Mete Tamer Omur

İzmir gibi enerjik, İzmir gibi doğal ve İzmir gibi pozitif

31 Ağustos 2024
İzmirli iş insanı Fuat Eroğlu, ikinci kuşağın sinerjisiyle gıda takviyeleri sektörüne de yatırım yaptı. “Bitkilerin dönüşüm hikayesi ve daha sağlıklı yaşam” temasıyla ‘Sidrex’ markasına hayat verdi. Fuat Eroğlu ve Marka Direktörü kızı Büşra Eroğlu, gıda takviyesi alanında global bir marka olma hedefiyle çalışıyor. Gündemlerinde yeni ürünler de var.

 

RİSK ve fırsatlara karşı ‘yumurtaları aynı sepete koymamak’ söylemi iş yaşamının olmazsa olmazlarından… Bu söylemden hareketle birçok girişimci, ana işlerinin yanı sıra farklı alanlara da yatırım yapma arzusunda oluyor. 1994’te kent ekipmanları ile donatı malzemeleri sektöründe faaliyet gösterme hedefiyle kurulan ve bugün İzmir’den tüm dünyaya çocuk oyun parkları üreten Cemer Kent Ekipmanları’nın kurucusu Fuat Eroğlu da bu misyonla hareket edenlerden... İkinci kuşakla birlikte Eroğlu, şimdi de gıda takviyesi sektörüne adım attı. Fuat Eroğlu ve ikinci kuşaktan kızı Büşra Eroğlu ile hem yeni girişimleri Sidrex’in doğuş hikayesini hem de gelecek planlarını konuştuk.

FARKLI BİR YOL İZLEDİ

Fuat Eroğlu, herkesin yaptığını yapmaktansa yapılmayanı yapmayı kendine ilke edinmiş. Bu ilkeyle para odaklı değil de evrensel standartlara sahip doğru olan ürünü piyasaya sunma hedefiyle 1994’te Cemer Kent Ekipmanları’nı kurmuş. Kent ekipmanları ve donatı malzemeleri sektöründe birçok yeniliğe ve ilke imza atmış. Süreç içinde çocuklar için oyun parklarından gençler ve yetişkinler için macera parklarına, çocuklar, yetişkinler ve engelliler için fitness aletlerinden yer zemini için kauçuk üretimine sektöründe önemli bir aktör olmayı başarmış. Hem döviz kaybının önüne geçmiş hem de Amerika’dan Avustralya’ya kadar birçok ülkeye ihracat yapan bir şirket yaratan Eroğlu, mevcut başarı hikayesinin yanına yeni bir halka daha ekleme arayışına girmiş. Fuat Eroğlu, şöyle devam ediyor:

YENİ SEKTÖR ARAYIŞI

“İkinci kuşak da artık işin içinde. Oğlum Aziz Burak ile kızım Büşra Eroğlu da aile şirketimizi büyütmek adına emek veriyor. Yeni arayışlarla birlikte daha geniş kitlelere ulaşacak bir alana odaklanmak gerektiği fikrinde birleştik. Gıdaya fokuslandık. Tam da bu süreçte 2016’da Ege Üniversitesi Teknoparkı’nda kurulan NPROC ile yolumuz kesişti. Bu şirket gıda, sağlık ve kozmetik endüstrisinde kullanılan bitki temelli hammadde üretme hedefiyle kurulmuştu. Bu firmaya 2019’da ortak olduk. Bir süre sonra şirketin tamamını satın aldık.”

Yazının Devamını Oku

Dün oyuncak bebeklerini şimdi de çocukları giydiriyor

30 Ağustos 2024
Resim çizmeye olan kabiliyetine küçük yaşta oyuncak bebekleri için kıyafet tasarlamayı da ekleyen genç girişimci Doğa Karabağ, şimdi de hayata geçirdiği markasıyla ‘eğlenceli, çizgiler ile rahatlık’ sloganıyla 6 aydan 7 yaşa kadar çocukları giydiriyor. E-ticaretin yanı sıra İzmir’de bir mağaza açma hazırlığında olan Karabağ’ın hedefinde hem Türkiye’de pazarını genişletmek hem de ihracat kanalıyla tüm dünyaya ulaşmak var.

