Adamı ekonomik danışman yaptık, tuttu tepemize çıktı.

13 Mart 2015

Haberin Devamı

Büyük Usta’yı hiç rahat bırakmadılar ki sarayında şöyle yayılarak otursun, makamının tadını çıkarsın.

Yok, tanesi bin liradan bardak alınır mıymış? Yok, teee İsrail’den lale ithal edilir miymiş? Yok, o avizelere kaç para verilmiş?

Hele “Üç yüz bin metrekarelik saray mı olurmuş?” diye bilip bilmeden laf sokanlar var ki boğazlarına sarılasım geliyor.

Niye mi bu kadar hassasım? Çünkü o sarayın her metrekaresinde benim fikri emeğim var. Mimar değilim ama mimarlardan çok emeğim geçmiştir.

Daha iş proje aşamasındaydı. Büyük Usta, Yiğit, bir de Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde oturuyorduk. Bilal oğlan da gelip geçen gemilerin fotoğrafını çekiyordu. Demek ki armatörlük çocuğun genlerinde varmış.

Büyük Usta gitti dolaptan bir rulo kâğıt çıkardı. Masaya yayıp bize gösterdi. Yiğit bir şeyden anlamadığı için öyle bakıyor. Benim çok mimar arkadaşım olmuştur. Proje çizgisine aşinayım.

Haberin Devamı

“Bu görkemli bina nerede yapılacak?” diye sormamla Büyük Usta’nın yüzündeki gülümsemenin genişlemesi bir oldu.

“Sen mimarlık işlerine uyanıyorsun anlaşılan” dedi. Ardından da “Nasıl buldun?” diye sordu.

Üçümüz birden plânın üzerine abandık. Sanki Akşehir’de karargâh toplamışız, harita üzerinden büyük taarruz için çalışıyoruz. Aslında Büyük Usta ile ben planı inceliyoruz. Yiğit de arkamızdan abanmış, inceler gibi yapıyor.

Ben parmağımı nereye koyarsam biraz sonra o da oraya koyuyor.

***

Bu Yiğit’i huzura getiren, el öptürüp Büyük Usta’ya affettiren benim. Uyduruk kaydırık bir muhasebeci eğitimi var, kendini ekonominin Adam Smith’i zannediyor.

Affedersiniz, övünmüş gibi olmayayım ama ben ekonominin akademik ortamında Karl Marks’ı fikirlerimle yerin dibine sokarken, bu çocuk çarpım cetvelini ezberlemeye çalışıyordu.

Sonra bir gazetede çalışmaya başladı. Adettir ya! Köşesi olan illa ki birilerine saldıracak. Bu şuursuz da Büyük Usta’ya saydırmaya girişti. Ama ne saydırıyor. Yazılarında bir “sinkaf filini” kullanmadığı kaldı.

Haberin Devamı

Bir de kulaktan dolma birkaç ekonomik deyim belleyip, defterine not etmiş. Yazılarına o deyimleri sokuşturup, kendisine “iktisat uzmanı” süsü veriyor.

AZ DAHA ELİMDE KALIYORDU

Bir gün Yiğit’in eniştesi bana geldi, bunun durumundan yakındı. Enişte Bey iyi bir adamdır. Takkesiz gezmez. Beş vakit namazındadır. Beş vakit tarifi de yetmez on beş vakit namaz kılar.

Lakin kendini ahiret işlerine çok verdiğinden dünya işleri kötü gitti, şirketi zarar etti, kendi de piyasaya çok borçlandı.

Alacaklıları ne zaman kapıya gelse Yiğit’in eniştesini namazda buluyorlardı. Namazını bir türlü bölemediklerinden alacaklarını tahsil edemediler, hepsinin üzerine yattı.

Haberin Devamı

İşte o enişte bana geldi ve “Bu Yiğit’in aykırı yazıları yüzünden ailemizi laik bellediler, iş yapamıyorum, aman suna bir el at” dedi.

Bilirsiniz, insanları topluma kazandırma en sevdiğim iştir. Ben de bunu telefonla arayıp iş teklif eder gibi yaptım, gazeteye çağırdım. Bu zıplayıp geldi. Odaya kapattım bunu. Ondan sonra yer misin yemez misin?

Odaya girerken kronometreye basmıştım. Bunu imana getirdiğimde yine bastım. Baktım ki Yiğit’i tam beş saat, yirmi sekiz dakika 23 saniye dövmüşüm.

Sonra “Düş önüme” deyip doğruca Dolmabahçe’ye götürdüm. Büyük Usta’ya tanıştırdım.

“Laiklerin etkisinde kalmış, paraleller çorbasına ilaç atmış, şuursuzluğu ondan. Bundan böyle kapınızda kul olacak” deyip Büyük Usta’ya teslim ettim. Saray’dan çıkarken de “Ekonomistliğe çok hevesi var, idare et işte” dedim.

Haberin Devamı

Ekonomik danışmanlığı o gün, bu laflarımdan sonra başladı.

***

Ama danışman kısmı makamda durduğu gibi durmuyor. İlla ki bir yerleri kalkıyor. Bu da öyle yaptı. Vara yoğa karışmaya başladı.

Kurnaz da! Büyük Usta’nın şekeri var. Şekeri yükseldi mi önüne kim gelirse ona saldırır. Bu da cebinde sürekli nane şekeri taşıyor. Büyük Usta gazaba geldi mi hemen ağzına bir tane tıkıyor.

Büyük Usta bunu o sebepten yanından ayırmaz oldu. Yiğit’in kıymete binmesinin aslı budur. Yarım yamalak bilgisiyle Büyük Usta’nın aklını bakkal defterine çevirip, doları azdırması başka iş.

Benim bunu fabrika ayarlarına döndürmek için bir daha dövmem lazım ama Saray’dan çıkmıyor ki kerata? Bak yerimiz de bitti. Ak Saray olayının gerisini bir sonraki yazıda anlatırım.

Haberin Devamı

GELECEK YAZI: AK SARAY’A RUHUNU VEREN AMATÖR DEHA KİMDİ?

Yazarın Tüm Yazıları