Hüseyin Gürkan Solmaz

Liselere Giriş Sınavı sürecinde yarı yıl tatiline hazırlık

6 Ocak 2021
Dünya yeni mutasyonlarla uğraşırken, aylardır vurgulamakta olduğumuz öğrenme kayıpları üzerine otoritelerin harekete geçmesi bizi heyecanlandırdı diyebiliriz.

Pandeminin ilk günlerinden itibaren birçok alanda üzerinde durduğumuz öğrenme kayıpları konusunda en çok sıkıntıyı yaşayanlar ise ne yazık ki sınava hazırlanan ve liselerdeki büyüklerine göre daha az öz denetim sahibi olan sekizinci sınıf öğrencileri olmuştur. Bir önceki seneden süregelen online dersler, akranlarından kopmalar, ekonomik değişkenler ve ebeveynlerin daha fazla ev ortamında bulunması, kurs gibi imkanlardan yoksunluklar, uzaktan eğitim noktasında altyapısal eksiklikler, konuların birikmesi ile birlikte azalan eğitim desteği derken onlarca negatif değişken ile mücadele ederek bu yarışa hazırlanmaktalar.

Zaman giderek azalırken sürecin yönetilmesi ve su gibi geçecek olan ikinci dönem için geliştirici neler yapılabilir hep birlikte göz atalım:

1. Gün içinde kendilerini dinlemeleri için zamanlar ayırmasını sağlayın.

2. Oluşan konfor alanlarına dikkat edin.

Yazının Devamını Oku

Yeni normalin bize hatırlattıkları: Ortak ebeveynlik (Coparenting)

25 Aralık 2020
Gelin hep birlikte aile tanımına bir göz atalım, TDK’ya göre “Aile; evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar ve kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik olarak tanımlanmaktadır.” Ancak gelişen teknoloji, yaşam sürelerinin uzaması, farklı sosyolojik, psikolojik vb akımlar ile birlikte Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de aile kavramı ve tanımı da değişmekte, dönüşmekte ve bireyselleşmeye doğru gitmektedir.

Yurt dışında daha çok boşanmış veya yeniden evlenmiş ebeveynlerin çocukları üzerinde ortak sorumluluk almasına dayalı bir tanım olarak kullanılsa da, aslında anne ve babaların medeni durumlarından bağımsız olarak ele alınıp evlilik doyumu, evlilik kalitesi, çatışma yönetimi, düşük iletişim problemlerinin olduğu, kaliteli ortak zamanlar gibi bir çok değişken açısından da olumlu yönlerini geliştirmesine odaklanılması bazı farkındalıkların gelişmesi acısından daha faydalı olacaktır sanırım. Kısaca bu haftaki yazımda çocukların ev ikliminde günlük rutinlerinde her iki ebeveynin aktif rol alması üzerine durulacaktır.

Eğer ortada ciddi derecede bir veya birçok yönden istismar, şiddet, sadakatsizlik gibi ciddi sorunlar yoksa, evlilik kalitesinin arttırılması için çocukların bakımlarında ebeveynlerin ortak hareket etmeleri ve üzerlerindeki yükleri hafifletmeleri, sevgi temelli yaklaşmaları, çocuklarda tüm ihtiyaçlarının saygı, sevgi, emek ve değer çerçevesinde, ilişkinin kalitesinin artmasına, çocukların zihinsel, duygusal, psikolojik ve akademik gelişmelerinin olumlu şekillenmesine, anksiyete, bağımlılık, depresyon gibi olumsuzlukların görülme sıklıklarının azalmasına, buna bağlı olarak da yaşam doyumlarının oluşmasına, öz farkındalıklarının artarak, dışsal motivasyon kaynaklarına yönelmek yerine içsel motivasyon kavramlarını keşfetmelerine ve ilerleyen yıllarda yapacak oldukları evliliklerinin temellerinin atılmasından çocuklarına nasıl davranacaklarına, iş ortamında empati duygusu yüksek, duygusal aidiyet kavramı oluşmaya başlamış, duygusal zekalarının farkında olan bireyler olmasına kadar çok büyük katkı sağlayacaktır diyebiliriz.

