2023’te nasıl bir Türkiye olacak?

Forum İstanbul’da Perşembe günü, Türkiye Cumhuriyetinin 100'üncü yıldönümünde nasıl bir dünya ve nasıl bir Türkiye ile karşılaşacağımız tartışıldı. Sonuç çok ilginçti...

Perşembe günü Forum İstanbul’da son derece ilginç bir tartışma yaşandı. CNN TÜRK tarafından canlı yayınlandı. Kaçırmış olanlara durumu anlatmak istiyorum.

Eğer çok basitleştirmem ve özetlemem gerekirse, bence şöyle bir manzara ile karşılaşıldı.

Eğer Türkiye, bugünkü Ulusalcı yaklaşım ile yoluna devam edecek olursa, 2023’te yani Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 100 üncü yıldönümünde 3 üncü ligde oynayan, içine kapanık –eski Arnavutluk gibi- kavruk ve fakir bir ülke olacak.

Eğer Türkiye, kabuklarını kırar, AB’ye katılımı sağlar, bilgi toplumunun bir parçası olur, bilgisayar ağını kurar ve en önemlisi eğitimin politikasını çağdaşlaştırırsa, o zaman 1 inci ligde oynayan zengin bir ülke konumuna girecek.

Bu, iki seçenekten birini seçmek bize ait.

Toplantıya katılanlar bu manzarayı çok net şekilde gözümüzün önüne serdiler.

Karar vermek bize kalıyor.

Başbakan çok net konuştu ve Türkiye’nin 2023’te Avrupa Birliğinin tam üyesi olacağını söyledi. Gayet tabii AB koşullarının yerine getirilmesi koşuluyla… Diğer yabancı konuşmacılar da, Avrupaya girememiş bir Türkiye’nin hiç ilginç bir yatırım bölgesi sayılamayacağını, dolaylı şekilde bize anlattılar.

Başbakan AB konusunda çok net, çok açıktı. Birçok söylentinin aksine, konuşmasıyla kendini AB hedefine bağladı.

T.C’nin 100 üncü yıldönümünde, Avrupa Birliği üyesi olmuş bir Türkiye’yi düşünebiliyor musunuz?

Ne kadar keyifli bir manzara…

Herhalde Atatürk, kalpağını çıkarıp bizlere “aferin çocuklar” der.

Ben çok ümitliyim.

Bizlere rağmen bu iş olacak…

* * *

SU KESİNTİSİ BAŞKAN GÖTÜRÜR

İSKİ, Kağıthane Arıtma Tesisindeki çalışmalar nedeniyle İstanbul’un bir bölümüne uzun süre su vermedi.

Belki ilk bakışta “Eh, ne yapsınlar teknik çalışma yapıyorlar” diyebilirsiniz.

Bende bunu söyleyenlere sormak isterim: Avrupa veya Amerikada teknik çalışma nedeniyle, ülkenin en büyük şehrinde saatlerce su kesildiğini duydunuz mu?

Ben duymadım.

Böyle bir durumla karşılaşılsa, o kentin belediye başkanı istifa ettirilir.

Eğer teknik çalışma yapılacaksa önceden önlemi alınır ve bu işlem su kesilmeden gerçekleştirilir.

Bizde neden olmuyor?

Halkın tepkisi yokta ondan. Kimse hakkını aramıyor. İçine atıyor, sonra sabrı taşınca da ayaklanıyor.

İRAN’DA TÜRK KORKUSU MU VAR?

İran ile ilişkilerimiz dostçadır.

Her ne kadar birbirimizi biraz kuşku, biraz kaygıyla izlesek, karşılıklı laik ve dinci kesimler birbirlerine düşman gözüyle baksa dahi, Türkiye İran’ın batıya açılan kapısı konumunu sürdürüyor.

Ancak birkaç gelişme yaşandı ki, İran’da Türk şirketlere karşı güvensizliğin tahminlerimizin de ötesinde derine indiği izlenimi doğdu.

Bunlardan biri Turkcell’in GSM piyasasına girmesine izin verilmemesi, diğeri de TAV’ın Tahran Havaalanını işletmesine karşı tepkiler.

TAV, başarılı bir şirket, üstelik işletmeyi alma güvencesiyle, 17 milyon dolar harcayarak alanın inşaasını da tamamladı. Turkcell’de gücünü ve ehliyetini ispat etmiş bir başka dev.

