaşaması, kendine güvenememesi hatta sosyal yaşamını olumsuz etkilemesi gibi durumlar yaşamasıdır. Bu kişiler, sürekli hata yapacaklarını düşünerek, herhangi bir girişimden uzak olarak, kendi kabuklarında yaşamayı tercih ederler.

Çocuklarda da aynı şekilde eleştirilmekten korkma ve başkaları ne der korkusu vardır. ‘Ya yapamazsam herkes bana güler, alay eder’ korkusu, ‘yanlış yapmamalıyım, her şey mükemmel olmalı’ anlayışı, iletişim içinde olunan kişileri gözünde çok büyütme, arkadaşlarının aktif, çok konuşan ve kendine güvenen, sesi çok duyulan çocuklardan oluşması, çocuğun kendisini yetersiz hissetmesine neden olabilir. Çünkü gözünde böyle çocukları öyle büyütür ki, hiçbir zaman onlar gibi olamayacağına karar verir. Bir de bu çocukla, toplum tarafından onaylanan, arkadaşları tarafından kabul gören, lider özellikleri olan çocuklar olduğu için o kadar kişiyi peşlerinden sürükleyemeyeceklerini düşünürler.

Sürekli ailesi tarafından eleştirilen çocukların öz güveni kırılıyor

Anne-babaları tarafından sürekli eleştirilen, yaptığı küçük hataları başkalarının yanında söylenen çocuklarda öz güven kırılır, kendilerinin onaylanmadığını düşünürler ve herhangi bir davranıştan kendilerini uzak tutarlar. Yalnızca yönetilecek şekilde yaşamak onları risksiz yaşamak olarak rahat ettirir. Çünkü bu şekilde ön planda kendileri değil, başkaları vardır ve sonuç olumsuzsa kendileri sorumlu olmayacaklardır.

Aileler; çocukları her zaman diğer çocuklardan daha iyi olsunlar, daha başarılı, daha mutlu, daha becerili, daha aktif, lider özellikli olmasını isterler. Ailelerin bu istekleri daha da çoğaltılabilir. Kendilerinde yaşayamadıklarını beklerler, onların daha iyi ve ileride olmasını isterler. Mümkün olduğu kadar tüm imkanlarını seferber ederler. Bu imkanlar daha çok maddi olarak gözümüze çarpar ama çocukla iletişim kurmaz ve onu anlamazlar. Böylece neler hissettiğini, nelerin onu etkilediğini çok fazla bilemezler. Günlük yaşam koşuşturmacasının yanında bunlar gözden kaçabilir.

Aileler çocuklarına ulaşılabilir hedefler koymalı

  • Aileler, çocuklarının kapasiteleri oranında beklenti içinde olmalı, hedeflerini ulaşılabilir olarak koymalı, fazla beklentilerini “sen yaparsın” diyerek zorlayıcı şekilde kurmamalıdır. Çocuk, kendini bilmektedir ve hedef kesinlikle onun ulaşamayacağı noktada olduğundan çocuk için bir stres kaynağı olmaktadır. Yetersizlik duygusu yaşaması için sebeptir.
  • Çocuklara kendilerini ifade edebilecekleri özgür alanlar sağlanmalı.
  • Fiziksel anlamda egzersizler ve oyunlar desteklenmeli, farklı özelliklerin olabileceğini söyleyerek, kendi çocuğunun pozitif özelliklerini öne çıkarma çabası içinde olunmalı.
  • Yapılan yanlışlardan öte; doğru ve güzel davranış, beceriler üzerinde durulmalı.
  • Her durumda onu çok sevdiklerini belli etmeli, yapılan yanlışların bir dahakine düzeleceği, bunu öğrenmiş olduğunu söylemeliler ve onu yüreklendirmeliler.

Yetersizlik hissi, çocuğu duygusal anlamda çok rahatsız eder ve geleceğini etkiler. Bu nedenle, uzmanlardan yardım alarak, aile bilinçlenmeli ve zamanında çocuğun duyguları anlaşılır bir cevap bulmalıdır.