4+4+4 ve anadilde eğitim

Bana göre 4+4+4 kesintili eğitim formülündeki en büyük sorun teklifin pedagojik değil, politik açıdan değerlendirilmesi.

Haberin Devamı

Türkiye’de yaşamın dokularına işlemiş olan bu politik yapı, her yerde olduğu gibi burada da Türkiye’ye zarar vermektedir.

Tasarıyı pedagojik açıdan ve objektif olarak değerlendirirsek, benim görüşlerim kısaca şu şekilde.  İlk önce artılardan başlayalım.

TEKLİFİN ARTILARI

Okul kalitesine alternatif

Halihazırda okullarda eğitimin kalitesi oldukça düşük. Bana kalsa bu ortamda çocukları sadece 4 yıl okula gönderirim. Çocukları yıllarca kalitesi düşük okullarda tutmak ve onlara gerekli becerileri kazandırmadan mezun etmek,  büyük bir sorun. Bu tasarı çocukların okullardan özgürleşme sürecini başlatabilir. Bu bağlamda ya okulların kalitesi artırılmalı ya da ailelere kendi çocuklarını eğitme hakkı verilmelidir. (Tabii ki her aile okuldan daha kaliteli bir alternatif sunamayabilir. Bunu aşağıda açacağım.)

Haberin Devamı

Demokratikleşme

4+4+4 tasarısı Türkiye’nin alışık olduğu kontrol ağırlıklı yönetim yapısına zıt görünmektedir. Devlet bir nevi kontrolü aileye bırakmakta ve aileye çocuğunu arzu ettiği şekilde eğitim verme hakkı sunmaktadır. Bu da demokratikleşme ve aktif vatandaş yetiştirme açısından önemlidir.

Branşlaşma

Mevcut durumda 5.sınıfta bazı dersler branş öğretmenleri tarafından verilse de ağırlık sınıf öğretmenlerindedir. 5. sınıf müfredatının tamamının branş öğretmenleri tarafından verilmesi akademik açıdan önemlidir. (Tabii bu uygulama öğretmen sorunu doğuracaktır. Bu da iyi bir planlama ile aşılabilir. )

TEKLİFİN EKSİK YANLARI

Şimdiye kadar tartışılan mesleki yönlendirme, çocuk işçiliği, kız çocukların erken evlendirilmesi, engelli öğrenciler sorununu tekrar etmeye gerek yok. Ben birkaç konuya dikkat çekmek istiyorum. En önemlisi de eğitim dili sorunu.

Kürtçe müfredat hazırlanacak mı?

Şimdiye kadar hiç üzerinde durulmayan bir sorun eğitim dili sorunu. Evde eğitim opsiyonu sunulursa bu da bir dil sorunu yaratacaktır. Eğitim dili Türkçe’dir ama Doğu Anadolu’da birçok evde Türkçe konuşulmamaktadır. Örneğin, ERG raporlarına göre Diyarbakır’da çocukların sadece %15’i evde Türkçe konuşmaktadır. Okulu terk eden çocukların sadece %48,1’i evde Türkçe konuşmaktadır. Bu durumda çocuklar evde Türkçe müfredatı takip edemeyecektir. Evde eğitim verildiği takdirde diğer dillerde, özellikle Kürtçe’de, müfredat hazırlama gereği ortaya çıkabilir. Bu konuda izlenecek politika çok açık değil.

Haberin Devamı

Evde eğitim Türkiye’de neden işlemez?

Evde eğitim Amerika ve İngiltere’de uygulanmaktır. Ama Türkiye’de uygulanması zordur. Çünkü okulu terk verileri incelendiğinde okulu terk eden çocukların % 83,5’inin annesi egˆitimsizdir. TUİK’ in ‘bitirilen son eğitim kurumu’ istatistiklerine göre kadınların %7,1 diplomasız, % 40,1’i ilkokul, % 6,1’i de ilköğretim,  %5,5 dengi ortaokul mezunudur.  Lise mezunu sadece %13,8, üniversite mezunu sadece %7,7’dir. Bu da gösteriyor ki bu anneler çocuklarına evde eğitim verecek seviyede değiller ve kendilerine seçenek verildiği zaman eskiden olduğu gibi çocuklarını okulla göndermemeyi seçecekler ve alternatif olarak da bir eğitim sunamayacaklardır.

Haberin Devamı

İmam hatip başarı oranı neden düşük?

4 yıldan sonra diğer okullara geçiş olabilir. Örneğin, imam hatiplere geçiş sağlanabilir. Bunda sakınca görmüyorum ama bu geçişler ülkenin imam ihtiyacına göre şekillendirilmelidir. Verileri incelediğimizde imam hatip okulları öğrencilerin sadece %17. 63’ü (bu oran Anadolu ve Fen Liselerinde %60’ın üstünde ) 4 yıllık bir üniversite programına yerleştirilmektedir. Bu da şu anlama geliyor: İmam hatip okullarında öğrencilere üniversite eğitimine hazırlık niteliğinde kaliteli eğitim sunulmamaktadır. Başka bir deyişle bu öğrencilere 21. yüzyıl becerileri kazandırılmamaktadır. 4 yıldan sonra imam hatip okullarına geçiş sağlanacaksa imam hatip okullarının eğitim kalitesi masaya yatırılmalıdır ki buradan mezun öğrenciler 21. yüzyıl becerilerini kazanıp, ülkeye katkıda bulunsun. Ben ülkemizde yetişen herkesin bir dünya vatandaşı olarak yetişmesini arzu ediyorum.

