Açık yüreklilikle ifade edeyim; gazeteye köşe yazım olduğu için eziyet ile seyrettiğim bir ilk 45 dakika gördüm dün. Beşiktaş takımı çok eksikti tamam ama sıfır konsantrasyon ve sıfırın da altında bir oyun coşkusu vardı sahada. İyi yaptığı hiç bir şey olmayan, sahaya bir oyun gücü ve karakter koyamayan bir Beşiktaş izledik.
ERSiN ARTIK KARARINI VERMiŞ
Ne yazık ki kaleci Ersin, artık kararını vermiş ve üst düzey bir file bekçisi olmaya hiç niyeti yok. Tamamen işin ucunu bırakmış. Rebic’in maça hiç konsantrasyonu yoktu. Biraz Oxlade-Chamberlain, biraz Zaynutdinov ve Aboubakar’ın futbol oynamaya niyetleri vardı. Genç Demir Ege telaşlı ve orta alanda pas açılarına doğru bir şekilde giremeyen bir görüntüde idi. Cenk Tosun oynadığı pozisyonu çok yadırgadı ve etkisizdi.
iKiNCi YARI DAHA KÖTÜ OLDU
İkinci yarı bazı şeyler düzelir mi diye umut ederken işler daha da kötüye gitti. Club Brugge maçı ciddiye alan taraf olmaya devam etti ve farkı kısa sürede 4’e çıkarttı. Beşiktaş açısından bakınca kesinlikle unutulması gereken bir gece idi.
Beşiktaş tarihinde yenilgiyi bu kadar kolay kabul eden ve çaresiz bir takım hatırlamıyorum. Hem de iç sahada. Beşiktaş tarihinin en büyük utanç duyulması gereken gecelerinden birisinin sorumlusu mevcut yönetimdir. Bir takım bu kadar sahipsiz ve çaresiz bırakılmaz.
BRUGGE OYNADI, BiZ SEYRETTiK
Ne yazık ki Ahmet Nur Çebi ve yönetimi dün gece yaşanan utancın baş sorumlusudur. Bir futbol takımını bu kadar sahipsiz bırakırsanız yaşanan bu hezimete de yol açmış olursunuz. Kimsenin Beşiktaş taraftarını bu kadar üzmeye ve utandırmaya hakkı yok. Club Brugge oynadı ve biz 90 dakika seyrettik.
Beşiktaş, 10 eksikle gittiği Samsun deplasmanında iyi futbol mu oynadı? Hayır. Ama özellikle 2’nci yarıda gereken kazanma kararlılığını ortaya koydu. İlk yarıda özellikle hücumda etkisiz olan Beşiktaş’ta Jackson Muleka santrfor, Cenk Tosun ile Onur Bulut da kanat forvet olarak görev yapınca ortaya ciddi bir tıkanıklık çıktı.
COLLEY-MERT OLMASA
Rıza Çalımbay, 2’nci yarıda Onur’u oyundan alıp santrfora Vincent Aboubakar’ı sürünce Beşiktaş, Samsunspor’u zorlamaya başladı. Ancak dün savunmada Omar Colley ve kalede Mert Günok iyi oynamasa Beşiktaş, Samsun’dan bırakın galibiyet ile dönmeyi puan dahi alamazdı. 3 net gollük kurtarış yapan Mert ve Valentin Rosier’in çizgiden çıkarttığı top Beşiktaş’ı ayakta tuttu.
SAMSUNSPOR 1 PUANI HAK ETTi
Bu kadar eksik bir kadroyla deplasmanda Samsunspor gibi diri ve mücadeleci bir takımı yenmek Beşiktaş açısından değerli. O yüzden oynanan futbolu eleştirmek de haksızlık olur. Sakatların dönmesiyle Rıza Hoca’nın eli daha güçlenecek ve oyun içi hamle şansları artacaktır. Dün Demir Ege Tıknaz girdikten sonra Gedson Fernandes daha ofansif bir role büründü ve etkinliği arttı. Samsunspor ise dün en azından 1 puanı hak ettiği bir maçta gösterdiği yoğun mücadele gücünün karşılığını alamadı.
Puan kaybına kesinlikle tahammül yoktu. Yani kazanmak şarttı. Ama böylesine hayati önem taşıyan maça siyah beyazlı futbolcuların gerektiği şekilde konsantre olduğunu söylemek mümkün değildi. Daha ilk dakikadan itibaren orta sahada doğru dürüst organize olamayan Beşiktaş, bunun sonucunda hem savunmada hem ofansta sorunlar yaşadı. Bodo/ Glimt tıpkı ilk maçtaki gibi çok kolay pozisyonlara girdi. Özellikle tamamlanamayan hücumlar ve ikinci topların kaybedilmesi, Beşiktaş açısından oyunu kâbusa çevirdi.
