Ağlayanlar çoğalacak

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

Ekonomideki soğuma belirtileri başlar başlamaz, ‘‘ağlama sesleri’’ de duyulmaya başladı.

Asıl ağlaması gereken memurların sesi fazla duyurulmuyor, buna karşılık ‘‘turizmci ağlıyor’’, ‘‘tekstilci ağlıyor’’, ‘‘ihracatçı ağlıyor’’, ‘‘esnaf ağlıyor’’ şeklinde diziler başlıyor.

İşte bu ağlama dizileri, Ankara'da ekonomi bürokratlarını fazlasıyla tedirgin etmeye başladı.

Bürokratlar, 5 Nisan kararları ardından gelen sesleri hatırlamaya başladılar. Daha işin başındayken, alınan kararların yarattığı soğuma başlar başlamaz gelen ağlama seslerini, bunun üzerine TOBB'da yapılan sektör toplantılarını, ardından Çiller'in başlattığı ‘‘ekonomiyi yeniden canlandırma’’ hareketini, bununla birlikte işlerin hemen tersine dönüp, ekonomide yeniden başlayan bozulmayı hatırlıyorlar.

O günleri biz de çok iyi hatırlıyoruz. Göz göre göre ekonomi krize sokulup, tarihin en yüksek enflasyonu ile tarihin en büyük ekonomik gerilemesinin birlikte yaşandığını, sonuçta alınan kararlardan da geri dönülüp, yapılan bütün fedakarlıkların boşa gittiğini hatırlıyoruz.

Bu fedakarlıkların boşa gitmesi, faturanın yine ücretliye, dar gelirliye çıkması, gelir dağılımındaki bozulmanın korkunç boyutlara ulaşması demekti. O günleri hatırlatıyoruz, çünkü aynı oyun oynanmaya başladı. Ekonomide, abartıldığı kadar pembe tablo oluşmasa da, belirli bir denge kurulmaya başladı. Enflasyonun düşürülmesi için kaçınılmaz olan, ‘‘talebin daraltılması’’ işlemi, nihayet başladı ve...

Bir süredir ‘‘asıl iş şimdi başlıyor’’ diyorduk ya, işte o noktadayız. Bürokratlar, bakanlarla kavga pahasına, ekonomiyi getirdikleri bu noktadan, 1994'deki gibi bir geri dönüş olmasından korkuyorlar.

YILMAZ KARARLI OLMALI

Bütün çabalarının boşa çıkmasından, bu takdirde de ‘‘enflasyonun kader haline gelip, işin sistem değişikliğine kadar gitmesinden’’ korkuyorlar.

Burada iş Başbakan Mesut Yılmaz'a düşüyor.

Yılmaz'ın şimdiye kadar enflasyonla mücadele konusunda ‘‘dik durduğu’’nu kaydeden bürokratlar, bundan sonra da aynı tavrı bekliyorlar.

Bu ağlama seslerinin giderek daha da çeşitlenerek yükselmesini bekleyen bürokratlar, ‘‘Geçen yılki yüksek büyümenin ardından bu yılki büyümenin de yüzde 4,5 gibi, hiç de azımsanmayacak bir orana ulaşacağını’’ söylüyorlar. Bu nedenle ağlama seslerinin çoğunun abartılı olduğunu belirtip, ‘‘Kaldı ki daha işin başındayız, gelecek yıl ne olacak?’’ diye soruyorlar.

Geçen gün ihracatçıların durumu ele alınırken, TL'nin değerlenmesinin söylendiği kadar olmadığının ortaya çıktığını kaydeden bürokratlar, aynı şekilde, örneğin turizmin sorunlarının da çok abartıldığı görüşündeler.

Bizce artık bu işin geri dönüşü olmamalı...

‘‘Enflasyon düşüyor’’ diyerek memurlara düşük zam verilip de, ekonomi yeniden canlandırılırsa, olan yine dar ve sabit gelirliye olur. Enflasyon düşüşünün en fazla dar ve sabit gelirliye yarayacağı unutulmamalı.

Unutulmaması gereken başka bir şey daha var: 1994'de aynı şey olmuştu; beklentileri olumluya çevirmek adına pembe havayı fazla pompalarsanız, birileri de çıkar ‘‘Madem işler iyi, o zaman bizi rahatlatın’’ deyiverir. ‘‘Balonu fazla şişirdiniz, biraz temkinli olun’’ dediğimizde, bazıları kızıyor, ama sonuç ortada. Kararlı ve temkinli olmak gerekiyor...

Ali Rıza Kardüz'ün dünkü yazısından bir alıntı:

- Ağrısız doğum olmaz. Acıtmadan enflasyon durmaz. Enflasyonun yavaşlatılması demek frene basmak demektir. Talebi kısmak demektir. Enflasyonu aşağı çekmeye dönük tedbirlerin piyasayı daraltması doğaldır.

Ama enflasyon bir düşerse, bir çok sorun da ortadan kalkacak...

Yeter ki; Yılmaz, Çiller'in basiretsizliğine düşmesin, dik dursun...













Yazarın Tüm Yazıları