Adil seçimin anahtarı Havelsan’da

Sıra her sandıktan çıkan sonucun bölge bölge, kent kent toplanarak genel sonucun elde edilmesine geldi.

Bu aşamada Havelsan tarafından yapılan bir yazılım devreye giriyor. Batı ülkelerinde olduğu gibi, bu yazılım sayesinde, sandıklar kapandıktan kısa süre sonra, seçim sonuçları belli oluyor.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bundan sonraki seçimlerde sonuçların kısa sürede elde edilmesine yönelik teknik bir sistem, bir bilgisayar yazılımı arıyor. Sistemi kim ve nasıl kuracak, bunun için ihaleye�çıkıyor.

İhaleyi Havelsan kazanıyor.

DENEYİMİ VAR

Hava Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş., kısaca Havelsan. 1982’de Türk-ABD şirketi olarak kuruluyor. 1985’de sermayesinin yüzde 98’i Türk Silahlı
Kuvvetlerine geçiyor. Genel olarak hava savunma sistemleri ve buna bağlı araç, gereç üretiyor. Keşif gözetleme ve istihbarat sistemleri geliştiriyor.

Zamanla savunma ve bilişim sektörlerinde global çözümler sunan bilişim ve sistem şirketi kimliği ağır basıyor.

Bu alanda bilgi birikimi o kadar artıyor ki, örneğin 2001’de Ulusal Yargı Ağı projesini kuruyor.

Benzer biçimde Tapu Kadastro Bilgi Sistemi yine Havelsan imzasını taşıyor.

Nihayet e-devlet programını, yazılımını Havelsan�gerçekleştiriyor. Kısaca, bilgisayar programında Havelsan çok deneyimli.

YSK, seçimlerin hızlı, tarafsız ve adil değerlendirilmesine yönelik SEÇSİS (Seçim Sistemleri) projesi hazırlıyor. Bunun programını ihaleyi kazanan Havelsan’a yazdırıyor.

Burada önemli nokta şu: Partiler sandık başlarını çok iyi denetlemeli.

TANLA’NIN GÖRÜŞÜ

Araştırmacı ve eski milletvekili Bülent Tanla, YSK’nın bu girişimini öğreniyor. Bu girişimin, en azından TBMM’deki partiler tarafından bilinmesi gerek.

Oysa, Tanla’nın edindiği bilgiye göre, böyle bir yazılım programından partilerin haberi yok.

YSK aslında iyi bir teknik alt yapı hazırlıyor, ama bunu partilere bildirmesi gerek. Bülent Tanla:

“Şeffaflık gereği, YSK’nın siyasi partilerle görüş birliğine vararak, kamu oyu vicdanını tatmin edici işbirliği sağlaması şart.”

2007 VE 2009 SEÇİMLERİ

Sistem seçimde teknik olarak nasıl işleyecek, partiler ve halk bunu nasıl izleyecek, belki daha erken ama, bu konuda partilerle birlikte, kamu oyunun da bilgi sahibi kılınması gerek.

Ne de olsa, seçim. Hepimizin kaderini o seçim belirliyor.

Kaderimiz belirlenirken, bunun dürüst, adil, hile hurdadan uzak olması gerek.

Tanla bu noktada bir tezi ısrarla vurguluyor:

“İddia ediyorum, 2007 genel seçimleri doğru yapılmadı. Bunu 2007 ve 2009 seçmen sayılarına bakarak söylüyorum.

2007 genel seçimlerinde 42 milyon 709 bin seçmen var. 2009 belediye seçimlerinde seçmen sayısı 48 milyon 33 bin. İki yıl içinde seçmen sayısının altı milyon artması nüfus artış hızıyla açıklanamaz. Bu artış normal değil.

2007 seçimlerinde dört-beş milyon seçmen kütüklere yazılmadı. Onlar oy kullanmadı. Bugün Mecliste iktidar ve muhalefetin oluşumu eksik seçmen sayısı ile belirlendi, bu adil değil. O dört-beş milyon seçmen oy kullansaydı, Meclisteki siyasi tablo bugün daha değişik olurdu.”

Bu tespit daha önce dile getiriliyor. Uzmanları, arasında iki yıl bile olmayan iki seçimde, seçmen sayısındaki garip artışa işaret ediyor. Ama, Meclis oluşmuş, iktidar belli olmuş, kimse uğraşmak istemiyor.

Yeni bir oldu-bitti ile karşılaşmamak için, siyasal partiler hiç olmazsa şimdi, şu SEÇSİS yazılım programı konusunda bilgi sahibi olmaya çalışmalı.

Seçim kaderimizi belirliyor ve biz 2002’den bu yana paylaştığımız�kaderi bir daha yaşamak istemiyoruz. Tek parti diktasına gidiş istemiyoruz.

Düzgün seçmen sayısı ile adil bir seçim istiyoruz. Tanla haklı.