Hep birlikte boşanmaya gerek kalmadan, çocuklarımızın velayeti ve geleceklerine dair endişe duymaya gerek kalmadan olumlu ev iklimi nasıl tasarlayabilir ve sorumluluklarımızı nasıl paylaşabiliriz buna bir göz atalım:

1. Öncelikle eşinizi ve kendinizi yeniden tanımlayın.

Yazının Devamını Oku

Belirsizlik döneminde okullar ve eğitim

4 Aralık 2020
Krizler, belirsizlik anları insanoğlunun adaptasyonunun gelişmesi açısından her daim fırsat olarak görülmüştür. Değer verilen dinamiklerin öneminin ise farkına varılmasını sağlamıştır.

Bu süreçte iş temposunun yoğunluğunun azalması ve çalışan ebeveynlerin ev ortamında çalışmaları, yıllardır bizlere söylenen "Çalışmıyor, çalışsa yapabilir, çok zeki ama aklını kullanmıyor" cümlelerimizi test etme, anlama ve aksiyon alma imkânı doğurmuştur diyebiliriz. Birçok velim ile yaptığım online seminerlerde, pandemi, okul, öğretmen ve online öğrenme ile ilgili sorulara aldığım cevaplar ebeveynlerin geçen dönem ve bu dönem ile alakalı 2021 güz dönemi için hiç de iyimser olmadığı yönünde.

Okulların fiziki imkanlarının, konumunun ve öğretmenlerin sınıflarında hakimiyet kurmaları, çocukların derslere ilgilerinin çekilmeleri, merak duygusunun uyandırılması, ders esnasında anda kalma gibi etmenlerin gözlemlemelerine olanak sağladı. Akademik başarı için, doyurulmayan duygusal ve sosyal ihtiyaçlar olduğu sürece de bir başarının sağlanamayacağı ne yazık ki gün yüzüne çıkmış oldu.

İnsan yapısı gereği sosyal varlık olmak zorundadır. Bireyselliğin ön plana çıktığı günümüz şartlarında ise, gönüllülük esasına dayalı, sosyal yardım projeleri, grup çalışmaları veya gün içinde geçirilen kalabalıklar içindeki minik saatlerin bile önemini birçok uluslararası yayında okuyabilecekken, okulların yönetici kadrolarının liderlik özelliklerini ön plana çıkartarak RPDH (Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri) servislerinin koordinatörlüğünde yeniden yapılandırmaları ve çocuklarımızı bir ortak paydada yeniden buluşturmaları gerekmektedir.

Hafta sonu sokağa çıkma yasağını ele aldığımızda, gün içinde belirli saatlerde çıkma izinleri olan öğrencilerimizin, bu zamanlarını da ekran başında geçirdiklerini düşünürsek, dersler için güdülenmelerini, şevk ile ekran başına geçmelerini nasıl düşünebiliriz? Unutmayınız ki, onlarda birer yetişkin ve bizlerden daha fazla ihtiyaçları var. Farkında olmasak da onlar da bizler gibi sistemi ve süreci sorgulamakta. Okullar olarak, neler yapabileceğimize gelirsek eğer;

- RPDH servisini ve sınıf rehber öğretmenlerini ivedilikle bireysel rehberlik saatleri oluşturmaları, süreç ile alakalı çocuklarla güvenli bağlanma ve empati temelli koşulsuz kabul edildiklerini hissettirici ortamlar sağlanmalıdır.

- Çocukların dikkat süreleri göz önüne alındığında, ders içeriklerinin daha çok keşfetmeye, ilgi ve yeteneklerine göre yeniden yapılandırılması ve etkin geri bildirimlerle desteklenmesine yönelik eylem planları çıkartılmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Girişimci çocuk nasıl yetiştirilir?

