PİYASALARDA mevcut trendler korunuyor. Borsa İstanbul’da düşüş trendi devam ederken tepki alım denemeleri ve toparlanma çabaları henüz güç kazanamadı. Yükseliş girişimleri satış fırsatı olarak görüldü. Ancak geri çekilmelerde tepki alımlarının gelmesi taban oluşturma çabası olarak görülebilir. Borsanın primsiz olması kısmen de olsa yerli alıcının dikkatini çekmesine rağmen para girişi ve beklenti tarafı zayıf kalınca çıkış denemeleri başarısız kalıyor. Bir patinaj durumu söz konusu.
FAİZ DÜŞÜŞ BEKLENTİSİ ERTELENDİ
Dış borsalarla olumsuz ayrışma devam ediyor. Beklentilerin üzerinde gelen eylül enflasyon verisi sonrası TCMB’nin faiz indirim öngörülerinin ertelenmesi piyasanın beklenti ihtiyacının devamına neden oldu. Enflasyon, uygulanan ekonomik programın en önemli kriterleri arasında yer alıyor. Diğer yandan yüksek faiz nedeniyle yavaşlayan ekonomi, bir faiz indirimini ihtiyaç haline getirmiş durumda. Enflasyon düşmeyince faiz düşüşü de bu aşamada pek mümkün görülmüyor. Zaten yerli ve yabancı birçok kurum, faizle ilgili düşüş tahminlerini yıl sonu veya 2025 yılına erteledi.
Bu arada ekonomide zayıflamaya ilişkin veriler gelmeye devam ediyor. Sanayi üretimi ağustosta yıllık yüzde 5.3 azaldı. Temmuzda da yüzde 4.0 azalmıştı. Şubat ayından bu yana azalan bir eğilim söz konusu. Hatırlanırsa imalat PMI verisi geçen ay 44.3 ile pandemiden sonra en düşük seviyelerine geri çekilmişti.
Ekonomiye bir can suyu vermek açısından faiz indirim hamlesi elzem görülüyor. Bu durumda enflasyon düşüşü daha da zorlaşacak. Borsaların zayıf görünümünde bu tablonun önemli payı var. Faizlerin yüksek seyrini koruyacağı beklentilerinin yanı sıra ekonomide çarkların daha yavaş işlemesinin şirket bilançolarına yansıması muhtemeldir. Zaten enflasyon muhasebesinin uygulanması nedeniyle yılın ilk yarısına ait bilançolarda çok düşük bir performans vardı. Uzun zamandır bu kadar zarar getiren bilançoyu bir arada pek görmedik.
ORTADOĞU GÜNDEMİ ETKİLİ OLUYOR
Eylül ayında ihracat ve ithalat rakamlarında geçen yılın aynı ayına göre düşüş (1.8 ve 1.4) gözlendi. Ocak-eylül döneminde ihracat artışı yüzde 3.2 sağlandı, ithalatta ise düşüş 7.9 olarak gerçekleşti. Cuma günü açıklanan ağustos ayına ait ödemeler dengesi tablosunda aylık cari fazla 4.3 milyar dolar olurken yıllık cari açık 11.2 milyar dolara geriledi. ‘İkiz açıklar’ olarak bilinen bütçe ve cari açığın cari tarafındaki iyileşme önemli ve olumlu. Ancak bu tabloda yine ekonomideki yavaşlamanın da bir payı olduğu açık. Beklenti bulmakta zorlanan piyasalarda ayrıca Ortadoğu kaynaklı gündemin ağırlığı var. İsrail-Lübnan-İran arasındaki çatışma ortamının coğrafi bakımdan bölgeye çok yakın Türkiye’yi rahatsız ettiği açık. Gündeme bağlı olarak Borsa İstanbul’da temkinli görünüm korunuyor.