BU TAKIMDA OYNAYAMAZ
Daniel Amartey’in bu takımın stoperi olmadığı, oynamaması gerektiği ilk günden belliydi. Kötü performansıyla Şenol Güneş’in istifasında büyük payı olan Amartey dün de Eric Bailly’nin sakatlığı sonrası girdiği maçta ilk golü rakibe resmen hediye etti. Çevre kontrolü yapmaması sonucu boşta kalan Moumbagna, Amertey’in bu hatasını affetmedi ve Bodo’yu 1-0 öne geçiren golü attı. İlk yarıda Bailly’nin sakatlanıp çıkması bana göre bu maçın dönüm noktasıydı.
OYUNCULARIN DA KAFASI SEÇİMDE
Beşiktaş’ın sadece bonservisine 4.5 milyon Euro ödediği, başkan Ahmet Nur Çebi’nin sürekli övgüyle bahsettiği Bakhtiyar Zaynutdinov dün akşam saman alevi gibiydi. Zaman zaman iyi işler yaptı ama skora etki edemeyince devre arası oyundan alındı.
Yerine giren Tayfur Bingöl, çalışkanlığıyla orta sahaya dinamizm katarken, şahane bir gol attı. Sahanın kötülerinden Milot Rashica’nın yerine giren Ante Rebic de en iyi maçlarından birini oynadı.
Sonuçta Beşiktaş bir kez daha kaybetti. Dünkü maç gösterdi ki, siyah beyazlılarda sadece taraftarların değil, futbolcuların da aklı başkanlık seçiminde. Yeni seçilecek başkanla birlikte teknik direktörün değişecek olması, belli ki oyuncuların zihinlerini bir hayli meşgul ediyor ve bu da sahaya yansıyor.
Münih’te özellikle ilk 45 dakika, Okan Buruk’un maç öncesinde ifade ettiği üzere cesur ve sahanın her bölgesinde baskı yapan bir Galatasaray gördük...
Bayern Münih gibi dev bir rakibe teslim olmayan ve inisiyatif bırakmayan sarı kırmızılılar, agresif savunmanın ötesinde ‘fazlasıyla tehditkâr’ hücumlar yaptı.
Kadro değeri 950 milyon Euro’yu aşan, bu seviyeleri oynamaya alışkın, tecrübeli ve disiplinli Bayern Münih’e karşı Allianz Arena’da böyle oynamak hiç de kolay değil. Bayern fırsatlar buldu ama karşısına öncelikle Fernando Muslera çıktı. Sakatlığı nedeniyle oynayıp oynamayacağı son dakikaya kadar belli olmayan Uruguaylı kaleci, en az 3 tane karşı karşıya pozisyonda rakiplere gol izni vermeyerek Galatasaray’ı ayakta tuttu.
RAKiBiNE ASLA TESLiM OLMADI
İkinci yarıda da ezilen bir Galatasaray görmedik. Bayern Münih, tüm dünyanın da kabul ettiği üzere tehlikeli ve hızlı bir takım ama sarı kırmızılılar asla teslim olmadı. Galatasaray’ın birkaç maçtır sezon başındaki temposundan çok uzak olduğu bir gerçek. Davinson Sanchez, Lucas Torreira ve Sacha Boey dışındaki oyuncularda gözle görülür bir performans düşüklüğü söz konusu. Sezona erken başlayan ve birbiri ardına zorlu maçlar oynayan sarı kırmızılı futbolcuların şu dönemde böyle bir gerileme olmasını normal karşılamak lazım.
BAKAMBU’NUN GOLÜ ÇOK DEĞERLi
Bu tip durumlarda teknik heyete düşen en önemli görev, yedek oyuncuları hazır tutmaktır. Bir süredir ortalarda görünmeyen Cedric Bakambu’nun attığı gol ve sergilediği oyun bu bakımdan son derece değerli.
Bu maçta Bayern’e yenilmek doğal... Ama kafa kafaya oynamak olay. Tebrikler Galatasaray.
Beşiktaş’ın şu günlerde yaşadığı kadro zafiyeti tanımlanamayacak boyutta. Takımın en önemli oyuncuları Vincent Aboubakar, Rachid Ghezzal, Arthur Masuaku ve Valentin Rosier ortada yok. Amir Hadziahmetovic cezalı. Stoperde mecburen sürekli pozisyon hatası yapmasına rağmen zorunluluktan Necip Uysal oynamaya devam ediyor.