 

TÜM dünyada olduğu gibi Türkiye’de de e-ticaret pazarı büyümesini sürdürüyor. Özellikle pandeminin de etkisiyle değişen alışveriş alışkanlıklarıyla birlikte bu yılın sonunda Türkiye’de e-ticaret işlem hacminin 2.2 trilyon liraya ulaşması öngörülüyor. Bu hacmin 2025’te 3.1 trilyon, 2028’de de 6.3 trilyon lira olması bekleniyor. Çocuklar için kıyafet üreten Doğa Karabağ da e-ticaret kanalıyla tüketiciyle buluşanlardan... İzmir’de iki yıllık hazırlık aşamasının ardından ilk ürünlerini bu yılın ilk çeyreğinde tüketiciyle buluşturan Plant Mini’nin kurucusu Karabağ’la girişimcilik macerasından yarınlara dair hedeflerine birçok konuyu konuştuk.

RESME KARŞI BÜYÜK İLGİ

Anaokulu öğretmeni bir anne ile termik santralden emekli bir babanın iki çocuğunun küçüğü olan Doğa Karabağ, 1997’de Muğla’da doğmuş. Küçüklüğünden beri resim çizmeye karşı büyük bir ilgisi olan ve bu yeteneği katıldığı yarışmalarda da tescillenen Karabağ, bir yandan da oyuncak bebekleri için annesinin de katkısıyla kıyafetler tasarlıyormuş. Ağabeyinin yönlendirmesiyle ortaokul sonrası grafik tasarımı eğitimi için güzel sanatlar lisesini kazanmış. Üniversite eğitimini ise Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde hem resim öğretmenliği hem de grafik tasarımı okuyarak tamamlamış. Mezuniyet sonrası birkaç yıl turizm sektöründe faaliyet gösteren ağabeyiyle çalışan Doğa Karabağ, hikayesinin devamını şöyle anlatıyor:

İŞİN ÖZNESİ ÇOCUKLAR OLSUN

“Burada sosyal medya yönetiminden tasarıma çeşitli işler yaptım. Bir süre sonra da evlendim. Evlilikle birlikte İzmir’de kariyerime özel bir okulda devam etme kararı aldım. Anne olunca işe 2 yıl ara verdim. Ama zamanla iş hayatında uzak kalmak beni yormaya başladı. Bu süreçte yeni arayışlara girdim. Hem çocukluktan gelen çizim ve tasarım kabiliyetim hem de mesleğim gereği çocuklarla olan iletişimim ekseninde yeni arayışlara girdim. Tabii anne olunca farklı hassasiyetler de gelişiyor. Tüm bunların ekseninde çocuk giyimi üzerinde yeni bir hikaye yazamaya karar verdim. Eylül 2022’de de önce şirketimi kurdum.”

Yazının Devamını Oku

Oyun sektörüne yeni oyuncu

18 Ağustos 2024
Kurduğu Rapsodo’yu Türk asıllı bir dünya vatandaşı olarak tanımlayan Batuhan Okur, “Singapur’da doğan, Amerika’da büyüyen ve şimdi de İzmir’den dünyaya meydan okuyan girişimimize yeni halkalar eklemeyi planlıyoruz. Oyun sektörü de bunlardan biri. Ayrıca, dünya spor teknolojileri pazarında da önemli bir aktör olmayı hedefliyoruz” diyor.

 

TÜM dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oyun endüstrisi hızla büyüyor. Öyle ki bu endüstrinin dünya genelinde 185 milyar dolarlık pazar hacmi ve 3 milyara yakın oyuncusu olduğu tahmin ediliyor. Türkiye nüfusunun da yarıdan fazlasının oyuncu olduğu sektörün ülkemizdeki gelirinin ise 600 milyon dolara ulaştığı düşünülüyor. Böyle büyük bir ekonominin döndüğü oyun endüstrisine yatırım yapanların sayısı da her geçen gün artıyor. Bugün merkezi Singapur’da bulunan, Ar-Ge ofisi ise İzmir’de yer alan, beyzbol ve golf alanında sporculara ihtiyaçlarına yönelik teknolojiler geliştiren Rapsodo da oyun sektörüne yatırım yapanlardan. Singapur, Amerika, Japonya ve Türkiye arasında mekik dokuyan Rapsodo’nun kurucusu ve CEO’su Batuhan Okur’la İzmir’deki Ar-Ge ofisinde buluştuk. Okur’la yatırım planlarından çalışmalarına kadar birçok konuyu konuştuk.

