Ağanın şeyi üstüne...

BİLİYORUM, bugün lafa nereden girsem keçiden çıkacağım. Hani kesilmekten kaçarken denize düşüp boğulan keçiden... Ya da kaçmasın diye önceden arka bacakları kesilen boğadan...

Koydu bana doğrusu. Şimdi yine ‘İnsanlara üzülmek dururken’ diyenler olacaktır. Arkasından bıçakla kovalanırken denize düşüp boğulan biri olursa ona da üzüleceğim, söz!

Ama mesela kurban keserken kendini kesip öldürenlere ağlayamadım, ne yalan söyleyeyim. Trajikomik bir hadise. Fakat ben böyle durumlarda hadisenin komik kısmını benimsiyorum daha ziyade. Zaten ‘memleketimden insan manzaraları’nın neredeyse tamamında başka türlüsü mümkün değil.

* *Ê *

Bu manzaralar benim tarzımda yazı yazanların elini kolunu da bağlıyor bir yandan. Şener Şen ile Kemal Sunal’ın şimdi ismini hatırlayamadığım bir filminde geçiyordu... ‘Ağanın b.kunun üstüne b.k yapılmaz!’ Bu da o hesap işte.

Bugünlerde ortalık bu hususta çok bereketli. Haliyle bizim işler kesat.

Mesela, biraz önce şunu okudum: Kadının biri ‘Buzdolabım arıza yaptı’ diye habire servisi çağırıyormuş.

Bir gün servis müdürü bir bakmış ki kadın avluda, buzdolabının kapağını açmış, önüne oturmuş, serinliyor...

Şimdi ben ne anlatırsam anlatayım sizi bu kadın kadar gülümsetmeye muvaffak olabilir miyim?

Ya da şaşırtmaya?

2340 kişi kurban keserken kendini yaraladıysa, artık ben ağzımla kuş tutsam bu hadisenin önüne geçemem.

21 Ocak 2005 Cuma günü güneş gözümüze gözümüze girerken gazete ‘Güneşe hasret bir bayram’ diyorsa, müsaadenizle ben başka bir şey demeyeyim.

Fakat yine de bir şeyler yazmayı düşünüyorum tabii. Ama hangi ince espriyi yapayım ki zeká pırıltım Almanya’daki bazı Türklerin zeká pırıltısından daha pırıltılı olsun? Onlar 2 Euro yerine aynı büyüklükteki 1 YTL’yi kullanarak sigara, kahve ve çikolata otomatlarını boşaltmayı akıl ettiler biliyorsunuz.

Ne dersiniz, haksız mıyım? Her türlü girişimim hakikaten ağanın şeyi üstüne şey yapmak olmayacak mıdır?

* *Ê *

İşin fenası, sırf yurdum insanının değil, dünyanın neredeyse tamamının güçbirliği yapmış olması. Yani beni ve benim gibileri pasifize etme açısından.

Mesela dünyanın dört bir yanında, siyaset uzmanları ve analistler, Bush’un yemin töreninde yaptığı konuşmadaki gizli anlamları çözmeye çalışıyorlarmış. Efendim, Başkan niye 27 kez ‘özgürlük’, 15 kez ‘hürriyet’, 5 kez ‘tiran’, 3 kez ‘Tanrı’ demişmiş... Varmış bunda bir iş...

‘Tsunami dalgaları ‘Allah’ diyordu’ iddiasının bunun yanında elle tutulur bir yanı vardı hiç olmazsa. Her yeni saçmalama bir öncekini aratıyor demek. Ne diyeyim...

MIŞ-MUŞ

Mustafa Topaloğlu, ‘Topraktan çıkan insan görmedim’ demiş.

Şükretsin ki biz de uzaydan gelen adam görmedik de kendisini yutuyoruz.

Bush yemin töreninde ‘Dünyadaki zulmü bitireceğiz’ demiş.

‘Bizim zulmümüz herkese yeter’ diye düşünmüştür.

Demirel, ‘Eskiden yüzlerce dolarlık hediye olmazdı’ demiş.

Onlar bunu ‘Siyasilerin değeri arttı’ şeklinde anlayabilirler.
Yazarın Tüm Yazıları