BORSA İstanbul’da düşüş eğilimi devam ederken altın ve döviz kurlarında yatay seyir, gösterge tahvil faiz oranında yükseliş gözlendi. Yılbaşından bu yana yatırım araçları getirilerine bakıldığında konut dahil enflasyona karşı yatırımcısını nispeten koruyan mevduat faizi (bileşik faiz) ve gram altın dışında başka bir yatırım aracı bulmak zor. İç piyasalarda gram/TL altının getirisi enflasyon ile başabaş sayılır (%49). Borsanın (BIST100 Endeksi) kazancı ise yüzde 21, döviz kurları onun da altında.
ÖZEL BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ
TCMB verilerine göre konut fiyat endeksinin son bir yıllık getirisi +yüzde 34.3 olurken reel olarak yüzde 11.6 azalmış durumda. Faiz ve altın dışında bütün yatırım araçlarının enflasyona yenildiği özel bir dönemden geçiyoruz.
Borsanın gerekçelerine bakacak olursak; son günlerde ivme kazanan bir satış baskısı söz konusu.
Bunun nedenleri
- Yüksek faize bağlı olarak yerli yatırımcının ilgisinin zayıflaması,
- Yabancı yatırımcıların yine yüksek faiz nedeniyle tahvil bonoyu tercih edip hisse senetlerinde satıcı konumda olmaları,
- Enflasyon muhasebesi ve ekonomideki yavaşlama nedeniyle şirket bilançolarındaki düşük performans,
BORSA İstanbul’da zayıf görünüm sürüyor. Yükseliş denemeleri güç kazanamadı ve satışla karşılaştı. Borsada çıkış için bir süredir bahsettiğimiz piyasayı taşıyacak beklenti, gündem ve para girişi kriterlerinden beklenti ve gündem tarafında olumlu gelişmeler var. ABD, Avrupa ve Çin’i de kapsayan faiz indirim furyası ile artan risk iştahı, bu durumun Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkelere yansıyabileceği beklentileri dış kaynaklı iyi bir gerekçe sunuyor.
Son TCMB toplantısının ardından yayınlanan metin TCMB’den de faiz indirimi konusunda ileriye yönelik bir sinyal verdi. Türkiye’nin risk primindeki (CDS) düşüş, Fitch ve S&P’den tekrar not artırım öngörüleri, bazı yabancı bankaların (HSBC) Türkiye için tavsiyesini “ağırlık üstü getiri (overweight)” olarak koruması, borsaya vergi konusunun netlik kazanması ve gündemden kalktığının açıklanması, rekor kıran TCMB brüt rezervleri, bankacılık sektöründe en kötünün geride kaldığı yönündeki değerlendirmeler BIST100 Endeksi’ni yukarı taşımak için gerekli koşulları sağlamış durumda.
Ancak BIST100 Endeksi dış borsalardan olumsuz ayrışarak düşüş eğilimini sürdürüyor. Bir bakıma “un var, şeker var neden helva olmuyor” gibi bir durum ortaya çıkıyor.
YETERSİZ TALEPTE FİYAT YÜKSELMİYOR
Cevabı kısa ve net, para girişi yok veya yeterli değil. Bir de bazı siyasi gelişmeler bahane gösteriliyor. Fiyatı arz ve talep belirler. Talep yetersiz olunca fiyatlar da yükselmiyor. Faizde tavan görüldü. TCMB’nin son toplantısının ardından bunu söylemek mümkün. Enflasyonda beklenmedik bir yükseliş olmadıktan sonra faiz artırımı zor. Tasarruf sahiplerinin son veriler ışığında bir miktar konut ve dövize ilgi göstermeye başladığını söylemek mümkün. Kur korumalı mevduatta erime devam ediyor. Bu çerçevede temmuz ortasından bu yana gerileyen Borsa İstanbul’a da bir payın düşmesi beklenen ve olağan bir gelişme olacaktı. Ancak henüz böyle bir durum söz konusu değil.