* Batuhan Okur, Türkiye’yi uluslararası arenada temsil eden genç golfçülere teknoloji desteğinde bulunduklarını da söylüyor. Okur, “Türkiye Golf Federasyonu’yla işbirliği yaptık. Türkiye Milli Golf Takımı antrenmanlarında kullanılmak amacıyla vuruş performans verilerini gösteren ve teknik çalışmayı kolaylaştıran 40 adet golf monitörünü federasyona teslim ettik. Türkiye Golf Federasyonu ile gençlerimizin geleceğine yaptığımız bu teknoloji yatırımı, onların gelişimini ciddi oranda artıracak” diyor.

 

ÇÖZÜM GİRİŞİME DÖNÜŞTÜ

Batuhan Okur’un girişimcilik serüvenini 24 Ocak 2021’de ‘Bireysel ihtiyaçtan global marka yarattı’ başlığıyla yazmıştım. Hikaye kısaca şöyleydi: “ODTÜ Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan bir yıl sonra 1998’de Amerika’ya giden Okur, burada 2004’e kadar kalmış. Ardından önce Singapur, sonra Tayvan’da ikişer yıl çalışmış. İkinci çocuğu olunca seyahatleri azaltmak amacıyla Singapur’a geri dönen Okur, 150 milyon dolarlık bir işi yönetmeye başlamış. Yoğun iş stresini hafifletmenin çaresini ise golf oynamakta bulmuş. Karşısına 3 boyutlu görme engeli çıkınca, yaşadığı sorun çözmek adına atılan topun gittiği yeri görmek için bir atış monitörü geliştirmiş. Böylece 2011’de Rapsodo doğmuş. Süreç içinde golfun yanına beyzbolu ekleyerek yazılım ve donanım üretmiş. 2018’de de İzmir Ar-Ge ofisini kurarak Amerika’ya ihracata başlamış."

Yazının Devamını Oku

Bu yatırımlar Kınık’a ilaç olacak

9 Ağustos 2024
Bitkilerin uçucu yağını ve içindeki ilaç hammaddesinin çıkarılıp satıldığı zaman normal bitkiye oranla 9 kattan 30 kata kadar artan bir ekonomik değerin oluştuğuna dikkat çeken Enver Olgunsoy, “Bu bitkileri ekonomiye kazandırarak, Kınık’ı ve ülkemizi bu alanda önemli bir konuma getirmek istiyoruz. Kınık’ın başına talih kuşu kondu” dedi.

 

 

İNSANLIĞIN yüz yıllardır ilaçtan kozmetiğe birçok alanda kullandığı tıbbi ve aromatik bitkiler, şimdi de İzmir Kınık’ın ekonomik kalkınmasında itici güç olmaya hazırlanıyor. Ülkenin zengin bitki florasını daha katma değerli hale getirme hedefiyle kurulan Kınık Tarıma Dayalı İhtisas Organize Bölgesi (TDİOTB) de hem milyon dolarlık bir ekonomik değer hem de binlerce insana iş imkanı sunmayı amaçlıyor. Tohum, fide, tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliğiyle buna bağlı tesislerin yer alacağı Kınık TDİODB’nin 2025 yılında faaliyete geçmesi hedefleniyor.

YÜKSEK FİYATLA BİZE SATIYORLAR

Kınık TDİOTB Yönetim Kurulu Başkanı Enver Olgunsoy, Türkiye’nin birçok tıbbi ve aromatik bitkinin gen merkezi konumunda olduğunu söyledi, ülkenin bitki florasının olağanüstü zenginliğine dikkat çekti. Olgunsoy, “Ancak maalesef yıllardır bu bitkilerin çoğu doğadan ‘vahşi hasat’ diyebileceğimiz bir yöntemle toplanıyor ve basit kurutmayla ihraç ediliyor. Yurtdışında içindeki etken maddeler çıkartılarak tekrar bize katbe kat pahalı olarak satılıyor. İşte bu organizemizin amacı, bu olumsuz döngüyü tersyüz etmek ve bitkilerimizi işleyerek daha katma değerli hale getirmek. Ayrıca bitki, fide ve tohumlarını rekabet edilebilir içerikli bir şekilde yetiştirmeyi de amaçlıyoruz. Amaçlarımız arasında tıbbi ve aromatik bitkilerden elde edilen aroma, drog, uçucu yağ, sabit yağ ve extreler gibi yan ürünler ile birlikte fide ve tohum konusunda merkezi bir bölge olması da var” ifadelerini kullandı.