27 Ekim 2020
Birçok aile, girişimciliği risk ve tehlike olarak algılanmaktadır. Yeni iş kurmak, piyasada yer almak, ciddi bir öz disiplin ve motivasyon gerektirirken, girişimcilik hayalleri de pek çok insanın aklından hayatında bir kez dahi olsa geçmiştir. Bir şeyler üretme, satma, kendi işini kurma planları her ne kadar umut ve heyecan dolu olsa da çevredeki insanların ön yargıları ile karşı karşıya kalınmış ve vazgeçirilmişlerdir. Peki, girişimcilik yalnızca kendi işini kurmak mıdır? Girişimcilik bir eylem midir yoksa bir ideal mi?

Girişimcilik, kendi işini kurup devam etmek ile sınırlı değildir. Girişimcilik ruhu, tasarımcılık, empati, kendinden eminlik, iyi bir iletişim, problem çözme becerileri gibi daha birçok beceriyi gerektiren, dayanıklılık isteyen, problemi doğru biçimde tespit etme ve çözüm becerileri gerektiren bir olgudur. Bu olguyu kendi işini kurma düşüncesinin kalıpları içerisinden ziyade, huzurlu bir hayat yolculuğu demek olduğunu da unutmamak gerekir. Girişimcilikten korkan aileler genellikle çocuklarını standart maaş alan ve iyi çalışan bireyler olarak yetiştirmek isterler. Bu düşünce ile kendi korkuları, çocuklarının gelecek başarılarına kimi zaman ket vurabilmektedir.

Girişimci insan, kendi kararlarını kendi alabilen kimselerdir. Hayatlarına dair kararlar alırken, seçenekleri olduğunu ve farklı planları da kurgulayabileceği bilincine sahiptir. Bu becerilere sahip büyüyen girişimci çocuklar, ileriki hayatlarında kendi işlerini kurmasalar bile, yaşam kalitelerini yüksek tutacak fırsatları yakalayabilme gücüne erişebilirler. İşte girişimci çocuk yetiştirmek için yapılması gerekenler:

Yazının Devamını Oku

Geleceğin bilişsel sermayesi üstün potansiyelli çocuklarda pozitif psikoloji temelli aile iklimi

16 Ekim 2020
Pandemi sürecinde belki de en çok ihmal edilen ve bilişsel, zihinsel, duygusal, akademik ve daha birçok alanda doyurulması en zor çocuklar olan üstün potansiyelli çocuklarımız olmuştur.

Olumlu özelliklerine odaklanarak gerçekleşen bu istem dışı ve hayatı her alanda etkileyen durumla güçlü şekilde baş ederek çıkmaları psikolojik sağlamlıkları ve okul iklimine yeniden adaptasyon açısından önem arz etmektedir. Bunun yolu ise evde geçirilen kaliteli zamanlarla birlikte kurumların çocukların ihtiyaçlarına yönelik hazırladıkları uzaktan eğitsel programlar, evde aile katılımlı etkinlikler ile gerçekleşmesi mümkündür.

