Nedim Şener

FETÖ’cüler yolsuzluk ve tecavüzden sonra ‘Mahrem Yapı’yı deşifre ediyor

26 Ocak 2024
Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Gülen’in ölümü sonrası için başlayan liderlik kavgası nedeniyle dörde bölünen örgüt üyeleri, FETÖ’nün kirli yüzünü deşifre etmeye devam ediyor.

FETÖ elebaşının “sır küpü” olan Cevdet Türkyolu ve Türkiye imamı Mustafa Özcan odaklı ‘yolsuzluk’ tartışmalarından sonra, elebaşının özel doktoru ‘Dr.Kudret’ olarak bilinen kişinin merkezinde olduğu taciz ve tecavüz olaylarından sonra, Türkiye’deki tüm kumpas ve operasyonların merkezindeki ‘FETÖ Mahrem Yapılanma’ da deşifre ediliyor.

Son itiraf, kumpas davalarında rol alan Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın çıkardığı Taraf isimli gazetede Mehmet Baransu ile en aktif rolü oynamış olan, ABD’ye firar eden FETÖ mahrem yapılanmasının tetikçisi FETÖ’cü eski polis memuru Emrullah Uslu’dan geldi. Uslu örgüte bağlı bir YouTube yayınında, 15 yaşında örgüte girenden FETÖ elebaşı Gülen’e kadar tüm üyelerinin ‘Mahrem Yapı’yı bildiğini şöyle anlattı: “...Birkaç alan var mesela birisi ‘mahrem’ iddiası. ‘Cemaatte her şey doğru mahrem yanlış mı?’ Bir iddia bu. Dolayısıyla ‘Mahremleri tavan biliyordu, tabanın bundan haberi yoktu’ diyorlar. Cemaatte hangi tabanın-salak değilse-, hangi tabanın cemaatin mahrem yapısından haberi yoktu? Bunu söyleyenler aslında mahremi yönetenler, itirafçı olanlar. Mesele şu; cemaatin tabanında, hani tabanla mahrem arasında fark var ya; kardeşim cemaatin adliyede, emniyette, askeriyede isimlerinin olduğunu, bunun son derece doğal olduğunu bizzat Fethullah Gülen televizyonların karşısına çıkıp söylemedi mi? Dolayısıyla cemaatin 15 yaşındaki çocuğundan 15 yıllık, 30 yıllık, 100 yıllık cemaat mensubuna kadar herkes bu cemaatin mahrem yapısının olduğunu, buralarda askeriyeye, emniyete, adalete adam sokmak için çalıştığını, bunun da bir hak olduğunu biliyordu.”

MİT-EMNİYET MAHREM YAPI

FETÖ’nün TSK’daki, emniyetteki ve yargıdaki mahrem yapılanması, 2007’den itibaren Ergenekon ve Balyoz dahil kumpas davaları ile 7 Şubat MİT Müsteşarı’nın tutuklanması girişimini, 17/25 Aralık’ı,  MİT TIRları’nın durdurulmasını ve 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirmişti. Tüm kumpas operasyonları FETÖ elebaşı Gülen’in talimatıyla ‘Emniyet Mahrem Yapılanması’nın başındaki ‘Kozanlı Ömer’ kod adlı Osman Hilmi Özil ile ‘Doktor Sinan’ kod adlı Murat Karabulut’un başında bulunduğu ‘MİT Mahrem Yapılanması’ tarafından kararlaştırılıp organize edilmişti. Kumpaslar, yargıdaki örgüt üyeleri ile tetikçi olarak kullandıkları gazeteciler eliyle pazarlanmıştı. Kumpaslar, FETÖ elebaşı Gülen’in talimatıyla ‘Emniyet ve MİT Mahrem Yapılanması’ üyeleri tarafından gerçekleştirilirken, 15 Temmuz darbe girişiminde Gülen’e doğrudan bağlı olan Adil Öksüz’ün başı çektiği ve darbe gecesi Akıncı Üssü’nde bulunan Kemal Batmaz, Harun Biniş, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç’un yer aldığı ‘TSK Mahrem Yapılanması’nca planlanıp icra edilmişti.

‘DARBEYE ABD VE NATO İZNİ VAR’15 Temmuz gecesinde rol alan mahrem imamlara dair bir başka itiraf da firari FETÖ mensubu Önder Aytaç’tan gelmişti. FETÖ’nün 15 Temmuz’daki rolünün açığa çıkmasındaki en önemli delillerden birisi sivil mahrem imamların yakalanması olmuştu.


