3. Kıbrıs planı gelirse şaşırmayın...

KKTC Cumhurbaşkanı Irak savaşına bel bağlaya dursun, BM koridorlarında ve Washingtonda 3 üncü Kıbrıs planından söz ediliyor. Bu defa yeni plan, ABD damgası taşıyabilir.

Dışşileri Bakanlığının üst düzey bir yöneticisine göre, Annan tarafından 12 Aralık’ta verilen 2 inci Kıbrıs planı, 1 inci planda Türk tarafını rahatsız eden göçmenler ve geçiş süreleri konularında önemli iyiliştirmelerle ortaya getirilmiş. Aynı dışişleri yetkilisine göre, şimdi masada bulunan Annan planı üzerinde yeni bazı düzeltmeler isteniyor:

1. Haritadaki girintilerin düzeltilmesi, Karpas’ta Rum yerleşimlerinden vazgeçilmesi
2. Garantilerin daha sağlamlaştırılması
3. Gayrimenkul alışverişinin çözüm öncesinde bitirilmesi ve Loizidu gibi davaların ilerde karşımıza çıkmayacağı güvencesinin sağlanması.

Bu görüşler Türk Dışşileri Bakanlığının bir bölüm yetkilisine ait. Militanlar ve KKTC yönetimi, planı tümüyle reddetme eğilimindeler. Ancak yukarıda saydığım noktalarda iyileştirme yapıldığı taktirde Ankara’nın tutumu etkilenecek ve Denktaş üstündeki çözüm baskısı artacak.

İşte bu çerçevede, hem BM çevrelerinde, hem de Washington’da gittikçe yaygınlaşan “3 üncü bir Kıbrıs planı” söylentisi var. Bunun, Bush yönetiminden kaynaklanacağı ve başta Powell olmak üzere, ABD’nin ağırlığını koyacağı ileri sürülüyor. Zaten Denktaş’ın, Irak’ta biran önce savaş çıkmasını istemesinin arkasında bu beklentiler yatıyor. Irak savaşı ile birlikte Kıbrıs’ın unutulacağı, Bush yönetiminin tüm dikkatini başka yöne çevireceği ve Ankara’yı rahatsız edecek girişimleri göze almayacağının hesapları yapılıyor.

Bu varsayımlarda unutulan tek unsur, ABD’nin Süper Güç konumuyla, hem Irak’ta, hem de Kıbrıs’ta barış senaryolarını aynı anda yürütecek güçte olabileceğidir.

BASİT BİR SORU: ANKARA RUMLARLA NASIL MÜZAKERE EDECEK?

Çözüme karşı çıkanların görmek istemedikleri üç önemli ve çok basit soru var:

1. Rumlar, Kıbrıs’ı temsil ederek AB’ye girdikleri taktirde, Türkiye AB ile müzakereleri sırasında son derece güç bir duruma düşecek. Masa’nın öbür yanında, AB’yi temsil edenlerden biri, resmen tanımadığı Kıbrıs olacak. Böyle bir durumda Türk heyetleri ne yapacaklar? Toplantı salonundan mı ayrılacaklar (!) , yoksa Kıbrıs temsilcisinin toplantı salonundan çıkmasını mı(!) isteyecekler?

Bana lütfen bunun yanıtını verebilecek kimse var mı?

2. Çözüm olmadığı taktirde, AB Kıbrıs sorununu unutmayı ve bir daha gündeme getirmemeyi mi tercih edecek, yoksa her fırsatta (örneğin, 2004 katılım müzakereleri öncesi veya sonrası veya Türkiye’nin tam üyeliği aşamasında) tekrar koşul olarak gündeme sokmayı mı deneyecek?

3. 28 Şubat randevusu kaçırıldığı taktirde, BM planı, Türk tarafına sağladığı önemli avantajlarla birlikte masadan çekilecek. Geriye AB’nin heryerde uyguladığı (serbest dolaşım, serbest mal alıp satma vs...) kurallar kalacak. İlerde, KKTC Türkiye ile birlikte tam üye olmaya kalkarsa, Annan planından daha kötü koşullarda anlaşma yapma zorunda kalınmayacak mı?

Bu sorulara bugün gerçekçi yanıtlar vermek istemeyenler, yarın kafalarını duvardan duvara vurmak zorunda kalacaklar.

Ancak iş isten geçmiş olacak.


Türkler şimdiden AB’nin 16.üyesi...

Türkiye’de, 2004 yılının Aralık ayında AB ile tam üyelik görüşmelerine başlanıp başlanamayacağı tartışılırken, AB sınırları içinde yaşayan Türkler ekonomik katkılarıyla şimdiden ‘Birliğin fiilen 16. üyesi’ durumuna gelmiş bulunuyorlar. Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin (TAM) yaptığı, “Avrupa’daki Türklere ait Ekonomik Veriler: Gayrı Safi Milli Hasılaya Katkı, Çalışan Nüfus, Girişimci ve Hane Verileri” konulu araştırma, 2001 yılı sonunda 1,24 milyon çalışan Türk’ün, AB GSYİH’ine yıllık 68,9 Milyar Euro’luk katkıda bulunduğunu gösteriyor.

