19 Mayıs bu haliyle daha güzel

Önceki yıllarda stadları doldurup Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerinin kule kurmalarını hayranlıkla izlerdik. Bugün getirilen yeni düzenlemeler, toplumun katılımını yaygınlaştırma açısından, çok daha yararlı...

Haberin Devamı

23 Nisan için söylenirdi, ancak biz geçmiş yıllarda 19 Mayıs törenlerini de ilgiyle izler ve “Çocuklar gibi şenlenirdik”. Hele Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerinin stadyumunortasına kurdukları 4 katlıkulelere hayranlıkduyardık. Zamanla, askeri düzen içindeki geçit törenleri albenisini kaybetti.

 

Yeni düzenlemeyi bu açıdan daha çok seviyorum. Şişli Belediye Başkanı Sarıgül’ ünBayrağını al gel” çağrısı çok hoş. Samsun’daki gösteri nefis.

 

Nedeni de, herkesin katılabilmesi.

 

Bırakalım artık stadları ve sokaklardakutlayalım. 19 Mayıs’ın önemine inananların bir araya gelmesi, sokakları doldurması güzel değil mi?

ORDUEVLERİ NORMALE DÖNDÜ...

Haberin Devamı

 

Orduevlerine, 2000 yılına kadar giriş-çıkış, düğün ve davet kuralları farklıydı. 28 Şubat 1997 harekatından sonra, (2000’den itibaren)Türban-Sarık-Sakal yasaklandı.Bunun nedeni de, 28 Şubat’ın ilkelerinin orduevlerinde de uygulandığını göstermek ve TSK kadrolarındaki dindar kesime gözdağı vermekti.

 

Nitekim bu karardan sonra, özellikle üst rütbeli subaylar türban ile karşılaşsa, salonu terkeder veya tepki gösterir oldular.

 

Son derece yanlış ve toplumu bölen bir tutumdu. Sanki TSK’yı din düşmanıymış gibi gösteren, askeri toplumun önemli bir bölümünden uzaklaştıran bir karardı.

 

Nihayet bir yanlış düzeltildi.

 

Doğrusu yapıldı.

İÇİ BOMBOŞ BİR TARTIŞMA YAPIYORUZ

 

Aslına bakacak olursak şu son günlerdeki tartışmanın içi bomboş.  Yani, 34 kişiyi önce Türk  uçakları mı gördü yoksa, Amerika’ nın predatörleri mi gördü kavgası hiç önemli değil. 

Haberin Devamı

 

İlk kim görmüş olursa olsun, önemli olan görülen 34 kişinin PKK’lı mı yoksa sivil mi olduğunun tespidir. Kim bu görüntüyü değerlendirdi? Kim  vurulmaları emrini verdi? Kamuoyunun istediği, ortadaki hatanın nereden kaynaklandığının bulunması ve bu insanlardan doğru dürüst özür dilenmesidir.

ÜSKÜDAR GENÇLİK MERKEZİ’NDE 28 ŞUBAT

 

Şaşırdım. Üsküdar Belediyesi’ nin yarattığı gençlik merkezinde 28 Şubat Belgeseli  için imza gününe davet edildiğim zaman, böylesine büyük birilgiyle karşılanacağımı sanmıyordum. Meğer, 30 bin gencin üye olduğu bir merkezmiş. Marmara Üniversitesi ve liseliler başta olmak üzere, yüzlercegenç ile karşı karşıya kaldım. En ilgimi çeken soruların kalitesiydi. Daha önemlisi aldıkları yanıtlar, görüşlerine ne kadar ters düşerse düşsün hoşgörüyle karşılamalarıydı.

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ...

Haberin Devamı

 

Isparta’nın kalbi, Süleyman Demirel Üniversitesi’dir. Öğrencilerbu yılın “EN” leri arasına beni de katmışlar. Üstelik, İstanbul’a kadar gelip, ödülü bizzat vermek nezaketinde bulundular. Onlara ne kadar teşekkür etsem azdır. Üniversitelerinin kalitesini, başarılarını ve yeni rektörlerini büyük keyifle anlattılar.

“KURTARICI MELEKLER” GÜNÜ
 

Kanal D Ana Haber’de bazı akşamlar içim sıkılıyor. Şiddet, cinayet haberleri gün geçtikçe artıyor.  Son dönemde haberler daha fazla hastanelerden gelmeye başladı. İzlediğimiz görüntüler dehşet verici. Zaman zaman hastayı iyileştirmek için çalışan doktorlara, hemşirelere yapılanlar inanılmaz boyutlara çıkmış durumda. Onlarınsa tek dertleri şiddet değil. Bu hafta, yani 12-18 Mayıs Hemşireler Haftası. Hani o eski filmlerde gördüğümüz, sağlık ocaklarının, hastanelerin duvarlarında kalan “Sus işareti” yapanların günü. Toplumun tüm katmanlarına yayılan adaletsizlik hemşirelerin de hayatını karartıyor.