Yazının Devamını Oku

Gazeteciliğimde de bir ilk: ‘Müvekkilim dünyaya döndüğünde talebinizi iletirim’

24 Ocak 2024
FETULLAHÇI Terör Örgütü’nün, 400 dolayında pilot ve personeli “disiplin kurulu kararı” adı altında kurduğu kumpasla Hava Kuvvetleri’nden atıp mesleki hayatlarını kararttığı kişilerden birinin de uzaya giden ilk astronotumuz Alper Gezeravcı olduğu ortaya çıktı.

Son yazımda konunun detaylarını yazmıştım. Bugün ise araştırma yaparken benim için de bir ilk olan ve beni gülümseten cevabı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hava Kuvvetleri’ndeki FETÖ’cülerin 2011’de sahte ihbarla “disiplin kurulu kararı” ile resen emekliye ayırdığı Gezeravcı, 2012’de ayrıldığı görevine çetin bir hukuki mücadele sonucunda, 8 yıl sonra 2020’de geri dönebildi.

FETÖ’CÜLER İFTİRAYA BAŞLADI

O uzay görevine çıkarken, ona bu mağduriyeti yaşatan firari FETÖ’cüler kolları sıvadı ve yeni bir algı operasyonuna giriştiler. Başı da Gezeravcı’nın Hava Kuvvetleri’ne geri dönmek için başvurusunu reddeden Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin FETÖ’cü üyesi firari Cemil Çelik, firari FETÖ’cü Adem Yavuz Arslan, mahrem imamlık da yapan firari Tarık Toros gibi isimler çekti. Gezeravcı uzayda Türkiye’yi temsil edip araştırmalar yaparken hakkını savunmak biz dünyada olanlara düştü.

Alper Gezeravcı’nın uzaya gidişi bir ilk olarak tarihe geçerken ben de gazetecilik hayatımda da bir başka ilki yaşadım.

Avukatı Sayın İlter Aksoylu ile irtibata geçip Alper Gezeravcı’nın açtığı davalarla ilgili bilgi talebinde bulundum. Müvekkili Alper Gezeravcı’nın yaşadıkları ile ilgili olarak basına yansıyan olaylar hakkında kısaca sözlü açıklama yaparken, açtığı davalarla ilgili belge paylaşma talebimi ise kabul etmedi. Yazılı olarak gönderdiği mesajda şunları yazdı: “Maksadınız Alper Gezeravcı’ya karşı yürütülen kara propagandaya cevap vermek olsa da hatta bunu ben de istesem dahi Alper’in bilgisi ve rızası dışında kişisel verilerini, yargılama safahatını paylaşmam mümkün değil. Avukat olarak müvekkilimin iradesi olmadan onun bilgilerini kimseyle paylaşamam. Kendisi dünyaya dönsün talebinizi iletirim...

İlk kez bir astronotumuz uzaya gitmiş ve benim onun başından geçenleri ayrıntıları ile yazmak için dünyaya dönmesini beklemem gerekiyordu.

Yazının Devamını Oku

FETÖ kumpası uzay yolunda da karşımıza çıktı

22 Ocak 2024
FETÖ'nün kumpas operasyonları dışında TSK’daki kendilerinden olmayanlara yönelik operasyonlarından birini de “disiplin kurulu kararı” oluşturdu.

Uzaya giden ilk astronotumuz Alper Gezeravcı da, Fetullahçı Terör Örgütü’nün Hava Kuvvetleri’ndeki yapılanması tarafından “disiplin kurulu kararı” üzerinden kurulan kumpasla Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılan 400’e yakın subay ve pilottan birisiymiş. 

FETÖ’cüler, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri’nde kendilerinden olmayan birlerce kişiyi, sahte ihbar ve görüntüler yanında özel hayatları ile tehdit ederek Türk Silahlı Kuvvetleri’nden uzaklaştırdılar. Alper Gezeravcı da o dönem FETÖ’nün kurbanlarından birisi oldu. 2011’de hakkında sahte ihbar ve iftira üzerine Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’nda çöreklenmiş FETÖ’cüler tarafından yasadışı sorgulanmış ve tehdit edilmiş.