Pozitif psikoloji, bireylerin kişisel yeteneklerine ve var olan potansiyelinin geliştirilmesine odaklanarak, iyi ve kaliteli bir yaşam sürmenin öğretilmesinin önemine dikkat çeken bir yaklaşımdır. Üniversite hayatına kadar çoğu zaman ailelerinden daha fazla zaman geçirdikleri yegane yer olan okullarda üstün potansiyelli çocukların bireysel ihtiyaçlarının giderilmesi, hayata dair pozitif psikolojik deneyimlerle birlikte akademik, zihinsel ve psikolojik sağlamlıkları açısından tartışmasız en geçerli yoldur denilebilir. Bireylerin iyi oluşları üzerindeki temel etkenlerin okul ikliminde işlenebilmesi için dünyaya gelinen aile ve aile içerisinde yer alan dinamiklerin önemli bir yeri olduğu (etkili ebeveyn tutumları, olumlu bağlanmalar, ben dilinin etkin kullanımı, toksit olmayan ebeveynlik, kaliteli vakit geçirebilme vb.) ve bu özelliklere sahip ailede büyümüş çocukların yetiştiği mevcut durumların okullarda sürekliliği adına daha fazla bireyselleştirilmiş, çocuğa özel öğrenme programlarının olmasının gerekliliği pandemi süreciyle daha da iyi anlaşılmıştır. Aile içerisinde olumlu iletişimin, ilişkisel doyumun, duygusal bağlamın, birliğin ve yetkinliğin olmasının öznel iyi oluşun yüksek, yaşam kalitelerinin iyi, genel öz yeterlik düzeylerinin istendik ve yaşam doyumlarının da kaliteli olmasına kadar çocuklarımızın her bir alanını etkilemektedir.

Okulların politikalarına yön veren eğitim liderleri ve öğretmenler, çocuklarımızın okullara dönmesini dört gözle beklerken aile ikliminde meydana gelen sorunlardan kaynaklı içsel yaraların sarılması ne yazık ki çok daha zor olacaktır. Bu yüzden okulların başlamasına sayılı günler kala çocuklarımızda farkındalıklar için ipuçları:

Yazının Devamını Oku

Veliler için pandemi sürecinde okula hazırlık ve eğitim liderliği

7 Ekim 2020
İçinde bulunduğumuz kaotik sürecin en olumsuz etkilenen kollarından biri de eğitim alanıdır. Öğrencilerin öğrenme kayıpları ve disiplin eksiklilerinin baş göstermesinin yanında öğretmen motivasyonlarında da hızla düşüşlere tanık olmaktayız. Bu sebeple eğitim ve okul liderlerinin üzerindeki baskı hayli fazladır.

Her birimiz kaos içerisinde bir düzen inşaa etme çabasındayız. Bu düzeni oluştururken öğrencilerimizin kazanımlarına öncelik vermek ve ailelerin yanında olabildiğince yer almak durumundayız. Yalnızca ülkemizde değil dünya çapında görülen eğitimde eşitsizlik kavramı uykularımızı kaçırıyor olsa da elimizin uzanabildiği yere kadar ve aileler ile iş birliği içerisinde olduğumuz müddetçe bu kaosu ve belirsizliği lehimize çevirebiliriz.

Ebeveynler ile iş birliği içerisinde hareket etmeli ve aktif ebeveyn katılımını güçlendirmeliyiz çünkü virüsün hayatımızdan ne zaman çıkacağını bilemediğimiz ve eğitim-okul algısının artık eskisi olmayacağı, yeni normal diye hitap ettiğimiz eski düzene geri dönemeyeceğimiz düşüncesi, kalıcı ve pozitif bir ortaklığı gerektirmektedir. Bu sebeple, okul idaresi, eğitim ve öğretim programları, öğretmen ve personel yönetimi vb. gibi pek çok alandaki görevlerimizi maksimum verim ile hayata geçirme çabasındayız.

Yeni normale dönmeyi eski düzene dönmek olduğunu varsaydığımız sürece ne yazık ki belirsizliği ve muğlaklığı yönetemeyecek duruma gelir, isyan ve şikayetten öteye gidemeyiz. Okul ve eğitim liderliğinin eski algılarından sıyrıldığını, geri dönüşü mümkün olmayan yeni liderlik becerilerinin içselleştirilmesi gerektiğini ön görmekteyim. Öncelikli olarak bir eğitim liderinin kalıcı, uygulanabilir, evrensel değerler çerçevesinde vizyon sahibi olması gerektiğidir. Kendi ekibini kurabilecek bilgi ve donanıma erişmiş, öğretmen gelişim düzeylerini öngörebilme, yönetebilme ve yetenek geliştirme konularında kendini geliştirmiş olması gerektiği ise diğer önemli detaylardan biridir.

