Sperm hücresini tanıyor muyuz?

Çocuk olup olmadığı tartışılırken sürekli sperm hücresinden bahsediyoruz. Çünkü çocuk olması için spermin gerekli olduğu artık bilinen bir gerçek. Tahlillerde spermin hareketinden, şeklinden sayısında bahsediyoruz ama acaba normal bir sperm hücresinin neye benzediğini gözünüzde canlandırabiliyor musunuz?

Haberin Devamı

Tek bir sperm hücresinin gerçek adı spermatozoon’dur. Yaklaşık 50-70 mikron uzunluğunda, kuyruklu bir hücre olup, tırnağımızın neredeyse 200’de biri kadar diyebiliriz. En ucunda küçük bir baş kısmı bulunur, geri kalan kısmı kuyruktur. Baş ve kuyruğun birleştiği yere ise boyun diyoruz. Şimdi tüm detaylarıyla tanıdığımız spermlerimizin bu şekilde olduğu ancak 17. yüzyıl içinde, mikroskobun keşfedilmesiyle anlaşılabildi. O zamana kadar insanın kadında yumurtadan geliştiği, meni sıvısının ise onu sadece uyardığı düşünülüyordu.

Hollandalı bir kumaş ustası olan Antoni Leeuwenhoek insan menisini ilk kez mikroskop altında inceleyerek sperm hücrelerinİ gören kişi olarak tarihe geçmiştir. Aslında Leeuwenhoek önceleri kumaşların dokusunu incelemek için mikroskobu kullanırken, daha sonra şekerin neden tatlı, biberin neden acı olduğu şeklinde aklına takılan sorulara cevap ararken de bundan faydalandı. İşte bu gözlemleri sırasında onbinlerce hayvancığın bir su damlasında yüzmesi olarak tarif ettiği bakterileri de ilk o keşfetmiş oluyordu.

Haberin Devamı

Bilime olan hevesinin yönlendirmesiyle de nihayet 1677 yılında insan menisini mikroskop altına koydu ve çok sayıda canlı hayvancığın yüzdüğünü kayda geçti. Bundan böyle insanın yumurtadan ürediği görüşü yerini, erkeğin menisinden gelen hayvancıkların kadın yumurtası ile beslenerek çocuğa dönüştüğü görüşüne bırakacaktı. Zorlu bir kabul sürecinden sonra Leeuwenhoek’un menide bulduğu hayvancıkları gösteren ilk çizimleri 1678 yılında Philosophical Transactions dergisinde yayınlanmıştır. Bundan 16 yıl sonra Alman Hartsoeker ise daha ileri giderek bir sperm hücresinin kafasında tam olarak gelişmiş ve kıvrık biçimde küçük bir adamın ya da homongolos’un bulunduğunu ileri sürmüştür. Tabii ki bu çok ciddiye alınmadı ama o günlerde spermin fonksiyonlarını anlamak için ne kadar uğraşıldığını göstermesi bakımından önemlidir.

Aradan geçen 300 yılı aşkın sürede artık sperm hücresinin neye benzediği ve içinde nelerin bulunduğunu hiç şüphe götürmeyecek şekilde tüm detaylarıyla bilir duruma geldik. Spermin başında bir çekirdeği vardır. Spermin yumurtaya taşıdığı asıl kargo da işte bu çekirdekte bulunan 23 adet kromozomdur. Spermden gelen 23 kromozomun yumurtadaki 23 kromozomla birleşmesiyle de embriyo oluşarak çocuk dünyaya gelir. Spermin yumurtaya taşıdığı sadece genetik malzeme olmayıp, yumurtanın uyanması ve döllenmenin gerçekleşmesi için gerekli çok sayıda molekül paketini de içinde barındırır. Bunlar arasında en önemlisi sentriol olup, yumurtanın bölünerek çocuğun bedenini oluşturmak üzere milyonlarca hücrenin oluşmasına öncülük eder. Fötusun rahime tutunmasını sağlayan plasenta da yine spermden gelen genetik malzemelerin katkısıyla oluşur. Dolayısıyla düşükle sonlanan gebeliklerde sperm yönünde de bir aksaklık olabilir.

Haberin Devamı

Sperm başının en önünde, bir şapka gibi yerleşmiş akrozom kesesi bulunur. Yumurtaya yaklaştığında akrozom kesesi açılır ve içinden çıkan enzimlerle önündeki zarları eriterek spermin yumurtaya girmesini sağlar. Akrozom bozukluklarının kısırlık etyolojisinde önemli bir yeri vardır. Kuyruk sadece spermi yumurtaya yönlendiren bir parça olmayıp, etrafını çevreleyen zar yapısında bulunan moleküllerin, döllenmede önemli rolü olduğu da gösterilmiştir.

İşte, varlığımızın kaynağı olan sperm hücresinin hikayesi kısaca bu. Onu ne kadar iyi korur ve beslersek, o da sağlıklı yavrular dünyaya getirmemizde bize o derece yardımcı olacaktır. Bunun ilk şartı da sağlıklı ve düzenli bir yaşam tarzımızın olması. Bu konuda diğer yazılarımızda çok kez değindik. Ne var ki bazen bunlar yeterli olmuyor ve yardımcı üreme tekniklerine mecbur kalıyoruz. En son umudumuz ise kök hücreden gelecek olumlu haberler.

 

Yazarın Tüm Yazıları