21 Ekim referandumu absürd mizahın örneği

’ANAYASA uzmanımız’, kaosa dönüşen referandum konusundaki açmazları anlatıyor:

’Sipariş Anayasa’ tartışmaları gündeme yerleşirken, 21 Ekim tarihli referandum sonrasında Türkiye’nin gündemi yeni bir Cumhurbaşkanı seçimine kilitlenebilir. 21. dönem parlamentosu, süresi dolan Sayın Sezer’in yerine Cumhurbaşkanı seçerken, uzlaşma aramaya gerek görmemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı nedenleriyle 367 (toplantı yeter sayısı) engeline takıldı ve Cumhurbaşkanı’nı seçemedi.

Parlamento, Anayasa’nın amir hükmü gereği derhal seçimlere gitmesi gerekirken, Türk Anayasal tarihimizin en radikal değişikliği olan, Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesine dair bir kanunu kabul etti. Sezer’in onayıyla kanun yürürlüğe girdi. 22 Temmuz’da seçilen yeni parlamento, 16 Haziran’da Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren, referandum konusu kanununu hiç nazara almadan MHP ve DSP’nin 367 toplantı yeter sayısına yaptıkları katkılarla Sayın Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı olarak seçti.

21 Ekim’de referandum konusu olarak oylanacak bu kanunun ilgili maddesi, 11. Cumhurbaşkanı’nın -şimdi bu makama Sayın Gül seçilmiş bulunuyor- halk tarafından seçileceğini ifade etmekte.

Özetle; bugün itibarıyla 11. Cumhurbaşkanı makamda bulunmakta ve aynı zamanda 11. Cumhurbaşkanı’nın halkoyuyla seçilmesine dair kanun ile ilgili referandum süreciyle oy verme işlemleri devam etmektedir. 21 Ekim tarihinde bu referandum için halk sandığa gidecek ve 11. Cumhurbaşkanı’nı kendisinin seçip seçmeyeceğine dair karar verecektir.

GÜL, NASIL OY KULLANACAK

Halk bu oylamada ’evet’ oyu verirse Cumhurbaşkanı seçiminde, yeni parlamentonun kendisine vermiş olduğu 8 Ağustos’taki ’yetkiyi’ iptal etmiş ve 11. Cumhurbaşkanı’nı yeniden kendisi ’asil’ olarak seçmeye karar vermiş olacaktır. Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’un da yorumu bu yöndedir.

Bu oylamada, Sayın Gül’ün nasıl oy kullanacağı konusu da ’absürd’ mizahın şaheser örneklerinden biri olabilir.

Bu sürece YSK müdahale etmez, 21 Ekim halkoyunda kabul oyu çıkarsa, halkın oyladığı kanun gereği 11. Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesi için halkoylaması sürecinin başlatılması gerekecektir.

Parlamentonun bir önceki dönem iktidar partisi AKP ve ANAP tarafından Cumhurbaşkanı’nı seçememenin kızgınlığıyla ortaya çıkan bu hukuki kaos sonunda Sayın Gül, 11. Cumhurbaşkanı adayı olarak halkın oyuna müracaat etmek zorunda kalabilir.

Burada bir önemli sorun da Sayın Gül’ün karşısına halkoylamasında kimin çıkacağı olacaktır.

Yüzde 46 kerameti

FAS’ın AKP’si de kamuoyu araştırmalarında % 46 gösteriliyordu. ABD gibi bazı ’dış güçlerin’ pompalamalarına rağmen Faslıların ’idare’ lambalı dinci partiye, ’46 reklamlarına’ inanmayarak verdikleri oy ancak %14’te kaldı. Seçim bilgisayarı % 46’ya ’hayır’ dedi! Çok kişinin beğenmediği Fas’ta seçimlere 21 parti girdi; % 3 oy alan parti de parlamentoya üye soktu. Yani, gerçek bir nispi temsil... Bu % 46 nasıl bir keramet acaba? (Keramet: Allah’ın (ermiş) kullarına bahşettiği olağanüstü güç ve beceri.)