Yılın ilk yarısına ait bilançoların yayınlanması süreci yarın akşam itibariyle tamamlanacak. Gerek enflasyon muhasebesi etkisi, gerekse ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak bilanço performansları oldukça düşük. Uzun yıllardır borsada bu kadar çok şirketin zarar ettiği dönem pek rastlanılan bir durum değil. Mevcut koşullarda bir değişim olmadığına göre üçüncü çeyrek için de benzer bir görünümün olabileceğini tahmin etmek zor değil. Bilançolardaki bu görünüm hisse bazlı hareketliliği azaltırken borsanın geneli üzerinde ayrıca zayıflamaya neden oluyor. Borsada sorunun kaynağında para girişinin yetersizliği ilk sırada yer alıyor ancak yerli yatırımcının geçtiğimiz aylarda çıkışa inanıp önemli ölçüde hissede kalması durumu da var. Yeni alımlar ve para girişleri için ise henüz pek bir hamle yapmış değiller.
Piyasalar geçen hafta merkez bankaları toplantılarına odaklandı. Türkiye, ABD, Japonya, Çin, İngiltere merkez bankaları faiz kararları fiyatlanıyor. Dış piyasalarda ABD Merkez Bankası (Fed), içeride Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) kararları daha fazla öne çıktı. Fed beklendiği üzere faiz indirim sürecini 50 baz puan ile başlattı. Fed Başkanı Powell konuşmasında, “bundan sonra aynı oranda faiz indirimlerinin gelmeyebileceği, aceleci olmayacaklarını, gelen ekonomik verilere göre hareket edileceği” söylerken, faiz indirim gerekçelerini; “Enflasyonda hedef değerlere yaklaşılması, ekonomideki soğuma emareleri ve faiz indirimi için geç kalmamak” olarak özetledi.
YENİ ZİRVELER TEST EDİLDİ
Fed’in faiz kararı sonrası ekonominin görünenden daha yavaş büyüdüğü yorumları da geldi. Çarşamba günü beklentileri aşan Fed faiz indirimini piyasalar perşembe ve cuma günü de olumlu fiyatlamaya devam etti ve piyasalarda risk iştahı artarken moral de verdi. Ağırlıklı beklenti 25 baz puandı. Hatırlanırsa geçen haftaki yazımızın başlığı “Fed indirimi rahatlatır” şeklindeydi. Faiz indirimi sonrası gelişmeler de bu yönde gelişti. Borsalarda yükseliş, tahvil faizlerinde düşüş, dolarda zayıflama, euroda değer kazanımı, altın ve gümüş gibi kıymetli madenler ile petrol ve emtia fiyatlarında çıkış görüldü. ABD ve Almanya borsalarında yeni zirveler test edildi. Şimdi soru, faiz düşüşü petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarına yükseliş olarak yansırken gücünü koruyan ekonomik büyüme ile birleşince düşüş eğilimindeki enflasyonu tekrar canlandırır mı? Bu olasılık mevcut. Bu durumda Fed faiz indiriminde frene dokunur mu? Bu önümüzdeki ayların sorusu diyerek, şimdilik piyasa kutlamasına katılalım derim.
GELİŞEN ÜLKELERE OLUMLU YANSIR
Fed faiz indiriminin Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülke piyasalarına olumlu yansıyacağına dair değerlendirmeler de gelmeye başladı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch, ABD konut piyasasının arzı ve satın alınabilirliği artırmak için daha fazla faiz indirimine ihtiyacı olduğunu kaydetti. S&P faiz indiriminin, gelecek aylarda gelişmekte olan piyasalarda parasal gevşemeyi teşvik edeceği görüşünde. Fed merkez bankaları arasında öncü konumda bir banka. Bu açıdan aldığı kararlar çoğu zaman diğer bankalar için referans olarak alınır. Bir bakıma “ön teker nereye arka teker oraya” durumu.