Eski teorik bilgilerin günümüz şartlarına nasıl uyarlanabileceği, eğitim ve okul liderliği programlarının bugünü, eski kaynaklar ile öğretmesinin yanında, bu zorlu süreci okul ortamında deneyimlememiş kimselerin aktarımlarının yeterli olacağından da hayli şüphe etmekteyim. Bu sebeple atılması gereken adımın eski de olsa uygulanabilirliği, geçerliliği devam eden liderlik modellerinin pandemi sonrası süreç ile harmanlanması ve ortaya yeni ve zorlu süreçlerde liderlik konularını kapsayan tecrübe ve deneyimleri içeren yeni modellerin eklenmesi gerektiğini düşünmekteyim.

Zeminin hızla değiştiği bu zamanda zeminin üzerine en doğru ve güvenli biçimde eğitim ve okul politikası inşa etme çabası içerisindeyiz. Ne ile karşılaşacağımızı veya ne kadar daha bu durumun devam edeceğini bilemiyoruz. Biliyoruz ki, liderin kriz anlarındaki verdiği kararlar ve uygulamalar, onun gerçek bir lider olarak potansiyelini kapasitesini göstermektedir. Her okul liderinin kriz durumu karşısındaki tutumu ve felsefesi farklılıklar gösterebildiğini unutmamak da gerekir. 

Amaca yönelik uygulanabilir liderlik becerilerinin temelinde, evrensel değerler ışığında diğer okul yöneticilerine ve öğretmenlerine ilham veren, vizyon sahibi olması yatar. Okul politikasını bu bilinçli ile yenilikçi ve muğlaklığı ön planda tutacak V.U.C.A kriz planı ile konumlandırması gerekmektedir. Yönettiği ekip üyelerinin sosyal, duygusal ve akademik ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmalıdır. Özellikle kriz durumlarında öğretmen ve yönetim kadrosu olarak iş birliği içerisinde, okula aidiyet hissedecek ve sorundan kaçmayan, elini taşın altına sokabilecek ruha sahip ekip yaratmak gayretinde olmalıdır.

Okul liderleri olarak, her şeyden önce öğrencilerimizin kazanımlarını göz önünde bulunduran, tutarlı ve doğru kararlar alabilen, önce çevremizden başlayarak toplumumuzun ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran kişiler olmalıyız.

Yazının Devamını Oku

Yeni normalde olumlu ev iklimi için ebeveynlere öneriler

18 Eylül 2020
Toplum, insan var olduğu ölçüde olabileceğine göre, toplumları geçmişin köklerinden alıp bugün ile harmanlayarak, geleceğin tasarlanması için kullanacak olanlar üstün potansiyele sahip çocuklardır.

Günümüz, geçmişteki tarihsel gelişimlerden çok farklı ve hızlı bir şekilde teknoloji, bilim, sosyal hayat veya eğitim alanında ilerleme kaydetmekte, evrilmektedir. Bütün bunları yapabilecek potansiyele sahip insanları, filarmoni orkestrasındaki zurnacılar olarak tanımlamaktayım. Aykırılıklara rağmen kendi biricikliğini koruyabilen, üretme aşkı ile yanan ve değişim çabası altında etrafını aydınlatmaktan asla vazgeçmeyen bu çocuklarımız için son aylar ise çok farklı geçmekte ve emici zihinleri, bitmek bilmeyen merakları, açık algıları ve eş zamanlı yapabildikleri birçok beceri ile birlikte ev ortamında yeterince verimli olamamaktadırlar. Velilerimizden bizlere gelen birçok soru üzerine bu yazımızı kaleme alma gerekliliğini duydum.