’Arayış Hareketi’

CHP’de, kendilerini ’Arayış Hareketi’ olarak tanıtan yeni bir muhalefet grubunun sözcüsü Ören (Milas) Belediye Başkanı Kazım Turan, 22 Eylül Cumartesi günü eski Ankara Derya Sineması’nda saat 10.00’da toplanarak ’taban hareketi’ni başlatacaklarını açıkladı.

’Atatürk’ün partisi CHP’nin geleceğini ve iktidarını’ hedef olarak aldıklarını belirten Turan, toplantıya CHP’nin eski genel başkanlarını, eski bakan ve milletvekillerini, eski il ve ilçe başkanlarını, eski belediye başkanlarını Ankara’ya davet ettiklerini belirterek, "Bu demek değil ki, bugünkü arkadaşlarımız davetli değildir. Onları da, Türkiye Cumhuriyeti’nin, partimizin geleceğini düşünen herkesi aramızda görmek için çağrıda bulunuyoruz" dedi. Turan, yürüttükleri bazı temaslar sonunda toplantıda, yeni isimleri de kamuoyuna açıklayacaklarını söyledi. (0532-647 91 55)

Atatürk ve din

"TÜRK milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum (1923). Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına olanak yoktur. Yalnız şurası var ki, din Allah ve kul arasındaki bağlılıktır (1930). Dinden maddi menfaat temin edenler, iğrenç kimselerdir. İşte biz, bu vaziyete karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar, saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir. (1930)"

Ramazan ayında Anayasa’yı hazırlayanlar bunu da dikkate almalıdırlar.

’Sivil’ci Özbudun 12 Mart’ta darbecilerden yana tavır koymuş

ANKARA Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden bir öğretim üyesi, AKP hükümetine yeni Anayasa’yı hazırlayan ’ekibin şefi’ Prof. Ergun Özbudun’un, 12 Mart’ta ’darbecilerden’ yana nasıl tavır koyduğunu anlatıyor.

"Bazı şeyler unutuluyor. RP/FP ve de AKP’yi bırakın CHP/SHP çevrelerinde hatırlayan siyasetçi çıkar mı bilemem. Dönem, 12 Mart 1971...

Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla ’sivil’ Anayasa taslağını hazırlayan Özbudun, Ankara Hukuk’un Anayasa kürsüsünde doçent... Üniversite kontenjanından TRT Yönetim Kurulu üyeliğine seçilmişti.

Özbudun, solcu olarak bilinirdi o zaman... 12 Eylül’den önce ne dense desin, TRT bugünkünden kat be kat ’özerk’ti. Askeri yönetim gelince TRT’nin amirliğine General Musa Öğün getirildi; sıkıyönetim adına yayınları yönetmeye başladı. O zaman Genel Müdür Adnan Öztrak’tı. İsmet İnönü’nün koalisyon hükümeti döneminde göreve getirilmiş, Süleyman Demirel döneminde de görevini sürdürmüştü.

12 Eylül döneminde, TRT Yönetim Kurulu üyesi rahmetli Emil Galip Sandalcı, muhtıracılara karşı çıkmış, bunun bedelini ’içeri’ girmekle ödemişti. Daha sonra normal düzene geçilince TRT’ye genel müdür seçimi yapıldı; Musa Öğün ile Adnan Öztrak aday oldular. O zaman genel müdürü, TRT Yönetim Kurulu seçiyordu.

Yönetim Kurulu üyeleri arasında bir oy dengeyi değiştirebilirdi. Ve Ergun Özbudun, Musa Öğün’den yana oy kullandı ve böylece genel müdür olmasını sağladı. Daha sonra da ’bilgisi ve görgüsünü’ artırsın diye iki yıllığına yurtdışına gönderildi."

Ne derler, "Ne oldum değil, ne olacağım". O dönemi iyi bilen Adnan Öztrak ve o zaman Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde asistan olan Uğur Mumcu bugün yaşamıyorlar ne yazık ki...
Yazarın Tüm Yazıları