Toplamda 1 milyon 236 bin metrekare alan üzerine kurulan bölgede altyapı çalışmalarının tamamlanmasıyla işletmelerin faaliyete geçebilir hale geleceğini ifade eden Enver Olgunsoy, şu bilgileri paylaştı:

30 KATA KADAR ARTAN DEĞERİ VAR

Yazının Devamını Oku

O küçük atölyeden global oyuncu çıktı

4 Ağustos 2024
İzmir Çamdibi’nde küçük bir atölyede tekstil ve çamaşırhane makineleri üretmeye başlayan Tolkar, bugün adını hem ulusalda hem de uluslararası arenada önemli bir yere yazdırdı. İkinci ve üçüncü kuşağın yönetimindeki şirketin gündeminde ise halka arz var. Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, “Halka arzla birlikte İtalya ya da Almanya’da bir şirket satın almak da hedeflerimiz arasında” diyor.

 

HİÇ kuşkusuz sayısız icadın arkasında insanoğlunun ihtiyaçları var. Öyle ki bu icatlar, birçok girişim ve girişimciye ilham oldu, olmaya da devam ediyor. Bugün tekstil terbiye ve endüstriyel çamaşır makineleri sektöründe sürdürülebilir teknolojiler geliştiren Tolkar’ın doğuşu da bu felsefeyle olmuş. 1960’ların sonunda atık plastikten granül imal etmek için yola çıkan Tolkar’ın ıslak mamullerini kurutmak adına santrifüj sıkma makinesi üretmesiyle işin seyri değişmiş. Piyasadan gelen talep firmayı küçük bir atölyede tekstil ve çamaşırhane makineleri üretmeye yönlendirmiş. Tolkar’ın ikinci kuşak temsilcisi ve yönetim kurulu başkanı Cenk Karace ile markanın doğuş öyküsünden yarınlara dair planlara kadar birçok konuyu konuştuk.

İLK ADIM ATIK PLASTİKLE

Hikaye aslında Girit’te kumaş ticareti yapan Hasan Karace’nin 1910’larda İzmir’e gelmesiyle başlamış. Hasan Karace, İzmir’de muhasebeye olan hakimiyeti ve yabancı dil bilmesiyle önce Osmanlı Bankası’nda, daha sonra ise özel bir şirkette kariyerine yön vermiş. Hasan Karace’nin beş çocuğunun ortancası Hüseyin Karace de çeşitli iş deneyimlerinin ardından atık plastikleri ekonomiye kazandırmak istemiş ve eniştesiyle birlikte yola çıkma kararı almış. 1969’da Karace ve Tolon ailesinin ikici kuşak temsilcileri soyadlarından ilham alarak Tolkar’ı kurmuş. Cenk Karace, o süreci şöyle anlatıyor:

ÇÖZÜM SEYRİ DEĞİŞDİRDİ

“Babamların o dönem farklı hayalleri vardı. Topladıkları plastik atıkları granül haline getirip satmaya başlıyorlar. Bu işin iyi gitmesi üzerine de sera naylonu üretimine de yöneliyorlar. Ancak atıkların yıkanma sürecinde üründe kalan su parçacıkları sera naylonlarının kusurlu olmasına neden oluyor. Delik naylonu da kimse almayacağı için bununla ilgili çözüm geliştirme yoluna gidiliyor. Çözümü ise santrifüj sıkma makinesi yaparak buluyorlar. Sudan kurtulunca daha kaliteli sera naylonları üretiyorlar.”

Yazının Devamını Oku

İzmir’in ‘imbat’yla dünyayı serinletiyorlar

21 Temmuz 2024
İzmir’in imbat rüzgarından ilham alarak iklimlendirme ve soğutma sektörüne giren Nuriye ve Kerim Gümrükcüler çifti, bugün sektörlerinde yenilikçi ürünleriyle farkındalık yaratıyor. Çatı tipi klimasıyla Eurovent sertifikasını dünyada alan 7’nci firma olan İmbat A.Ş.’yle Gümrükcüler, 50’nin üzerinde ülkeye ihracat yapıyor. Niş ürünler de üreten ikilinin gündeminde ise ileri teknoloji odağında yatırım yapmak ve sektörlerinde global bir aktör olmak var.

 

 

KATMA değerli ürün ya da ihracat… Son yıllarda sıkça duyduğumuz bir kavram… Hiç kuşkusuz katma değerli üretim, ekonomik büyümenin en önemli sac ayağı… Nuriye-Kerim Gümrükcüler çiftinin temellerini 1991’de attığı mühendislik şirketi İmbat İklimlendirme ve Soğutma Sistemleri A.Ş. de tam bu felsefeyle ülke için değer yaratmış. Ar-Ge’ye verdikleri önemle birlikte de iklimlendirme ve soğutma sektöründe birçok ilke imza atmış İmbat A.Ş.’nin kurucuları Nuriye ve Kerim Gümrükcüler çiftiyle girişimcilik serüveninden gelecek planlarına kadar birçok konuyu konuştuk.

ORTAK HAYALLERE İLK ADIM

Aslında her ikisi de Antalya’da dünyaya ‘merhaba’ demiş. Nuriye Gümrükcüler işçi, Kerim Gümrükcüler ise memur bir ailede büyümüş. Yolları ise 1980’lerin başlarında üniversite için geldikleri İzmir’de kesişmiş. Dokuz Eylül Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü’nde okuyan ikilinin daha sonra evlilikle taçlanan arkadaşlığı da burada başlamış. Bir yandan okuyan Kerim Gümrükcüler bir yandan da çalışmış. Pazarcılıktan sahil beldelerinde mayo satmaya kadar çeşitli işlerle uğraşmış. En sonunda da kendi mesleğini yapmak üzere bir şirkette resmi kariyerine başlamış. Nuriye Gümrükcüler de okulun ardından profesyonel iş hayatına başlamış. Profesyonel iş hayatının bazı zorlukları nedeniyle Gümrükcüler çifti, 90’ların başında bir karar vermiş. Nuriye Gümrükcüler profesyonel hayatta yola devam ederken Kerim Gümrükcüler ise ortak hayallerini gerçekleştirmek adına kendi şirketlerini kurmak adına ilk adımı atmış. 1991’de İzmir’de İmbat doğmuş. Kerim Gümrükcüler, o süreci şöyle anlatıyor:

İLK ÜRETİM 50 METREKAREDE

Yazının Devamını Oku

Devredenleri bu kulüpte buluşturuyorlar

14 Temmuz 2024
“Emlak sektöründe kimsenin ‘bulaşmadığı’ bir alana odaklanalım” diyen İbrahim Karaman, Kerim Baykal ve Kaan Hakan Koyuncu, İzmir’de ‘Devredenler Kulübü’nü hayata geçirdi. Bugün dört şubeye ulaşan üç girişimcinin hedefinde ise iş geliştirme ve işyeri devri konusunda önce Türkiye’ye yayılmak, ardından da yurtdışına açılmak var. Koyuncu, Baykal ve Karaman, beş yıl içinde 40 şubeye ulaşmayı amaçlıyor.

  

HERKESİN gittiği yol yerine, yeni ya da farklı yollar keşfetmek… Fırsatları iyi değerlendirmek… Havayı iyi koklamak… Bu ve bunun gibi birçok başlık, girişimciliğin olmazsa olmazları. Farklı alanlarda kariyer yapan Kerim Baykal, İbrahim Karaman ve Kaan Hakan Koyuncu da emlak sektöründe farkındalık yaratma misyonuyla bir araya gelmiş üç girişimci. Niş bir iş hedefiyle kurdukları ‘Devredenler Kulübü’yle bugün ticari devir konusunda önemli bir isim olmayı başarmışlar. Kaan Hakan Koyuncu, İbrahim Karaman ve Kerim Baykal ile hem kariyer yolculuklarını hem de markalarının doğuş öyküsünü ve gelecekle ilgili hedeflerini konuştuk.