İNGİLTERE, JAPONYA VE ÇİN DEĞİŞTİRMEDİ
PİYASALARIN uzun süredir beklediği tarih geldi, büyük bir olasılıkla ABD Merkez Bankası (Fed) faiz indirimine 18 Eylül Çarşamba günkü toplantısında başlayacak. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise uzun süreden sonra ilk faiz indirimini haziran ayında yapmış, ara vermişti. Geçen hafta onlar da faiz indirimine devam etme kararı aldı. Her iki bankanın da enflasyon hedefi yüzde 2 idi. ABD yüzde 9, Avrupa ise yüzde 10 enflasyondan yüzde 2’li seviyelere kadar geldi. ABD enflasyonu (TÜFE), geçen hafta yüzde 2.5 olarak beklentilere paralel açıklandı. Bu açıdan 25 baz puanlık indirim beklentisi ağırlık kazandı.
YAVAŞLAMA ZORUNLU KILIYOR
Piyasalarda beklentiler neler?
- Önümüzdeki dönemde faiz indirimlerinin dozunu enflasyon ve istihdam verilerinin seyri belirleyecek. Diğer yandan ABD ve Avrupa ekonomilerinde yüksek faize bağlı olarak yavaşlama emareleri baş göstermişti. Euro Bölgesi ve Almanya’da resesyon söylemleri daha fazlaca dillendirilmişti. Faiz indirimleri veya düşük faiz ortamının ekonomideki büyüme ve canlılığa katkı vermesi beklenebilir.
- Diğer yandan piyasalara yansımaları ayrıca önemli olacak. Borsalara, altın ve gümüş başta olmak üzere kıymetli madenler ile emtia fiyatlarında yükseliş gibi sonuçlarını zaman içinde görmemiz mümkün olabilir.
- İlk tepki altın fiyatlarından bir süredir geliyordu zaten. Piyasaların fiyatlama konusunda baz aldığı tek parametre faiz de değil elbette. Faiz düşerken diğer parametrelerde yaşanacak gelişmeler de takip edilecek. Öncü merkez bankalarının faiz düşüşlerinin bir diğer olumlu yansımaları Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkeler üzerinde olabilir.
- Düşük borçlanma maliyetleri, portföy yatırımlarında artış gibi bazı yansımaları görmemiz olasılık dahilinde. Özellikle Türkiye açısından bakacak olursak; Türkiye’de yüksek faiz ortamının en azından bir süre daha devamı bekleniyor. Bu durum ABD ve Avrupa ile faiz makasının daha da açılması demek. Son aylarda yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelik yüksek faize bağlı olarak tahvil bonoya bariz bir ilgileri mevcut. Bu eğilimin sürmesi beklenebilir.
PİYASALARDA yön arayışı devam ediyor. Eylül ayına tepki yükselişiyle başlayan Borsa İstanbul’da alımlar güç kazanamadı. Döviz kurları da yatay seyrini korudu. Enflasyon, Orta Vadeli Program ve Türkiye’nin kredi notuna ilişkin değerlendirmeler, iç gündemin önemli konu başlıklarıydı. Ağustos ayında yıllık enflasyonda baz etkisiyle bir gerileme olsa da aylıkta yüzde 2’nin üzerinde kalmaya devam etti. Bu açıdan düşüş için biraz daha sabır gerekecek.