Üstün potansiyelli bireylerin eğitim, öğretim ve öğrenme gereksinimleri, var olan potansiyellerinin ortaya çıkartılması ve sürdürülmesi açısından ailelerin olduğu kadar ülkemiz için de kritik bir durumdadır. Toplumların gelecekleri açısından büyük öneme sahip olan potansiyelli çocukların ihtiyaçlarına uygun öğrenme süreçleri tasarlanıp kendi mantralarını oluşturmaları sağlandığında ülkemizin hatta dünyanın geleceğinde büyük yansıması olan, teorilerin, icatların, gelişmelerin, yeniliklerin sahibi olabilmektedirler. Bütün bunların ise en doğal ve istendik yoldan olabilmesi olumlu aile ikliminden geçmektedir.

Yeni normalde öğrenme temelli olumlu aile iklimi oluşması için bazı ipuçları:

Anlatmanın, eğitim olmadığını çocuklarımız kadar ebeveynlerin de bilme vakti

Önlenemez şekilde artan yeni bilgiler, sosyal yaşantıda meydana gelen çok hızlı değişimler ve gelişimler insan hayatını birçok alanda etkilemiştir. Eskiden bireylerin sadece bilgiye sahip olması yeterliyken artık öğrenilen bilgilerin içerisinde anlamlı olanı seçmesi, organize etmesi, bu noktada sahip olduğu eksikliklerini ve yeterliliklerine hakim olması, eş zamanlı bilişsel işlemleri gerçekleştirebilmesi gibi birçok becerinin farkına varması da gerekmektedir. Özellikle her bir üstün potansiyelli çocuğun gelişimsel farklılıklarından kaynaklı öğrenmeleri için tek bir yol asla yoktur. Ve bizler, bazı konular üzerinde ısrarcı davrandığımız takdirde, süreci zorlaştırmaktan öteye gidememekteyiz.

Yetiştirme, eğitim, öğretim artık tatlı bir mazi. Öğrenen merkezli ev iklimi oluşturma vakti

Yetiştirme, eğitim ve öğretimin arkasında yatan asıl sebebin eğitim olduğunu unutmadan, öğrenmenin değişim olduğunu her daim hatırlayın. Lise zamanında veya ilköğretimde aklınızda kalanlar ile şimdikiler arasında pek bir fark yok. Öğretmenin işlerine karışmadan, konuların mantığını verip çocuklarınızla birlikte, kendi başınıza (Do it Yourself) etkinlikleri, youtube videoları, masterclass eğitimler veya geri dönüşüm malzemelerinden konuya uygun sunumlar hazırlayarak öğrenmedeki istendik değişimi başlatabilir ve okula bilgiler vererek doğru pekiştirmeler ile çocuklarınızın “an”da kalmasını destekleyip, derslerden zevk almasını sağlayabilirsiniz.

Evde birlikte öğrenme takımları ve görev paylaşımı

Yazının Devamını Oku

Okula dönüş sürecinde öğrenciler motivasyonlarını nasıl geri kazanır?

8 Eylül 2020
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını eğitim sürecinin her yerde sekteye uğramasına, hatta köklü değişimlere gidilmesine sebep oldu. Genç ve öğrenci nüfusumuzun bolca olduğu ülkemizde yaşanan bu talihsiz olaydan etkilenen binlerce çocuğumuzun birçoğu akademik performans düşüşleri ile birlikte sosyal, duygusal, bilişsel öğrenme kayıpları da yaşadılar. Yaşanan ve hala devam eden bu sıkıntıların arasında okullarımızın yeniden açılması, öğrencilerimize kavuşma heyecanının yanında telafi edilmesi gereken bazı konuları da sıklıkla gündemimize getirmiştir.