O süreci yakından bilen eski TSK mensubu’nun anlattıkları ilginç; “Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’nı kontrol eden FETÖ’cüler kendilerinden olmayan herkese karşı bir operasyon yaptılar. Üryani Kömbeci’nin başında olduğu ekip sahte ihbarlarla hedef aldıkları subayları yasadışı sorguya alıp tehdit ve şantajla ellerinden imzalı ifadeler aldılar. Alper Gezeravcı da bunlardan birisi, Hava kuvvetleri’ndeki FETÖ’cü istihbaratçılar bu çocuğu günlerce baskı altında tutup, tehdit edip, vaatlerde bulunup ’İmzala işte bir şey olmayacak’ deyip kendi yazdıkları metni imzalatmışlar. ‘Yoksa hakkındaki iddialar yayılır ailene kadar ulaşır’ diyerek tehdit etmişler.

KURUL VE MAHKEME FETÖ’CÜYDÜ

Bu sadece ona değil birçok kişiye yapılmış o dönem. Hava Kuvvetleri’ndeki bu ekibin hepsi FETÖ’cüydü; Disiplin Kurulu üyeleri Adli Müşavir eski hâkim yarbay Bedrettin Özgür FETÖ’den hükümlü, Kurmay Başkanı, Personel Başkanı, İstihbarat Başkanı tamamı FETÖ’cüydü. Bazılarının ailesi gayet mütedeyyin olan bu çocukları tek suçları FETÖ’cü olmamak, FETÖ operasyonlarına direnmekti. Hava Kuvvetleri’ndeki istihbarat ekibi yasadışı yöntemlerle hedef aldıkları personeli günlerce yorup, tehdit edip, ‘Bu bilgileri ailene göndeririz’, “Şunu imzalayın bir şey olmayacak’ deyip kendi yazdıkları ifadeleri imzalatıyorlardı. Sonra da FETÖ’nün elindeki Adli Müşavirlik dosyayı yine FETÖ’cülerin elindeki Yüksek Disiplin Kurulu’na gönderiyor ve personel TSK’dan atılıyordu.

Sonrasında, ihraç kararına karşı iptal davası açsan da FETÖ’nün elinde olan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nden (AYİM) olumlu sonuç alamıyorlardı. Çünkü AYİM de FETÖ’nün elindeydi. İhraç kararına ret veren eski hâkim albay firari Cemil Çelik de azılı bir FETÖ mensubudur.”

FETÖ’CÜ SALDIRISI

Gerçekten de Alper Gezeravcı uzay yolculuğuna çıkar çıkmaz sosyal medyada yalan, iftira ve dezenformasyon harekâtını başlatan da FETÖ’cü vatan haini

Yazının Devamını Oku

Bölücü 5 partiye göz yuman AYM uyuyor mu yoksa bizi uyutuyor mu

17 Ocak 2024
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusu üzerine terör örgütü PKK’nın siyasi kolu HDP hakkında kapatma davasının üzerinden neredeyse 3 yıl geçmesine rağmen Anayasa Mahkemesi halen bir karar veremedi.

Düzeltiyorum aslında bir karar verdi; 14 Mayıs seçimleri öncesi 569 milyon liralık Hazine yardımını PKK terör örgütünün amaçları doğrultusunda kullanacağı gerekçesiyle önce bloke etti, bir ay sonra ise kararı değiştirdi. Böylece Hazine yardımı terör örgütü ve siyasi koluna verilmiş oldu.

PKK/HDP KENDİNİ KAPATTI

Anayasa Mahkemesi karar alsa da aslında ortada kapatılacak bir parti de kalmadı. Çünkü savunma yapmayarak Anayasa Mahkemesi’ni ciddiye almadığını gösteren HDP yönetimi, AYM’nin kararını beklemeden kendisi partinin kapısını kapattı.

Yani Anayasa Mahkemesi’nin kapatacağı bir parti ortada yok. Artık binalarının dışında tabelası bile olmayan HDP’den geriye sadece AYM’deki dosya üzerinde yazılı adı kaldı.

6 AYDA ÜÇ İSİM DEĞİŞTİRDİ

PKK’nın siyasi kolu 14 Mayıs 2023 seçimlerine kapatma olasılığına karşı YSP(Yeşil Sol Parti) adıyla girdi. Sonra adını HEDEP (Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) olarak değiştirdi. Yargıtay’ın HEDEP adının kapatılan HADEP’i çağrıştırdığı uyarısından sonra kısaltmayı DEM olarak değiştirdi. PKK’nın siyasi kolu şimdi TBMM’de DEM olarak faaliyet gösteriyor.

