Yok, öyle değil Hıncal Abi

Evvelki haftalarda bir yazı yazmıştım Selma Taran ile ilgili.

Haberin Devamı

O hafta birkaç erkek köşe yazarı Selma’ya ayar çeken yazılar yazmışlardı.
“Konuşması yanlış, susması lazım, niye röportaj veriyor ki?” ve benzerleri şeklinde, hiç ihtiyacı olmadığı halde kadıncağıza akıl hocalığı yapmayı görev bilmişlerdi. Ben de bu duruma sinir olup “Yahu kardeşim, sizlere ne?” deyivermiştim.
Bu yazımın üzerine Hıncal Abi köşesinde bana altta okuyacağınız satırları yazmış;
“Ayşe Aral... Hürriyet’te yeni bir kalem... Hoş bir üslubu var. Beni hemen yakaladı... Yakaladı da baktım, o da ‘Feminizm’ saplantısına koşuyor.
Erkek yazarlar kadın kalbinden ne anlarlarmış da, o konuda yazarlarmış? Vay anasını sayın seyirciler...
Erkeğin kadın kalbi üzerine yazma hakkı yok.
O zaman Sevgili Ayşe, kadının erkeğin beynini okuyup, neyi yazıp, neyi yazmayacağına karar verme hakkı nerden var?”
Yok, işte öyle değil Hıncal Abi; ikimizin bahsettiği şey tamamen farklı.
Bir kere ben asla erkeklerin kadın kalbinden anlamadığını yazmadım, sadece bir kadının kanayan kalbine erkeklerin ayar çekmeye çalışmalarına takıldım.
Yoksa herkes gibi ben de bilmez miyim en büyük aşk şiirlerinin, şarkılarının bir erkeğin ruhundan kopuverdiğini? Bilmez miyim aşkı uğruna tahtını, iktidarını, tüm servetini bir kalemde silip atanın, bazen de neredeyse canını hiçe sayanın üstün çoğunlukla erkekler olduğunu?
Bundan değil mi hâlâ aşk arayışı içinde olmam, gece yatağa yatıp “Benimki ha geldi, ha gelecek” diye hayaller kurmam?
Bundan değil mi; çift kişilik yatağımın yastık sayısının dört, yorganımın ise iki olması?
Yani benim durum senin anladığın gibi değil Hıncal Abi. Benim feministliğim aşk, sevgi işin içine girince yerle bir, aşk acıtıp giderse zor da olsa benim feministliğim bir şekilde yerden ayağa kalkma çabasında; kimseye zararı yok yani.
Ama eğer işin içine her gün okuduğumuz kadınlara uygulanan şiddet, dehşet, haksızlık, iftira gibi şeyler giriverirse işte o zaman feminizmin en yüksek mertebesinde buluverirsin beni.
Hıncal notu: Her ne kadar Defne konusunda herkes gibi benim de içimi acıtmış olsan da senin gibi bir üstattan geçer not almak koltuklarımı kabartmadı desem yalan olur ama bir hatayı düzelteceğim; ben aslında Hürriyet’te yeni değilim. hurriyet.com.tr’de yaklaşık iki buçuk senedir, haftada dört gün yazmaktayım, Kelebek’le birlikte değişen tek şey, haftada bir ele gelip tutulabilmem, yoksa ben zaten buradaydım.

Yazarın Tüm Yazıları