90 artı 2’de IMF golü

SON gün. Bütçenin kabulüne saatler var. Birkaç hafta süren bütçe görüşmeleri tamamlanıyor, artık bütçe oylamasına geçilmek üzere.

Parti grup sözcüleri son sözler için kürsüye çıkarken, aniden bir önerge peydah oluyor. Çoktan bağlanmış bütçeyi çözen bir önerge.

2009 bütçesinde 3.6 milyar TL tutarında yatırımı kısan bir önerge.

ACISI MARTTAN SONRA


Meclis’te herkes şaşkın, bu da nereden çıktı, merakında.

AKP’liler bozuk, günlerdir şurada konuşuyoruz, yatırımlar şöyle, yatırımlar böyle diye, bu kesinti şimdi ne alaka, diyerek.

Muhalefet, size bin defa söyledik, bunlar olmaz, diye, dediğimize geldiniz, diyerek caka satma havasında.

3.6 milyar TL’lik kesinti en çok Adalet Bakanlığı, Karayolları ve DSİ yatırımlarından.

Bir de, 550 milyon TL’lik çiftçiyi destekleme parasından. Yerel seçimler mart sonunda. Mart sonuna kadar, nasıl olsa, çiftçiyi destekleme, diye bir olay yok. Onun için, ne kesersen kes, acısı marttan sonra çıkacak.

GELİR VE HARCAMA

IMF’nin üç temel itirazı var.

1- "Geliriniz az, arttırın" diyor. Yeni vergi istiyor. Burası dramatik. Zamanında AKP vergi indirimine gidiyor, IMF bunu onaylıyor. Şimdi delik büyük, yama küçük, aynı IMF yeni vergi diye tutturuyor.

2- "Gelir tahmininiz yüksek" diyor. Milli gelir yüzde 11.8 artacak, ama gelirler yüzde 15.5 artacak. Bu tahmin mantıksız.

3- "Harcamaları kes" diyor. Dağıtılan bulgular, kömürler, vs. ve diğer kamu harcamaları.

Tam seçime giderken mümkün değil. Tayyip Erdoğan IMF’ye onun için esip savuruyor. Mart sonuna kadar da, evvel Allah, esme ve savurmaya devam. "IMF ile ne zaman anlaşırsak, o zaman bitireceğiz" laflarıyla karışık, popülist söylem eşliğinde.

Oysa, bütçenin son günü, IMF ile çaktırmadan anlaşıyor.

IMF bastırıyor, AKP 3.6 milyar TL’lik yatırımdan vazgeçiyor.

CHP Trabzon milletvekili Akif Hamzaçebi haklı olarak, "Bütçenin son günü kesinti IMF önergeleriyle yapıldı" diyor.

Futbol maçlarında uzatmalar oynanıyor ya, 90 artı 2, 90 artı 3, IMF’nin gölü de, benzer bir uzatmada.

Şimdi IMF’ye efelenmenin tam zamanı. Seçime kadar bol bol efelenme var.

TV’ler anında yattı

EKRANLAR geçen hafta sonu, Davos Fatihi’ne alkış düzmekle meşgul.

TRT’yi geçiyorum. Daha soru sorma biçimi, TRT’yi ele veriyor. Arkadaşlar duymak istedikleri olumlu yanıtı alacak türde soru yöneltiyor. Herkesten olmasa bile, bazı muhataplarından zılgıtı yiyip, yerlerine oturuyor.

Diğer haber kanallarının da tamamı, Davos Fatihi’ne yatıyor. Erdoğan’a alkış tutacağı kabak gibi bilinenler ekranda. Alkış takımı arasında adı, sanı bilinmeyen gazeteciler, varlığından ilk kez haberdar olduğumuz bilim adamları da var.

Buna karşılık, eleştiri yapabilecek kişilerin en çok biri, ikisi ekranda. Tek tük. Gerisi bildiğiniz gibi.

Bravo TV’lere. Tarafsızlık ve habercilik dediğin böyle olur.

One minute mon cher

DIŞİŞLERİ eski Bakanı ve emekli büyükelçi İlter Türkmen ekranda. Tayyip Erdoğan’ın kendisine yöneltilen eleştirileri içine sindiremeyip, "mon cher" diye sinirlendiği büyükelçilerden.

Herkes biliyor ki, Tayyip Erdoğan’da yabancı dil nanay. Davos’ta oturumu yöneten moderatöre dönerek, one minute, diyor. İlter Türkmen devam ediyor:

"One minute, diyerek belli ki, İngilizceyi kıvırmış, mon cher diyerek de Fransızcayı tamamlamış".

Erdoğan’a, yabancı dil bilmiyor, diyenin alnını karışlarım.
Yazarın Tüm Yazıları