KARAR ASLAN’IN GİDİŞİNİ Mİ BEKLİYOR

Yazının Devamını Oku

Özgür Özel’in bölücülerle yürüdüğü kırmızı halı döşenmiş tehlikeli yolu

15 Ocak 2024
Bölücü terör örgütü PKK, 22 ve 23 Aralık günlerinde Pençe-Kilit operasyon bölgesine saldırdıktan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin daha da tahkim ettiği Pençe-Kilit operasyon bölgesine 20 gün aradan sonra neden saldırdı?

Türk Ordusu’nun terörle mücadeledeki kararlılığını bu tür saldırılarla kıramayacağını, saldırıya katılan teröristlerin öldürüleceğini bildiği halde neden aynı bölgede saldırıya girişti?

Alçakça saldırıları için zaman, mekân ve yöntem ayrımı yapmayan PKK terör örgütünün Pençe-Kilit bölgesine saldırısı sadece hava şartları ve coğrafi koşullarla izah edilebilir mi?

AMAÇ OPERASYONLARI TARTIŞMAYA AÇMAK

ABD başta emperyalist ülkelerin taşeronu olan PKK terör örgütü, yıllardır Kandil başta olmak üzere üs olarak kullandığı Irak’ın kuzeyindeki terör yuvalarının ciddi tehlike altında olduğunu görüyor. Türkiye’nin Pençe-Kilit bölgesinde sağlayacağı etkinliğin PKK’nın yurtdışı varlığının da sonu anlamına geleceğini biliyor. O yüzden saldırılarını bu bölgede yoğunlaştırıyor. 20 gün arayla aynı operasyon bölgesine saldırı düzenlemesinin başka bir asıl önemli sebebi ise Pençe-Kilit bölgesinde yaptığı saldırının Türk siyasetindeki bölünme yaratması, Türkiye’de tartışma yaratması olduğu açık.

Nitekim, “Türk askerinin o bölgede ne işi var?” sorusuyla başlayan ve Türkiye’nin PKK terör örgütüne karşı sınır ötesi operasyonlarını tartışmaya açmaya çalışanlar hemen ortaya çıktı.

PKK/HEDEP-DEM bunu yıllardır yapıyor ama buna ilk kez Özgür Özel CHP’si de katkı sağlamaya başladı.

KILIÇDAROĞLU’NUN AÇTIĞI YOL

Kemal Kılıçdaroğlu

Yazının Devamını Oku

MİT’in caydırıcılık formülü: ‘Türkiye’ye taş atan kurşuna hazır olsun’

12 Ocak 2024
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 97’nci kuruluş yıldönümü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla kutlandı.

Teşkilatın 97’nci yılında doktora ve yüksek lisans eğitimi verecek olan MİT İstihbarat Akademisi’nin faaliyete geçtiği müjdelenirken, ilk yayın olarak “Batılı Ülkelerde Aşırı Sağın Yükselişi” başlıklı raporu ise dünyada gittikçe büyüyen bir tehlikeye dikkat çekilmesi bakımından anlamlıydı.



Güncel konuysa, Türkiye’yi hedef alan İsrail’e bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verilen mesajdı. 2021 yılından beri İsrail istihbarat servisi Mossad’ın Türkiye’deki faaliyetlerine yönelik operasyonlar düzenleyen MİT, kısa süre önce de bir ajan ağını çökertmişti.

MOSSAD’A MESAJ

İsrailli yetkililerin Türkiye’de de saldırı yapacaklarını açıklamasından sonra gelen bu operasyonun ne anlama geldiğini bizzat Erdoğan şu sözlerle duyurdu; “İsrail’in ülkemizdeki ajanlarını ortaya çıkaran Milli İstihbarat Teşkilatı’mız bunları şaşırttı. Bu işin daha ilk adımıydı. Türkiye’yi daha tanıyamadınız.”

Yazının Devamını Oku

Bir MİT mensubunun çocuğuna bırakacağı en değerli miras

10 Ocak 2024
Bir süre önce Bakırköy’deki sahafta kitapları karıştırırken, Milli İstihbarat Teşkilatı İstanbul Bölge Başkanlığı yapmış olan Osman Nuri Gündeş’in 2010 yılında kaleme aldığı “İhtilallerin ve Anarşinin Tanığı” kitabı elime geçti.

Kapağını çevirdiğimde, kitabın Osman Nuri Gündeş tarafından kızına imzaladığı duygu ve onur dolu şu notu okudum: “Hayatını sadece ailesinin refahı ve saadetine adamış bir babanın, milleti ve vatanı için hayatı pahasına yaptığı işlerin hikâyelerinin kızına armağanı. Baban, 8 Ocak 2011.”

