Çocuğumuz olmuyor, acaba spermde mi bir sorun var?

Madem ki bir çocuğu oluşturan kalıtsal miras yarı yarıya anne ve babadan gelmekte, o halde tabii ki sorun spermden de kaynaklanabilir.

Haberin Devamı

Aslında erkekler bu konuda kadınlara göre daha şanslı, çünkü spermi laboratuvar ortamında detaylı şekilde inceleyebiliyoruz. Oysa yumurta sperm gibi dışarı atılmadığından, onu doğrudan inceleme fırsatımız yok. Ancak dolaylı yoldan, kadında yapacağımız bazı kan tahlilleri, ultrason incelemesi ve muayene bulgularına dayanarak yumurta hakkında bir çıkarımda bulunabiliyoruz. Yani; kadına normal dediğimizde bu gerçekte yumurtanın da sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor.

Spermin sağlıklı bir gebelik gelişmesi için yumurtaya taşımakla yükümlü olduğu temelde 4 önemli kargosu vardır:

- Genetik malzeme, yani DNA,

- Yumurtanın canlanması için gereken uyarıcı proteinler,

- Embriyonun gelişmesini başlatacak genleri açacak anahtar proteinler,

- Yumurtanın bölünerek çoğalmasını, böylece embriyonun vücuda gelmesini sağlayacak sentrozom.

Normalde sperm yumurtaya girdikten sonra yumurta önce ikiye, arkasından 4’e ve sonra da 8, 16, 32’ye bölünerek embriyoyu oluşturmaya başlar. Hücre sayısı arttıkça embriyo şekillenir ve fetüs oluşur. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde de artık bebek ortaya çıkar. Olayların başında, yani yumurtanın bölünmeye başlamasında spermden gelen bazı proteinler aracılık eder. Bunların içinde en önemlisi fosfolipaz-C’dir. Fosfolipaz-C sperm başında yerleşmiş akrozom kesesinin duvarında bulunur. Yumurtaya girer girmez serbestleşerek kalsiyum salınımı dediğimiz kritik bir süreci tetikler ki ancak bu gerçekleştiği takdirde yumurta uyanarak bölünmeye başlar. Fosfolipaz-C eksikliğinde döllenme olmadığı ve yumurtanın bölünmeye başlamadığı gösterilmiştir.

Yumurta bölünmeye başladıktan sonra bunun katlanarak artması gerekir. İşte, bu artışın da spermden gelen Y-kromozomu üzerindeki genler ve hsp70 gibi diğer genler tarafından tetiklendiği bilinmekte. Tüp bebekte embriyonun 8 hücreli evreye ulaşamaması ya da 3. güne gelememesi dediğimiz durum, sperme ait bu genlerin yetersiz oluşundan kaynaklanabilir. Bu aşamada spermin taşıdığı sentrozom organelinin çok önemli rolü vardır.  Çünkü sentrozom, yumurtanın ortasına yerleşerek anne ve babadan gelen genetik malzemenin eşit sayıda hücrelere dağılmasını, böylelikle de yumurtanın sağlıklı şekilde bölünerek çoğalmasını sağlar. Sperm sentrozom bozuklukları, son yıllarda üzerinde yoğun olarak çalışılan bir konu olmuştur.

Embriyonun 3. ve 5. günler arasında gelişimindeki duraklamaların ise sperm DNA hasarları ile yakın ilişkisi vardır. Embriyo kalitesinin bozulduğu ve canlı embriyo sayısının azaldığı olguların sperm incelemelerinde DNA hasar oranının anlamlı derecede yüksek olduğu ortaya konmuştur. Sperm DNA hasarlarının tekrarlayan düşük olgularında da anlamlı etkisi bulunur. 

Yukarıda saydığımız bu aşamalar spermin kontrolü altında gerçekleşir. Aşamalardan herhangi birinde aksaklık olursa, gebelik de gelişemeyecektir. Spermdeki bozukluğun nereden kaynaklandığını bulmak için, embriyo gelişiminin hangi aşamada durduğunu bilmek gerekir. Tüp bebekte bu kolaydır. Şayet daha başında döllenme olmamışsa spermdeki yumurta aktive edici faktörlerde bir eksiklik var demektir ve bunun için fosfolipaz-C araştırılabilir. Şayet döllenme olmuş ama daha 3. güne gelemeden durmuşsa, spermin yumurtaya taşıdığı genetik malzemesinde ifade edilen proteinlerde ya da sentrozomun çalışmasında bir eksiklik olduğu düşünülerek spermin boyun bölgesi anomalileri ile sentrozom ya da diğer ilgili genlerin ifadelerine bakılabilir. Oysa embriyo gelişimi 3. günü geçmiş ama 5. güne gelememişse ya da kalitesi bozuksa sperm DNA hasarından şüphelenilerek bu yönde tetkik yapılır.

Netice olarak, sağlıklı bir gebelik için sperm sağlığının da yerinde olması gerekir. Spermdeki bozukluğun nedeni bulunduktan sonra da buna yönelik tedbirler alınır. İnfertil çiftlerin çocuk sahibi olma şansı, bu şekilde detaylı bir araştırma yapılarak artırılabilir.

Yazarın Tüm Yazıları