FAİZ İNDİRİMİ 2025’TE BEKLENİYOR
Enflasyon düşmeyince faiz de bir süre yüksek seyrini koruyacak. Zorunlu karşılıkta artırım içeren son TCMB tebliği sonrası bu olasılık biraz daha güçlendi. TCMB’den faiz indirim beklentileri 2025 yılına ertelenmiş görülüyor. Faiz tarafındaki bu durum hem borsa hem de ekonominin seyri açısından zorlayıcı bazı şartları beraberinde getiriyor. Tasarruf sahiplerinin borsaya yönelimi daha zorlaşırken ekonomideki büyüme yavaş kalmaya devam edebilir. Orta Vadeli Program’da bunun yansımaları zaten mevcut. Programda 2024 yılı için; dolar/TL kuru tahmini 33.2 TL olurken büyüme yüzde 4’den yüzde 3.5’e düşürüldü. Enflasyon tahmini ise yüzde 41.5’e yükseltildi. Büyüme aşağı, enflasyon yukarı yönlü revize edilince “stagflasyon” söylemlerini haklı çıkaracak bir tablo da ortaya çıkmış oldu.
FAİZDE KRİTİK DENGE
Son bir yıldır uygulanan ekonomik program ve parasal sıkılaşma ile yüksek faiz devam etmek durumunda. Ekonomiye can suyu vermek için faizleri düşürünce döviz kurunu bu seviyelerde tutmak mümkün olmaz. Kur yükselince enflasyon yükselir, yabancı portföy girişleri (carry trade) zayıflar veya tersine döner gibi birçok ihtimal ortaya çıkar. Son bir yılda yapılanlar heba olup başa dönülür. Yüksek faiz ortamı devam ettiği sürece ekonomideki yavaş büyüme ve buna bağlı olarak şirketlerin borç ödeme güçlerinde zayıflama gibi sonuçlar beklenebilir. Sanki biraz “kırk katır, kırk satır” durumu gibi. Hal böyle olunca borsanın olumlu fiyatlamaya konu olacak gündem ve beklenti ihtiyacı sürüyor. Yılın ilk yarısına ilişkin bilançolar ise borsayı taşıyacak ölçüde bir performans ortaya koymaktan uzak.
Ekonominin genel seyri dışında enflasyon muhasebesi etkisi bariz şekilde bilançolara yansımış durumda. Umutlar dış kaynaklı gelişmelere kaldı. Bu ay içinde öncü merkez bankalarının faiz indirimlerine başlaması ve bu durumun Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkelere olumlu yansıması durumu söz konusu olabilir. Bunun için de biraz zamana ihtiyaç var. ABD ve Avrupa’da faizlerin düşecek olmasına karşılık Türkiye’deki yüksek faiz ortamının en azından bir süre daha korunacak olması yabancı yatırımcılar açısından önemli bir avantajı barındırıyor. Onlar da bu avantajı kullanmaya devam ediyor.
FITCH’İN ETKİSİ SINIRLI KALABİLİR
Ağustos ayı yüzde 7.5’lik bir düşüşle ‘kayıp bir ay’ olarak kayıtlara geçti. Dış piyasalardaki iyimserliğe rağmen Borsa İstanbul olumsuz ayrışma gösterdi. Piyasayı taşıyacak beklenti ve gündem eksiliği, yabancı yatırımcıların hisse satışları, yerli yatırımcıların azalan ilgisi, yılın ilk yarısına ait şirket bilançolarının zayıf gelmesi gibi birçok neden BIST 100 Endeksi’ndeki düşüşe sebep olarak gösterilebilir. ‘Büyük para haklıdır’ sözünü doğrularcasına bazı yatırımcı davranışlarının da bu sürece belli ölçüde katkısı olasıdır. Telafi edilen Japonya olayı dışında piyasa bozucu önemli bir haber akışı da yoktu. Eylül ayı ile farklı bir gündem söz konusu. 6 Eylül Cuma günü Fitch’den gelecek Türkiye’nin kredi notuna ilişkin haberler, olumsuz fiyatlamanın önemli ölçüde yapılmış olması, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirim sürecini başlatması ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz düşüşüne devam edeceği beklentileri gibi olumlu fiyatlamaya konu olabilecek gündemler var. Borsa İstanbul’un bu konu başlıklarını ne ölçüde kullanacağını önümüzdeki haftadan itibaren göreceğiz. Bunun için öncelikle yabancı girişlerinin başladığını görmek gerekecek. Bu meyanda yerli yatırımcıların ilgisinin de tekrar artması önemli olacak.
