Ruhsal portre

Hayatımızdaki var olan kişileri değerlendirelim mi? Mesela eşiniz, mesela arkadaşınız, mesela anneniz… Hepsinin bir kişiliği ve kendine has tavırları var. Peki, biz bu insanlarla yaşarken onların birer ruhsal portreleri olduğunu düşünüyor muyuz? Hayır. Biz yaşadığımız olaylara hep kendi ruhsal portremize göre bakıyoruz.

Haberin Devamı

O zaman ruhsal portre ne demek bir inceleyelim. İçinde davranışlarımız, düşüncelerimiz, sınırlarımız, tarzımız, amaçlarımız ve hayata göre duygusal tepkilerimizi barındıran yapıya ruhsal portre diyoruz. Hani halk tabiri ile “Ben kimim? ve “Sen kimsin?” sorusunun cevabını bulundurur.

Ben kimim sorusunun cevabını bulmak için genelde sen kimsin ile başlayan insanlarız. Bir örnekleme yaparsak bazen size de mutlaka denk gelmiştir. İnsanlar birbirine sorar, yaşadığın insanın 5 tane özelliğini saysana diye. Cevaplayabildiğiniz de cevaplayamadığınız da vardır.

Ruhsal portremiz en az 12 özellikten oluşur. Aynen birini tanımanın başlangıcının 12 özellik gerektirdiği gibi. Bu yüzden hayatınızda en çok sorduğumuz soruyu size yeniden hatırlatmam gerekiyor: Tanıdığımı düşündüğüm bu insan bana bunu neden yaptı? Bu sorunun cevabı portrenizin içinde. Yani yaşadığınız portrenin içindedir ve 2 taraflıdır. Ruhsal portrenizin hangi özelliği bu olaya yol açtı, karşımızdaki insanın hangi özelliği bu olayı başlattı? O zaman bir ilişkiyi inceleyeceksek 3 ayrı açıdan bakmamız gerekir. Öncelikle kendi ruhsal portremiz sonra karşımızdaki insanın ruhsal portresi ve son olarak ilişkimizin oluşturduğu ruhsal portredir. Bu üçü birleşir ilişki senaryosunu meydana getirir. Hani hep yazdığımızı düşündüğümüz, başını ve sonunu tahmin etmeye çalıştığımız hatta bunun için pek çok yerden fikir almaya çalıştığımız senaryodur. Bir filme gittiğinizde karakterler belli bir zamandan sonra ne olduğunu bize gösterir, sonra sonucu tahmin etmeye çalışan insanlara döneriz. Ve filmdeki karakterler asla değişmez. Çünkü çizilen portrelerine göre hareket ederler, fakat sona odaklandığımız için karakterleri kaçırırız. Tıpkı hayatta olduğu gibi.

Haberin Devamı

Çok bilinmeyenli bir denklem gibi duruyor dışardan bakıldığında. Fakat insanları tanımakla insanlarla yaşamak arasındaki farkı görmemiz gerekir. Çokça yaşamaya çalışan azca tanımaya çalışan karakterler olarak hayatımızda;

-Hiç tanıyamamışım

-Beni anlayamıyorsun

-Beni görmüyor

-Yaşadığım kişiyi tanıyamıyorum

Haberin Devamı

Bu gibi cümleleri kullanmak istemiyorsak portremize ve yaşadığımız portrelere yeniden bakmamız gerekir.

Kendi ruhsal portremize bakarken yapılması gerekenler şunlardır.

Öncelikle mizacımıza bakmak sonrasında da kişilik özelliklerimize bakmamız gerekir. Bunu yaparken kendimize karşı dürüst olmalıyız. Kendimize karşı dürüst olmak için yüreğimizle bakmalıyız. İnsanlar birbirini görür fakat görmek istemeyen bir tarafımız vardır. Başka bir karaktere benzetmeye çalışan bir karakterimiz olduğu gibi ya da olmayan bir karakteri varmış gibi göstermeye çalışan yanımız olduğu gibi. İnsanın aklına şöyle bir soru geliyor. Neden bunu yapıyoruz. Bununla ilgili sınırsız soru ve cevap bulabiliriz. Fakat bu tek bir gerçeği işaret eder. Kendinizle ve karşınızdaki ile yaşamaya çalışmadığımızı anlatır. Bu yüzdendir ki ruhsal portre sağlıklı ilişki kurmanın, ilişkiyi sürdürülebilir hale getirmenin ve geliştirmenin temel taşıdır. Bizde 4 adet davranış meydana getirir: Görme, Kabullanme, Bağ kurma, Süreklilik’tir.

Haberin Devamı

Ruhsal portre hayatımızda kendimizle olan, hayatla olan ve başkalarıyla olan pusulamızdır. Bize seçme, anlama ve paylaşma fırsatı sunar. Unutmayın pusulamız yüreğimizdir.

Yazarın Tüm Yazıları