Haberin Devamı

 

Bakın benim başhemşirem Fatma Hakarar’ın  hepimizin dikkatini çekmek istediği şikayetleri:

 

-       Dengesiz ve yoğun çalışma saatleri

-       Ücretlerinin yetersiz olması;  ABD’de yılda 40-50 bin dolar, Türkiye’de 12 bin dolar

-       Hala yardımcı sağlık personeli olarak kabul edilmeleri ve görev tanımının belirsizliği

-       İstenilen branşlarda çalışamama

 

Liste uzayıp gidiyor. Bu hafta vesilesi ile bu köşeden “Kurtarıcı meleklerimizin”, hemşirelerimizin sorunlarını yazayım dedim. Belki bir duyan çıkar…

EYVAH! YANDIK! TÜRKİYE SATILIYOR!!!

 

Sevgili Dostlar, yandık...

 

Vatan elden gidiyor... Topraklarımız satılıyor. Yabancılar toprak alacak, apartman katlarını kapatacak... Ermeni kökenliler Kars bölgesine, Araplar ve zengin Kürtler Güneydoğu’ ya, Yunanlılar Ege sahillerine, İsrailliler de Akdeniz kıyılarına göz dikmiş durumdalar... Eyvah ki, ne eyvah!!!

Haberin Devamı

 

Yeni yasa sayesinde, eskiden bir yabancıkişi veya şirket en fazla 2,5 hektarlık bir toprak alabilirken, şimdi 30 hektar satın alabileceği gibi, bubakanlar kurulu kararıyla 60 hektara kadar çıkılabilecek.

 

Yandık, bittik...

 

Şaka bir yana, başta Rahşan Ecevit olmak üzere, toplumun bir kesimi karalar bağlamış durumda. Cidden vatanın satıldığına inanıyorlar.

 

Sevineceklerine, “Zenginleşeceğiz” diyeceklerine, karalar bağlıyorlar. Bir yabancı, onca para yatırdığı taşınmazı nereye götürür, sorusunu dahi sormuyorlar.

 

Bu yasa beni çok sevindirdi.

 

Doğrusu buydu...

BİR YUNANLI BİZE AVRUPA DERSİ VERİYOR

 

Kimsenin yapamadığını KADİR HAS Üniversitesi yaptı

 

Bir süredir, Avrupa İncelemeleriUluslararasıMerkezi (CIES) kurdu ve başına dabir Yunanlı direktör getirdi. DimitriosTriantaphyllou çok başarılı bir iş yapıyor ve son derece ilginç kolloklar düzenliyor. Sarece Avrupa değil, Türkiye ile AB ilişkilerini ineleyenbu merkez, hepimiz için kazanç.

 

Tahmin edebileceğiniz gibi, yabancılar, Türkiye’ de bir Yunanlının böylesine bir pozisyonda çalışmasına hayret ediyorlar. İnsanlar bizi hala 1970-80’lerdeki Türkve Yunan didişmesiyle hatırlıyorlar ve çok yanılıyorlar.

 

Avrupa belki artık gündemimizde değil, biz de Avrupa’ nın gündeminde değiliz, ancak bu merkez herşeye rağmen ışık saçıyor.

 

Tavsiye ederim, sitelerine girin (http://cies.khas.edu.tr) ve Avrupaya merakınız varsa bir göz atın.

KAYHAN KARDEŞLERE KOCAMAN BİR BRAVO...

          

SÖKTAŞ' ın sahipleri olan Muharrem ve Hilmi Kayhan öylesine bir iş yaptılar ki ne kadar alkışlasak, ne kadar "Bravo" diye bağırsak yeridir.

          

Büyük dedeleri Hacı Halil Paşa' nın sahip çıktığı, Anadolu beyliklerinden Menteşoğulları' nın 1404' te yaptırdığı İlyas Bey Külliyesi' ni onarıp restore ettirdiler. Milet' in en değerli arkeolojik sitlerinden biri sayılan İlyas Bey Külliyesi' ni şimdi gidip bir görün. Gözlerinize inanamazsınız. Tam 5 yıl süresince hiçbir fedakarlıktan kaçınmadılar. Türkiye' de böylesine güzel işler yapmanın ne kadar zor olduğunu eminim sizler de biliyorsunuzdur. Ancak  Kayhanlar bıkmadı ve sonuna kadar direnip, bürokrasıyle savaşma pahasına, hepimize son derece değerli bir eseri hediye ettiler.

          

Mutlaka gidip görün ve çıkarken Kayhanlara teşekkür ederiz diye deftere bir not düşün.

YARGIDA KEMALİST KALMIYOR MU?

          

Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can' ın geçenlerde Akşam Gazetesi’ ndeki söyleşisi çok dikkatleri çekti. Özetle "Yargıda eskiden çoğunluk Kemalistlerin elindeydi, abartılı oranda temsil ediliyorlardı. Şimdi ise, neredeyse hiç temsil edilmeme noktasına geliyorlar. Bu da doğru değil. Bir denge olması gerekir" dedi.

          

Oranları bilemiyorum, ancak Osman Can' ın bu uyarısı son derece mantıklı. Eğer oranlar böylesine alt üst olduysa, dengeler böylesine bozulduysa, durumu ciddiye almak gerekir. Yargıdaki denge mutlaka korunmalıdır. Eski denge de sağlıklı değildi, bundan sonraki denge de sağlıklı olmayak. Daha önceleri yargı Kemalizme hizmet ederdi. Şimdi muhafazakarlara hizmet edecek demektir.

          

Adalet bakanlığı ve HSYK' nın bu konuyu inceleyip incelemediğini bilemiyorum. Ancak Osman Can' ın bu saptamasının ciddiye alınmasının gereğine inanıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları