İhsan Yılmaz

Osmanlı torunu ünlü yazar CIA muhbiri miydi?

12 Mart 2025
İngiliz The Times gazetesi V. Murad’ın torunu ünlü romancı Kenize Murad’ın 1973 yılında CIA için çalıştığını gösteren bir belge yayımladı.

Habere göre Osmanlı’nın 33’üncü padişahı V. Murad’ın torunu olan ve Fransa’da yaşayan yazar Kenize Murad’ın, 1973 yılında CIA tarafından ‘UNPOLO/1’ kod adıyla muhbir olarak görevlendirildiği iddia edildi.

V. Murad’ın kızı Hatice Sultan’ın kızı Selma Rauf Hanım Sultan’ın 1939 yılında Paris’te dünyaya getirdiği Kenize Murad o yıllarda uzmanlık alanı olan Ortadoğu konuları üzerine gazetecilik yapıyordu.



Amerikalı bir diplomat tarafından Çinli diplomatlar ve Yakındoğu hedefleri üzerinde casusluk yapması teklif edildi ve bunu kabul etti. Ancak

Yazının Devamını Oku

Cem Mumcu’dan ‘Çile Bülbülüm Çile’ resimleri

7 Mart 2025
CEM Mumcu Türkiye’nin tanınmış psikiyatrlarından biri.

Mesleki başarısının dışında biz onu yazarlığı, yayıncılığı ve ressam kişiliği ile de tanıyoruz. Hikâye, roman, deneme, şiir dalında pek çok kitabı var. Artistik yaratıcılık ve sanat psikoloji üzerine dersler veren, bu alana yönelik dergiler yayımlayan Mumcu, 2016 yılından itibaren kendini çizgiler ve renklerle ifade ettiği eserlerini de sanatseverlerle buluşturuyor.

Son sergisi ‘Inhibition/Exhibition’ (Çile Bülbülüm Çile), 1 Mart’ta Beyoğlu Belediyesi İstiklal Sanat Galerisi’nde açıldı. Küratörlüğünü Derya Yücel’in yaptığı sergide hem kişisel hem de toplumsal düzeyde kendini ifade etme cesaretine dair bir hikâye anlatıyor. Farklı ebatlarda 229 eserin yer aldığı ve mekânın iki katına yayılan sergi ‘Inhibition’ (bastırma) ve ‘exhibition’ (sergileme) arasındaki gerilime odaklanıyor. Tıpkı insan psikolojisinde olduğu gibi.

‘Çile Bülbülüm Çile’ kısmı ise bu ikilemi arabeskvari bir dille, hepimizin anlayacağı şekilde özetliyor. Bülbülün çilemesi yani şakıması, kendini ifade etmesi demek. Ama bu şakımanın divan edebiyatındaki en klasik metaforlardan biri olduğunun da altını çizmek ve güle olan aşkının bir çileye dönüştüğünü de unutmamak gerek. 

Cem Mumcu’nun uzmanlık alanını ve serginin başlığını düşününce insan resimlere bir başka gözle bakmaya başlıyor. Terapi koltuğuna sanatçıyı uzatmış gibi kendinizi resimleri tahlil etmeye çalışırken buluyorsunuz. En azından ben böyle bir hisse kapıldım. Neyse Cem Mumcu bunu da düşünmüş olmalı, duvarlara yazdığı satırlarla ve dizelerle duygu durumuna dair ipuçları veriyor zaten.

Sanat toplumun dayattığı normlar ve sınırlamalar ile bireyin içsel çatışmaları arasında bir köprü kurarak, bastırılmış ya da bastırılmaya zorlanmış duyguların, düşüncelerin ve özgürleşme arzusunun dışa vurulmasıdır” diyen Cem Mumcu’nun eserleri; kelimelerin, hislerin ve anlamların ifadeci bir tavırla görselleştirilmesiyle şekilleniyor.

Serginin sonunda terapi koltuğuna siz uzanarak kendinizde bastırdığınız ya da gösterdiğiniz yanlarınızla yüzleşiyorsunuz.

Kulaklarınızda bir bülbül çilemesiyle...

Yazının Devamını Oku

Caz festivaline bol Grammy’li ve hızlı açılış

5 Mart 2025
İstanbul bu yaz caz havasına hızlı bir giriş yapacak ve tam anlamıyla ödüllü sanatçı rekoru kırılacak.

1-17 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek 32. İstanbul Caz Festivali’nin ilk üç gününde Afro-Küba cazının en etkili isimlerinden 7 Grammy ödüllü Chucho Valdés, Latin gitarının öncülerinden Hermanos Gutiérrez ve ilk İstanbul konseriyle elektronik ve çağdaş klasik müzik arasında kurduğu köprülerle yeni bir devir açan besteci ve piyanist Max Richter, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu sahnesinde olacak.



Festival, 17 gün boyunca 40’a yakın konserde usta isimlerden yeni keşiflere 200’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı ağırlayacak.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, 28 yıldır Garanti BBVA sponsorluğunda gerçekleştirilen İstanbul Caz Festivali’nin programı dün The Marmara Taksim’de düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı.

1994’ten bu yana her yıl İstanbul’da temmuzu caz ayına çeviren festival, aralarında

Yazının Devamını Oku

Markiz hayata sanatla tutundu

3 Mart 2025
KÜLTÜR tarihimizin önemli mekanlarından biri İstiklal Caddesi’ndeki Markiz Pastanesi. 

İstanbul’un bu en eski pastanesi 2016 yılında kapılarını kapatmıştı ve akıbeti merak konusuydu. Geçen hafta güncel bir sergiyle hayata tutunduğunu görmek son dönemin en iyi haberlerinden biri oldu. 

1838 yılında Fransız Büyükelçiliği’nden ayrılan Edouard Lebon tarafından açılan Lebon, pastalarıyla ve atmosferiyle kendi efsanesini yaratmıştı. Namık Kemal’den Peyami Safa’ya, Recaizade Mahmud Ekrem’den Süleyman Nazif’e, Abdülhak Hamid’e dönemin edebiyatçı ve entelektüellerinin vazgeçilmez mekanıydı.

1940’ta Avadis Ohanyan Çakır tarafından satın alındıktan sonra adı Markiz olarak değişse de entelektüel dünyadaki konumunu sürdürmüş, Sait Faik, Orhan Kemal, Haldun Taner, Attila İlhan gibi yazar ve şairlerin buluşmalarına ev sahipliği yaptı. Zamanla değişen şehir kültüründen etkilenerek eski popülaritesini kaybetti ve 1980’de kapandı. 2003’te restore edilip açılsa da ne yazık ki o güzel çağı bir daha yakalayamadı.

2023’te Mehmet Erkul ve Tekin Esen tarafından devralınan Markiz’in de içinde bulunduğu bine restorasyon öncesi son kez Pilevneli Galeri’nin ev sahipliğinde güncel bir sergiyle kapılarını yeniden açtı.

Sanatçı ikilisi Yasemin Baydar ve Birol Demir’den oluşan :mentalKLINİK’in ‘Dehşetli Güzel’ adını verdikleri performansları Markiz’in tarihî atmosferinde geçmişin görkemine veda ederken yeni bir başlangıcı müjdeliyor.

NEREDE O ESKİ 

Yazının Devamını Oku

Renkli dünyaların ‘sade’ hanımefendisi

28 Şubat 2025
TÜRK müziğinin en özel isimlerinden Nesrin Sipahi’nin hayatını anlatan ‘Nesrin Sipahi-Sahnelerin, Radyoların, Plakların Hanımefendisi’ kitabı İletişim Yayınları tarafından yayımlandı.

Müzik yazarı Murat Beşer’in sanatçıyla yaptığı uzun görüşmelere ve tanıklıklara yer vererek hazırladığı kitap dönemin kültürel iklimini de ayrıntılı bir şekilde veriyor.

Başer, “Zamana meydan okuyan kalitesiyle 1950’li yılların ortalarından beri gelişen ve değişen Türk musikisine sesiyle damga vuran birkaç sanatçıdan birisi olması yanında ödün vermeyen yaşam biçimiyle ‘biricik’ sıfatını sonuna kadar hak eden ve yeri asla dolmayacak birkaç isimden biridir o” diyerek anlatıyor Sipahi’yi.

Yeşilköy’de başlayan çocukluğundan İstanbul Radyosu sınavlarına hazırlanmasına, Ankara Radyosu’nda başlayan profesyonel müzik hayatından plak kayıtlarına, gazinolardaki assolistliğinden yurtiçi ve yurtdışı turnelerine uzanan renkli bir dünya. Ama o renkli dünyanın dışında tutulmuş ‘sade’ bir aile hayatı.

Sipahi’nin dönemin solistleri, bestecileri, müzisyenleri, gazino ve plak dünyasının önde gelen isimleriyle ilgili anlattığı anıları kitabı renklendirdiği kadar belgesel bir özellik de katmış.

İLK GAZİNO TEKLİFİ ZEKİ MÜREN’DEN

N

Yazının Devamını Oku

79 yıl sonra aynı konserde

17 Şubat 2025
Atatürk’ün isteğiyle ilk Türk operası Özsoy’u besteleyen Ahmet Adnan Saygun’un bir diğer ilki de Yunus Emre Oratoryosu’dur.

Yunus Emre’nin insan sevgisi, hoşgörü ve tasavvuf anlayışını evrensel bir dille müziği döken eser bir Türk besteci tarafından bestelenmiş ilk Türkçe oratoryo olması nedeniyle müzik tarihimizde ayrı bir yere sahiptir.

Saygun’un 1943 yılında tamamladığı eser ilk kez 25 Mayıs 1946’da Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi salonunda seslendirildi. 



Son seslendirilişi yine Ankara’da geçen cuma akşamı Şef Gürer Aykal yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Çoksesli Korosu tarafından Ziraat Bankası Ana Salon’da yapıldı.

Bestecisi ve eser dışında bu iki konseri birbirine bağlayan bir üçüncü kişi daha vardı o gece salonda.

Yazının Devamını Oku

Bu yıl festival hem klasik hem yenilikçi

12 Şubat 2025
İSTANBUL kültür sanat hayatının en önemli ve köklü etkinliği İstanbul Müzik Festivali’nin programı önceki akşam Borusan Müzik Evi’nde yapılan bir basın toplantısıyla açıklandı.

53. İstanbul Müzik Festivali, 11-26 Haziran tarihleri arasında ‘Sınırların Ötesinde’ temasıyla benzer geçmiş ve gelenekleri paylaşan Türkiye, Yunanistan, İran ve Azerbaycan’ın saz ve müziklerinin bir araya geleceği konserlerde sınır tanımayan kültürel mirasımızı kutlayacak. Barok, romantik, klasik ve çağdaş dönemlere ait 17. yüzyıldan 21. yüzyıla uzanan eserlerin break dans, hip-hop, resim ve tiyatroyla buluşacağı yenilikçi performanslarla farklı disiplinlere doğru sınır ötesi yolculuklar da festivalde izleyicileri bekliyor.

İstanbul’un en prestijli salonlarıyla çok özel mekânlarında gerçekleştirilecek 25 konserde dünyanın dört bir yanından seçkin orkestraları ve önemli solistleri ağırlayacak 53. İstanbul Müzik Festivali’nde NDR Elbphilharmonie Orchester, Camerata Salzburg, Geneva Camerata, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Tekfen Filarmoni Orkestrası, Filibe Devlet Operası Korosu, Slovak Filarmoni Korosu gibi önemli toplulukların yanı sıra Hélène Grimaud, Frank Peter Zimmermann, Rafat Blechacz, Gautier Capuçon, Alexandre Kantorow gibi solistlerin aralarında olduğu 45’in üzerinde sanatçı ve topluluk izleyici huzuruna çıkacak.

53. İstanbul Müzik Festivali’nin Onur Ödülü, opera sanatçısı ve eğitmen Prof. Mesut İktu’ya sunulacak. Yaşam Boyu Başarı Ödülü ise Ukraynalı besteci Valentin Silvestrov’a verilecek.

YILDIZ SOLİSTLER VE ÖNEMLİ ORKESTRALAR

Müzik Festivali, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Borusan Holding sponsorluğunda ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenleniyor.

İKSV Yönetim Kurulu Başkanı

Yazının Devamını Oku

Selçuk Demirel’in çizgileriyle ‘Yerle gök arasında’

10 Şubat 2025
İNGİLİZ yazar ve sanat eleştirmeni John Berger, “Selçuk Demirel’in işi gücü, bir bakıma sürekli bir günlük tutmak... Sözcüklerden değil de çizgilerden oluşan bir günlük cinsi” diye tanımlıyor dünyaca ünlü çizerimizin çalışmalarını.

O günlüğün çevre felaketine ait notlardan oluşan sayfalarını ‘Yerle Gök Arasında’ sergisinde bir araya getirmişti.

Fransa’da yaşayan ve çizimleri Le Monde, Le Monde Diplomatique, The Washington Post, The New York Times, The Wall Street Journal gibi dünyanın saygın gazete ve dergilerde yayımlanan Selçuk Demirel’in  yaklaşık 35 yıllık eserlerinden bir seçki içeren ‘Yerle Gök Arasında’ başlıklı sergi, Institut Français Türkiye tarafından geçen yıl İstanbul’da açılmıştı.  Çevre, iklim değişikliği ve göç sorunları üzerine Demirel’in desenlerini bir araya getiren sergisi Ankara ve Eskişehir’den sonra bugün Bursa Nilüfer Belediyesi Meteor / Balat Kültürevi’nde açılıyor.

Bursa Türk-Fransız Alliance Française Kültür Derneği ve Nilüfer Belediyesi iş birliğiyle düzenlenen serginin saat 18.30’da gerçekleştirilecek açılışına sanatçı Selçuk Demirel, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Nadia Fanton da katılacak.

CENNET GEZEGENİ CEHENNEME ÇEVİREN İNSANIN YANSIMALARI

Demirel’in “Cennet gezegeni cehenneme çeviren insanın yansımalarına” yer verdiği desenleri için hazırlanan katalog metninde şöyle deniyor:

“Hayatın kasvetli gerçeklerinin bunaltıcı hâle geldiği, harekete geçmemize dair verilen her ihtarın bizi felce uğrattığı bir zamanda Selçuk’un kalemi bizi hem yatıştırıyor hem de canlandırıyor. Çünkü Selçuk Demirel vizyon sahibi bir şairin yumuşaklığını ve keskinliğini dışa vuruyor. Bu retrospektif bizi, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konusunun uluslararası düzeyde bahsedilmeye başlandığı, ancak günümüzün küresel ve mecburi farkındalığının olmadığı 1990’lı yılların başlarına kadar uzanan çizimlere geri götürüyor. 30 yılı aşkın bir süredir, sanatçı şiirsel ya da yakıcı imgelerle bizi sarsıyor, bazen bize uzun uzun öğütler veriyor, sıklıkla da bir yol açıyor. Bizi bir araya getiren ve kurtaran bir gülümsemeyi tetikleyerek bizi yeniden harekete geçiriyor. Bu sergi turuyla Selçuk’un eserlerini karakterize eden bu insanlık dolu keskin şiirselliğin bize (yeniden) ilham vermesini dileyerek, bu şiirselliğe saygı duruşunda bulunmak istiyoruz.”

Yazının Devamını Oku