İsimlerini bilmesek, gözümüzle görmesek de Türkiye’nin güvenliği için fedakârca görev yapan Milli İstihbarat Teşkilatı’nın varlığının Türk milletine verdiği güven bu kısa notla anlatılmıştı.

MİT 97 YAŞINDA

Sahaftan alıp bir emanet gibi sakladığım kitaptaki Gündeş’in bu notunu yazmak için en uygun zaman olduğunu düşünüyorum. Çünkü, vatanı ve milleti için canı pahasına görev yapan ve hayatını görevi gereği çoğu zaman vakit ayıramadığı ailesinin saadetine adayan, tıpkı askerlerimiz ve polislerimiz gibi vatan, millet, bayrak ve ailesi için gece gündüz çalışan Milli İstihbarat Teşkilatı mensupları 97’nci yılını kutluyor.

Devletin gözü kulağı olan, yurtiçinden ve dışından gelecek tehlikeleri gerçekleşmeden önleyen, edindiği bilgiyle milli güvenlik politikalarının oluşturulmasında en önemli rolü oynayan ve tehlikeyi dünyanın neresinde olursa olsun kaynağında bertaraf eden MİT mensuplarının isimlerini ne yaşarken ne de öldüklerinde bilmeyiz.

YAŞAMI DA ÖLÜMÜ DE GİZLİ

 

Yazının Devamını Oku

MİT operasyonundaki ayrıntı: Hamas Lideri Halid Meşal’ın koruması Mossad ajanı oldu

8 Ocak 2024
MİLLİ İstihbarat Teşkilatı, yıllardır takip ettiği Mossad’ın Türkiye’deki faaliyetlerine yönelik 2021 yılından bu yana dört operasyon yaptı.

Son operasyonda gözaltına alınan 34 kişiden 26’sı “siyasal veya askeri casusluk” suçundan hâkimliğine sevk edildi. Şüphelilerden 15’i tutuklandı, 11’i hakkında ise adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verildi. 8 şüpheli de sınır dışı edilmek üzere İl Göç İdaresi’ne teslim edildi.

İSRAİL ÇEVRİMİÇİ OPERASYON BİRİMİ

Bu operasyonun özelliği İsrail istihbaratı oluşumu ‘İsrail Çevrimiçi Operasyon Birimi’nin deşifre edilmesi oldu. MİT, İsrail istihbaratının, Türkiye’de internet, sosyal medya platformları yani sanal ortam üzerinden para karşılığı devşirdiği ajanlar ile çevrimiçi operasyon amacıyla kullandığı hat numaralarını tek tek tespit etti. Bu hatlarla Türkiye’de iletişime geçilen şahısları takibe aldı ve para hareketlerini tespit etti.

MİT’in tespitleri ve gözaltına alınan kişilerin ifadeleri ilginç ayrıntılar içeriyor: Mossad’a bağlı ‘İsrail Çevrimiçi Operasyon Birimi’ adına faaliyetlerde bulunan Filistin, Lübnan, Suriye ve Türk ajanlar, hedef aldığı kişi ve kurumlarla ilgili bilgi, belge ve fotoğrafları temin ederek doğrudan irtibatlı oldukları Mossad elemanlarına aktardılar. Mossad’a ajanlık yapanlar bunun karşılığında özellikle terör örgütleri tarafından kullanılan Havala yöntemi, Bitcoin gibi kripto para birimi ve Western Union sistemini kullanarak para aldılar. İsrail istihbarat servisi Mossad, internet tabanlı mobil uygulamalar üzerinden uzaktan/çevrimiçi operasyon ekibi, hedeflere yönelik taktik/keşif şeklinde işler yapılması için canlı kurye ile kaynaklarına para transferi de yapıldı.

DEDEKTİFLERİ KULLANDI

Profesyonelce yapılması istenilen işlerde dedektiflerden yararlandı. Dedektifler, sistem açıklarından ve kritik öneme haiz devlet kurumlarında görev yapan çevrelerinden, devletin veri tabanında bulunan bilgileri temin etti.

Sahada hedef aldıkları kişi ve kurumlara yönelik takip, izleme, keşif gibi taktik faaliyetlerde ise ağırlıklı olarak şüphe uyandırmayan şahıslardan faydalandı.

SÜLEYMANİYE GÖRÜNTÜLENDİ

Yazının Devamını Oku