Demografik veriler: AB’de 1,3 milyonu AB vatandaşı, 3,8 milyon Türk yaşıyor

TAM’ın son hesaplamalarına göre Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türk kökenlilerin sayısı 2002 Aralık ayı itibariyle 3,767 milyona ulaşmış bulunuyor. Bu yönüyle Türk kökenliler tüm göçmenler bazında AB’deki en büyük ulusal grubu oluşturuyorlar. Sadece Federal Almanya’da Alman vatandaşlığına geçen Türklerin sayısı 2002 yılı itibariyle 730.000’e ulaştı. AB sınırları içinde yaşayan yaklaşık 3,8 milyon Türk’ün yüzde 34,5’i de yaşadığı ülkenin vatandaşlığına geçenlerden oluşuyor. Dolayısıyla AB vatandaşı olan 1,3 milyon Türk nufüsu bugün için Kıbrıs, Malta ve Lüksemburg nüfuslarının toplamına eşittir.

AB ülkelerindeki Türk hane verileri

TAM tarafından AB ülkelerindeki 2.084 Türk hanesiyle 2002 yılı başında gerçekleştirilen temsili bir anketin sonuçlarına göre Türkler’de ortalama hane büyüklüğü 4 kişiden oluşuyor. Hanede ortalama çalışan sayısının 1,31 ve haneye giren ortalama net gelirin de takriben 2.080 Euro olduğu ortaya çıkarken, ortalama net gelirin en büyük bölümünün (1.680 Euro) tüketim için harcanmakta ve 400 Euro civarında bir meblağın da tasarrufa ayrıldığı ortaya çıkıyor.

1,24 milyon Çalışan Türk’ten AB’ye 2001 yılında 68,9 Milyar Euro’luk Katkı

TAM’ın tespitlerine göre ağırlıklı olarak 8 AB ülkesinde yaşayan Türk göçmenler, 1,24 milyonluk çalışan nüfuslarıyla bu ülkelerin GSYİH’larına 68,9 milyar Euro’luk bir katkı da bulunuyorlar. Bu katkının yüzde 69’u ise Federal Almanya’da yaşayan Türkler’e ait. Bu ülkede yaşayan Türklerin Almanya’nın gayri safi milli hasılasına yaptıkları katkı 2001 yılında 47,42 milyar Euro’luk bir rakama ulaşmıştır.

Bu işte bir karışıklık var...

Yazar Mehmet Bayrak “Kürt müziği, dansları ve şarkıları” adlı bir ansiklopedi, bir de “Geçmişten günümüze Kürt kadını” başlıklı bir kitap yazdığı için DGM ile başı dertte. Kitapları toplatılacak ve kendi de büyük olasılıkla ceza alacak.

Hürrilyet’in haberine göre, Bayrak 1991’de de aynı konuları içeren kitaplar yazmış ve bunlar 1993’te toplatılmışlardı. Bayrak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş ve davayı kazanıp, Türk devletinden 11 bir Euro tazminat almıştı.

Şimdi DGM’nin yeni toplatma kararı çıkınca herkesin kafaları karıştı. Yasalar değişiyor, ancak anlaşılan zihniyet değişmediğinden veya yasalardaki tüm boşluklar kapatılmadığından dolayı, DGM’ler hala eski yaklaşımlarını sürdürüyorlar.

Ya bizler kendimizi aldatıyoruz ve değişen birşey yok. Veya DGM’ler ayrı bir dünya’da yaşıyorlar. Şaşırmamak elde değil...

Ertan Kocabıyık’ın yeni eseri...

Antik Yunan ve Roma kültürlerinin başyapıtlarını metin ve fotoğraflarla tekrar hatırlamaya ne dersiniz? Eğer tarihe ve tarihi eserlere ilgi duyuyor, Antik Yunan ve de Roma kültürlerine hayransanız, "Sculptured for eternity" adını taşıyan bu kitapbir hazine değerinde. Ertuğ&Kocabıyık tarafından hazırlanan "Sculptured for eternity" İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin tarihçesi ile ilgili yazı ve müzede bulunan 187 eserin açılımlarından oluşuyor.

Hedefleri dünyanın en iyi sanat kitaplarını üretmek ve Türk sanatını yurtdışında tanıtmak olan Ertan&Kocabıyık yayınları her yıl bir şahane yatarıyor. Mayıs- Haziran 2003’te Londra'da Kensington Sarayı'nda, 2004’te de yılında da ABD'de sergi düzenliyorlar. Böyle büyük bir başarıya imza atan Ertan&Kocabıyık yayınlarını kutlamamak mümkün değil...

Yazarın Tüm Yazıları