MERKEZ’DEN PİYASAYA MESAJ
Talep artışı olmazsa, olmaz. Mevcut faiz halen enflasyonun altında yani negatif faiz durumu söz konusu. Bu aşamada; gerek banka mevduatı, tahvil bono ve gerekse TCMB politika faiz oranları halen tasarrufları enflasyona karşı korumada yetersiz kalıyor. Ancak perşembe akşamı TCMB tarafından zorunlu karşılık uygulamasında yapılan değişikliğin TL mevduatının desteklenmesi ve mevduat faizlerindeki düşüşün sınırlanması hatta örtülü faiz artışı gibi bazı sonuçları beraberinde getirmesi olasılığı mevcut. Bu gelişmenin mevduat faizlerine yansımalarını bir görmek gerekecek. Mevduat faizindeki düşüş durursa kredi faizleri de yüksek kalmaya devam edecektir. TCMB’nin bu hamlesini dezenflasyon sürecindeki gecikme ile birlikte parasal sıkılaşma adımlarının devamı olarak görmek mümkün. Uygulanan ekonomik programın döviz kurlarındaki artışa tahammülü olmayacağına göre bu tür önlemleri olağan karşılamak gerekir. Kur artışı demek enflasyon artışı ve parasal dengeleri besleyen carry trade işlemlerine sekte vurmak demek bir yerde. TCMB bu yolla piyasaya mesajını vermiş oldu.
HİSSE SENEDİNDE KAYIP DAHA FAZLA
Zaten toplantı metinlerinde gerekirse diye başlayan cümleler ile ek sıkılaştırmadan söz etmişti. Son aylarda döviz mevduatında bir artış da vardı. Bu tasarruf sahiplerinin alternatif arayışında olduğunu gösteren bir durumdu. Enflasyona karşı korunma çerçevesinde biraz da güvenli liman olarak altın, döviz, konut gibi yatırım araçları daha fazla sorulur olmaya başlamıştı. Konut için halen yüksek kredi faizleri önemli bir set oluşturuyor. Ancak yıl sonuna doğru faiz indirimleri başlarsa diye bir beklentiyle orta ve uzun dönemli bir alternatif olabilir. Döviz kuru ve mevduatlarında bir kımıldama var ama TCMB ile ekonomi yönetimi o noktada sıkı takipte. Perşembe akşamı TCMB’den gelen kararla bunu tekrar teyit etmiş oldu. Bu meyanda; geçen ay düşmüş ve mayıs ayındaki seviyelerinin altına çekilmiş bir BIST 100 Endeksi var. Hisse senetlerindeki kayıplar daha fazla. Tavsiye olarak algılanmamak kaydıyla, bir alternatif olarak “umutlar eylülde” derken biraz da bu açıdan bakmak istedik. Spekülasyonlar ve hızla değişiklik gösteren gündem ile bu beklentinin ne ölçüde realize olacağını göreceğiz. Mevcut durum itibariyle Borsa İstanbul’da temkinli görünüm korunuyor.