Ancak İran’ın muhafazakar kesimleri, önce Meclis’te, ardından da (Devrim muhafızları baskın yaptılar) devlet mekanizmalarında tepki gösterdiler.

Gerekçe, Turkcell ve Havaalanı için aynıydı: Stratejik açıdan son derece önemli bu alanlar yabancı firmalara bırakılamaz.

Amerika’nın tehdidi altındaki bir ülke olduğu için, İran’lıların bu kuşku ve kaygıları bir oranda anlayışla karşılanabilir. Batının en büyük gücünün her an hücumuna uğrayacağı izlenimindeki bir toplum –bize paranoyak gibi görünse dahi- aşırı duyarlık gösterebilir. Hatta bu konunun bir iç politika sorununa dönüştürüldüğü, liberallerin sembolü Cumhurbaşkanı Hatemi’nin bir yaklaşımını engellemek için muhafazakarların bir çıkışı olduğu da söylenebilir. Haklı yönleri de bulunabilir.

Ancak, bakıyorum iki Türk firmasıyla ilgili refleksler, tepkiler, aynı şekilde stratejik sayılabilecek diğer alanlar da gösterilmiyor. Batı kaynaklı yabancı bazı firmalara önemli ihaleler verilebiliyor.

Işte bundan dolayı tam anlayamıyorum. Neden? Türk firmalarına karşı bir alerji mi var?

Ben çözebilmiş değilim.

ORG. ÖZKÖK’TEN BUNU DUYMAK ÇOK GÜZEL

Genelkurmay Başkanı’nın, bu hafta Kara Harp Okulunu’nun yayınladığı “çizgi ötesi” adlı dergisine verdiği demeç çok önemliydi. Org. Özkök’ün mesajını yarının komutanlarına yollaması açısından , bence daha da dikkate değerdi.

Özellikle AB konusunda söyledikleri şöyleydi:

“Türkiye’nin AB’ye girişiyle bizim için herşey çok daha değişecektir. TSK bu hızlı değişime ayak uyduracak nitelikli kadrolara sahiptir. Tabii şartların değişmesine bağlı olarak TSK da değişecektir. Çünkü şartlara uyum gösteremeyen kurumlar gittikçe geride kalarak işlevselliklerini kaybederler. Müzakere süreci, tüm kurumların koordineli olarak çalışacağı ve ülkenin genelini ilgilendiren konuları kapsayan bir dönem olacaktır. Türkiye, bir NATO müttefiki olarak 52 yıldır zaten Avrupa’nın güvenliğine ve savunmasına katkı yapmaktadır. Bir yerde TSK, AB’ye yarım yüzyıl önce girmiştir.”

Genelkurmay Başkanı’nın , TSK’nın da değişeceğini söylemesini ben çok önemsiyorum. Bu , ilk defa söylenmiyor. Daha önce de bu konuşmalar yapıldı. Bizde bu değişimin gecikmemesini diliyoruz…


Ertuğrul Özkök’ün 5.5.2005 tarihli Hürriyet gazetesindeki yazısına bende imza atarım.

”…İşte bu düşüncemi yazdıktan sonra baştaki soruya geliyorum.

Türk Başbakanı bir gün Erivan’daki Ermeni soykırımı anıtına çiçek koyabilir mi?

Evet. Hem de bütün içtenliğiyle.

Yeter ki, sorumluluk ve ıstırap duyguları içimizdeki anıtlara adilane bir şekilde yazılsın.

Bunu gerçekleştirmek için gerekli tek şey, Ermenistan’ın da bir Orhan Pamuk’unun, bir Murat Belge’sinin olmasıdır.

Onların da inandıklarının tam aksini içerden söyleyebilecek birileri...

Böylece bu uçlardan hareketle ortadaki gerçeğe, yani paylaşılan ıstırapların gerçeğine ulaşabiliriz…”

ERMENİ SORUNUNU TARTIŞMAK İÇİN…

Bu konuya meraklı insan sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Türkiye birden bire bu konuyu tartışmaya başladı. Bu, memnuniyet verici bir durum. Zira şimdiye kadar, farklı düşünenler seslerini pek çıkaramıyorlardı.

En son kurulan tartışma sitelerinden biri de http://www.turkforum.net .

Bir deneyin, beğenirseniz katkıda bulunabilirsiniz.

(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr ) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr ) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com .) yayınlanmaktadır.)
Yazarın Tüm Yazıları