Haberin Devamı

Okullar arası geçiş erken yaşta rekabeti başlatır mı?

Okullar arasındaki eşitsizlik devam ettiği sürece, yani MEB ilk olarak kalite sorununu çözmediği sürece, ilk dört yıldan sonra diğer okullara geçiş sistemi bir rekabet ortamı yaratacaktır. Öğrenciler daha kaliteli okul türlerine geçiş yapmak için kendilerini bir yarış ortamında bulacaktır. Bu kadar erken yaşta başlayan rekabet ortamı hem çocukların sosyal yapısını hem de akademik başarısını olumsuz etkileyecektir. Ayrıca şu andaki taslakta geçişlerin nasıl olacağı açık ve net değildir. Bu da bir risktir.

Okulu terk oranı artar mı?

ERG raporlarında okulu terk oranlarına baktığımızda ilköğretimde % 14.78’dir. (Erkeklerde %12.77, kızlarda % 17.12). 1999 - 2005 yılları arasında toplam 436.614 çocuk ilkögˆretim diplomasına sahip olmadan hayata atılmıs¸ durumda. 4+4+4 yöntemi uygulanırsa, okuldan ayrılma meşrulaşacak ve bu oran daha da artacaktır. Çocuklar resmi olarak sistem içinde olsa da fiilen olmayacaktır. Aileleri çocuklarını başka işlerde çalıştıracaktır. Çünkü ailelerin %50’den fazlası çocukları çalıştırmak için okula göndermemektedir.

Haberin Devamı

Kalite kontrolü nasıl sağlanacak?

PISA sonuçlarına göre Türkiye’deki en büyük sorun hem okullar hem okul türleri hem de bir okuldaki sınıflar arasındaki eşitsizlik olarak görünmektedir. 4+4+4 uygulanırsa her eğitim kurumunun aynı şekilde 8 yıllık temel eğitimi verip veremeyeceğinden emin olunmalıdır. Adından da anlaşılacağı gibi ‘temel’ eğitim kaliteli bir şekilde verilmediği takdirde öğrenciler diğer akademik çalışmalar için yeterli altyapıdan yoksun kalacaktır. Bu kontrol nasıl sağlanacak? Bu da sekiz yıllık zorunlu eğitimle elde edilen kazanımları tehlikeye düşürecektir.

Eğitim masraflarını aile nasıl karşılayacak?

4 ya da 8 yıldan sonra evde eğitime geçildiği devletin ekonomik yükü azalacak eğitim masraflarını aile üstlenecektir. Bu aileye ek bir masraf getirecektir. Zaten okulu terk eden öğrenciler incelendiğinde iki önemli ekonomik gerekçe ön plana çıkmaktadır: çocukların çalıs¸tırılması ve egˆitim harcamaları. Bu yükün ailelere yüklenmesi aileleri çocuklarını okula göndermemeleri için motive edecektir. Zaten eğitim masraflarının yüksekliğinden dolayı çocuklarını okula göndermeyen aileler, bu sistemde kararlarında sabit kalacaklardır.

Anaokulları zorunlu olacak mı?

Eğitimin 5 yaşında başlaması hem akademik başarı hem de sosyal beceriler açısından oldukça önemlidir. Ama 5 yaşında ilköğretimin ilk yılı değil, okul öncesi eğitim olarak konumlandırılmalıdır. Harvard Üniversitesi profesörlerinden Raj Chetty’nin yaptığı araştırmaya göre de anaokulunun ülke ekonomisine katkısı, üniversite eğitiminden daha fazladır. Ayrıca anaokulu okuyan öğrenciler okumayanlara göre her alanda daha fazla başarı göstermektedir. Bu bağlamda anaokulları diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi zorunlu hale getirilmelidir. Tabii bu da gerekli öğretmen, müfredat ve okul altyapısı hazırlandıktan sonra yapılmalıdır.

SOSYAL REFORM MANTIĞI

Sonuç olarak bu teklifin birkaç açıdan ülkeye katkısı olacaktır ama riskleri de fazladır.
Unutulmamalıdır ki 4+4+4 düzenlemesi sadece yapısal bir değişiklik değil aynı zamanda sosyal bir reformdur. Sosyal reformlar da sadece geniş katılımla çok iyi planlandığı zaman sonuç getirir. Bana göre bu fikir eğitimciler tarafından işlenmeli, mutabakat ve olgunlaştırma süreci sonucu hayata geçirilmelidir.

Bu ülkede yaşayan herkesin bu ülkeyi sevdiğini düşünüyorum. Hepimizin çabası bu.  Umarım ülkemiz için en doğru ve hayırlı karar alınır!

Tartışmalar için www.facebook.com/bolatozgur ve www.twitter.com/ozgurbolat adresindeyim

Yazarın Tüm Yazıları