DIŞ PİYASALARDA İYİMSERLİK KORUNUYOR
Bir parça ivme kaybına uğrasa da dış piyasalarda iyimserlik sürüyor. Bu olumsuz bir haber akışından çok, olumlu gelişmelerin belli ölçüde fiyatlanmasından kaynaklanan bir durum. ABD ve Avrupa (Fed, ECB) merkez bankalarının faiz indirim beklentileri korunurken Fed’in eylül ayından itibaren bu süreci başlatıp kasım ve aralık ayılarını da kapsayacak şekilde devamı bekleniyor. Fiyatlamaya konu baz senaryo bu yönde. Geçen hafta ABD büyümesi (GSYH) yüzde 3 ile beklentilerin ve önceki çeyreğin üzerinde gelirken Euro Bölgesi enflasyonu (TÜFE) yüzde 2.2 geçen ayın oldukça altında gerçekleşti. Almanya’da ise benzer şekilde enflasyon yüzde 1.9 ile önceki ayın, beklentilerin ve yüzde 2 hedefinin altında geldi. Euro Bölgesi ile Almanya uyguladıkları ekonomik programın sonuçlarını aldılar ve enflasyonda hedeflerine ulaştılar. Bu diğer ülkeler için çok net bir referanstır. Ama ekonomide resesyon ve yavaşlama gibi bir bedel de ödediler. Bu açıdan ECB’nin 12 Eylül’deki toplantıda faiz indirimine devam edeceği beklentileri güç kazandı.
ALTINDA KÂR SATIŞI
Ağustos ayı özellikle borsa için kayıp bir ay oldu. Yaz durgunluğu kendini iyice hissettirdi. Düşüşe etki eden nedenler olarak; piyasayı taşıyacak beklenti ve gündem eksikliği, 06/2024 dönem bilanço sonuçlarının istenen düzeyde olmaması, yabancı çıkışının sürmesi, yerli yatırımcıların zayıf ilgisi gibi gerekçeler sıralanabilir.
Fiyatı yükselten taleptir. Talep zayıf olunca fiyatlar da düşüyor. Borsa İstanbul’da dış borsalardan olumsuz ayrışma ile genele yaygınlık gösteren bir baskıdan söz etmek mümkün. Bilanço dönemi olmasına rağmen hisse bazlı hareketlilik zayıf. İyi gelen az sayıdaki bilançoya sahip hisseler de piyasa atmosferine uyum sağlamış görünüyor.
Bilançolar bağlamında bir dipnot eklemek gerekirse, geçen hafta bir şirketin konkordatoya gitmesiyle bir anda borçlanma analizleri öne çıktı. Son dönemde sıkça vurguladığımız üzere, ekonomideki yavaşlamanın borç ödeme kapasitelerini zayıflatması olağan bir gelişme ve sonuç. Bu açıdan borçluluk rasyoları bir süre daha gündemde yer tutacak gibi görünüyor.
BİR HAFTADA 1.4 MİLYAR DOLARLIK ALIM YAPTILAR
Borsadan devam edecek olursak; yabancı yatırımcıların hisse satışları BIST100 Endeksi’nin zayıf kalmasının en önemli nedenleri arasında. Gelen satışları yerli yatırımcı karşılamakta zorlanıyor. Yabancı yatırımcıların tahvil bonoya ilgileri ise artarak devam ediyor. 16 Ağustos ile biten haftada yabancılar; hisse senetlerinde 297 milyon dolarlık satış, tahvil bonoda 1.4 milyar doların biraz üzerinde alım yaptılar.
Tahvil bonoyu yoğun şekilde tercih etmelerinin sebepleri arasında; küresel ekonomide en yüksek faize sahip ülkeler içinde Türkiye’nin ilk sıralarda yer alması ve yıl sonu gibi enflasyondaki düşüşle birlikte TCMB’den olası bir faiz indiriminin gelebileceği öngörüsü olabilir. TCMB verilerine göre yapılan kabaca bir hesapla yılbaşından bu yana tahvil bonoya yabancı girişlerinin 25 milyar dolar civarında olduğunu söylemek mümkün. Hisse senetlerinden ise aynı dönem için yaklaşık 4 milyar dolar civarında bir çıkış söz konusu.
Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı takası ise düşmeye devam ediyor. Cuma günü itibarıyla yüzde 37.66 seviyesine geriledi. Dış borsalar 5 Ağustos’taki Japonya şokunu atlatıp üzerine prim yaparken Borsa İstanbul’da düşüş eğiliminin korunuyor olmasının nedenleri arasında beklenti kırılması veya bozulması da yer alıyor.