* Ortaklar arasında bir iş bölümü var. Gayrimenkul değerleme uzmanı İbrahim Karaman, sürecin analizlerini yapıyor. Kerim Baykal ile Kaan Hakan Koyuncu ise işin pazarlama boyutuna odaklanmış durumda. Ayrıca farklı uzmanlık alanlarında da danışmanlıklar alıyorlar.

 

 

 

 

Yazının Devamını Oku

Türkiye’den çıkıp globalde marka oldu

7 Temmuz 2024
Genç yaşta kendi network ağını kurmaya başlayan, 24’ünde de girişimin ilk fitilini ateşleyen Nesrin Serin Onkardeşler, uygunluk değerlendirme sektöründe yüzde 100 Türk sermayeli global bir şirket yarattı. Bugün Türkiye’ye ile birlikte 10 ülkede faaliyet gösterdiği USB Certification’u daha da büyütmeyi planlayan Onkardeşler’in gündeminde ise yurtdışından şirket satın alımları var.

 

BİR ürün, hizmet ya da süreç için gereklilikler sağlandığında standartların yerine getirilip getirilmediğinin doğrulanabilmesi için mutlaka bir kontrol mekanizmasına ihtiyaç duyuluyor. İşte tam da bu kontrol mekanizması sürecinde uygunluk değerlendirme şirketleri devreye giriyor. Nesrin Serin Onkardeşler de global oyuncuların boy gösterdiği bu sektörde kurduğu USB Certification’la önemli bir aktör olmayı başarmış girişimci. Merdivenlerin basamaklarını birer birer çıkarak 30 yılı aşkın süredir iş hayatının içinde olan Nesrin Serin Onkardeşler ile kariyer yolculuğundan geleceğe dair planlarına kadar birçok konuyu konuştuk.

İLK ADIM ÜNİVERSİTEDE

Dokuma ustası bir baba ile terzi bir annenin dört kızının en küçüğü olarak Kayseri’de dünyaya gelmiş. İlk, orta ve lise eğitimini Kayseri’de tamamlayan Nesrin Serin Onkardeşler, üniversite eğitimi için Ankara’nın yolunu tutmuş. Boğaziçi İşletme istese de yanlış tercihler sonucu Gazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’ni kazanmış. 1990’da mezun olduğunda Nesrin Serin Onkardeşler’in hayali, Ankara’da bulunan bir fabrikada mesleğiyle ilgili profesyonel iş hayatına adım atmakmış. Ama Körfez krizi nedeniyle iş bulamamış. Üniversite son sınıfta iken Kayseri’ye yapılan teknik gezide tanıştığı dönemin Erciyes Üniversitesi’nin rektörünün yönlendirmesiyle Fen Bilimleri Enstitüsü'nde araştırma görevlisi olarak kariyerine başlamış. Üniversite öğrencisiyken otobüslerde dağıtılan çay kahve bardaklarını toplayıp fidanlıklara satması nedeniyle araştırma görevlisi olduğu süreçte de odağını çevre konularına çevirmiş. Nesrin Serin Onkardeşler, o süreci şöyle anlatıyor:

24’ÜNDE ŞİRKETİNİ KURDU

"Bir anda çevreyle ilgili tüm işlerin içinde kendimi buldum. Katı atık yönetmeliğinin delegasyonunda yer aldım. Çevre sempozyumu düzenledim. Kayseri’deki fabrikaların atık kağıtlarını toplayıp, sattım. Buradan elde ettiğim gelirle de fidan alıp, üniversitenin kampüsüne dikilmesini sağladım. Kalite üzerine yüksek lisan yaparken danışmanlık serüvenim başladı. Kariyer yolculuğuma daha sonra, Türk Standartları Enstitüsü'nde ‘kalite yönetim uzmanlığını’ da ekledim. Tarihler 1993’ü gösterdiğinde, 24 yaşımda kendi danışmanlık şirketimi kurma kararı aldım. O dönem üniversiteden de ayrılmıştım. 1993 Şubat’ta YÖNDES Yönetim Danışmanlığı doğdu ve Ankara serüveni başladı.”

Yazının Devamını Oku