Okullarından aylarca uzak kalan çocuklarımızın bir anda eski düzen ve disiplinlerine dönmelerini beklemek pek de gerçekçi olmayacaktır. Alışmış oldukları yeni konfor alanlarından çıkarak, eski performanslarına dönmelerinin tek yolu; çocuklarımızı motive etmekten geçmektedir. Uzunca müddet ekran başında online ders işlemek zorunda kalan öğrencilerimizin motivasyon kaynağı olan hedefsel yaklaşım biçimi bu süreci verimli kılacaktır.

Tedirgin bir biçimde okula başlayan öğrencilerin en çok destek ve motiveye ihtiyacı olduğu bugünlerde, aile, öğretmen ve okul politikası iş birliği içerisinde hareket etmek kaçınılmazdır. Başarı için motivasyon, motivasyon için ise hedef belirlemek önemli demiştik. Hedef belirleme ve gelişim takibi, yapılan işin hem başarı beklentisini hem de yapılan işe verilen değeri yükseltecektir. Peki hedef belirleme sürecine nereden ve ne şekilde başlamak gerekir?

Pandemi salgınının verdiği ruhsal bunalımın ve zorunlulukların içerisinde bireysellik ön plana çıktı, çocuklar bu süreci evlerinde aileleri ile atlattılar. Fakat yaş grupları gereği, akranlarla birlikte atılan adımlar çocukların hem duygusal hem de akademik toparlanmalarını hızlandıracaktır. Bu sebeple, hedef belirleme aşaması ilk önce sınıf ortamında, öğretmen iş birliği içerisinde sınıf hedefleri olarak belirlenmeler sağlanmalıdır. Ardından, hedeflerin kişiselleştirilmesi, bireysel amaçlar doğrultusunda bir yol haritası izlenmesi gerekmektedir. Bu bireysel ve ulaşılabilir hedefler, çocukların ekran başında online derslere katılması için bir neden niteliğinde olacaktır.

İkinci adım olarak, güdülenme ve içsel ödüllendirme kavramları eğitimin bir parçası haline getirilerek, online platformlarda hareketli GIF’ler, şablonlar, sanal başarı rozetleri, dijital çıkartmalar vb. gibi stratejileri zamanla içsel ödüllendirmelere geçişte aracı olarak kullanmak ve kollektif desteklerle öğretmenlerin ve ailelerin bu süreci yönetmesinde faydalı olacaktır.

İster online ister yüz yüze eğitim olsun öğrenciler başarıyı tatmayı ve geri bildirimleri duymayı isterler. Online eğitimin gerekliliklerinden biri de, otonom öğrenme sürecinin desteklenmesi gerektiğidir. Sebebi ise, çocukların ekran başında ve oda içerisinde tek başlarına öz disiplini sağlayabilme becerisi kaliteli ve etkin öğrenmeyi sağlamasıdır.

Öğrencilere verilmesi gereken ödev veya dersleri tasarlarken ne çok basit ne de fazla zorlayıcı olmasına dikkat edilmesi gerekir. Öğrencilerin ulaşabileceği ama emek verebileceği, takdir alabileceklerine inandıkları düzeyde görevlendirmeleri daha sağlıklı olacaktır.

Sözel ağırlıklı derslerin, tekdüze ve ezberden arınmış olması, öğrenciyi derin düşünmeye teşvik etmesi, 21. yy becerilerini göz önünde bulundurarak, eleştirel ve sorgulayıcı fikirler üretmeye yönlendirmesi önemlidir.

Ebeveynler, çocuklarını online eğitime motive edecek en önemli faktördür. Öncelikli yapılacak olan eylem ise rutin oluşturmaktır. Çocukların gün içerisinde ne yapacağını bilmesi, programa sadık kalması akabinde hafta sonu sürprizi ile ödüllendirilmesi birlikte oluşturacağınız haftalık planın parçası olmalıdır. Ödüllerinizin manevi takdiri içermesinin yanında oyun saatlerinde esnemeler yaratmanız veya aile film geceleri düzenlemeniz de keyifli olacaktır.

Yazının Devamını Oku