MERT VARKEN NEDEN ERSiN OYNUYOR?
Burak Yılmaz’ın eli kolu bağlı ama Ante Rebic’i bu kadar yokluk içerisinde 11’de düşünmüyor olması da ilginç. Ayrıca Beşiktaş’ın 1’inci kalecisi Mert Günok’tur. Mert Günok varken neden Ersin Destanoğlu oynuyor? İkinci golde yapmış olduğu hata çok büyük. İlk 45 dakikada savunmayı ayakta tutan Eric Bailly’nin çıkmasının ardından Bakhtiyar Zaynutdinov-Necip Uysal ikilisi stoper olarak görev alınca tüm denge kayboldu. İlk yarıda tek pozisyon üretemeyen, isabetli şut atamayan Antalyaspor 12 dakikada arka arkaya 3 gol buldu. Bailly harika bir stoper ama sürekli sakat, oynasa da maçı tamamlayamıyor.
KAOS VE YOKLUK ORTAMI
Tüm bu kaos ve yokluk ortamında maçı yazmak, analiz etmek de yersiz. Beşiktaş’ın saha içinde ve saha dışında o kadar derin sorunları var ki bu tabloda sorumluluk alan Burak Yılmaz ve oyuncu grubunu eleştirmeye sıra en son gelir. Genel kurul kararı alan başkan Ahmet Nur Çebi ve yönetim kurulunun son güne kadar bu takımı sahiplenmesi koşullar ne olursa olsun gerekliydi. Bu kadar başıboş ve sahipsiz bir takımdan daha fazlasını beklemek mümkün değil.
<iframe width="760" height="450" src="https://www.youtube.com/embed/3jsTjl_6D-A" title="Dusan Tadic mi, Wilfried Zaha mı, Ante Rebic mi? | Taraftar ne diyor?" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Dün skordan bağımsız olarak sezonun en kötü Fenerbahçe’si vardı sahada. Başta Fred olmak üzere eksikleri fazlasıyla aradılar. Djiku ve Becao’nun yokluğunda forma giyen Samet 2 gole sebebiyet veren hatalar yapınca Trabzonspor bir anda 3 farklı üstünlüğe ulaştı. Abdullah Avcı, maça takımını iyi hazırlamıştı, planı da büyük ölçüde tuttu. Istanbul’da 3 gol buldular ve 2 golleri de iptal oldu. Fenerbahçe’nin defansif zaaflarından iyi faydalanan bordo mavililer, savunmada da merkeze yoğunlaştı ve Fenerbahçe’ye pozisyon vermedi. İlk yarıda Trabzonspor karşısında tek isabetli şut atamayan sarı lacivertliler net fırsatlar bulmakta güçlük çekti. Zira atılan 2 gol de penaltıdan.
iSMAiL KARTAL’DAN ŞAŞIRTICI TERCiH
Trabzonspor, Fenerbahçe 10 kişi kaldıktan sonra daha cesur oynamalıydı. 1 kişi eksik rakibi karşısında baskı yemeleri dünkü tek olumsuz taraflarıydı. Sezonun yıldızı İsmail Kartal’ın Samet’i çıkartıp Crespo’yu oyuna aldığı an ise şaşırtıcı bir tercih oldu. Çünkü İsmail Hoca, adaşı İsmail Yüksek’i stopere çekti ancak İsmail’in sarı kartı vardı. Nitekim o dakikaya kadar zaten hep riskli hamleler yapan İsmail Yüksek ikinci sarı karttan oyundan atıldı.
HAKEM KARARLARI DAMGA VURDU
Dün ne yazık ki bir kez daha hakem kararlarının çok fazla konuşulduğu, hakem kararlarının damga vurduğu bir derbi izledik. Hak eden tarafın kazandığı bir maç oldu. Fenerbahçe eksik oyuncularını fazlasıyla hissetti.
Çok değerli bir 3 puanı alan Trabzonspor’da Abdullah Avcı’nın planı büyük ölçüde tuttu ve yıllar sonra deplasmanda bir Fenerbahçe galibiyeti kazanıldı.
Pepe’nin de katılmasıyla birlikte bundan sonra daha güçlü bir Trabzonspor izleyeceğiz. Fenerbahçe ise eksikleri bundan sonraki maçlarda ne boyutta arayacak? Onu da göreceğiz.
<iframe width="760" height="450" src="https://www.youtube.com/embed/3jsTjl_6D-A" title="Dusan Tadic mi, Wilfried Zaha mı, Ante Rebic mi? | Taraftar ne diyor?" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Burak Yılmaz, yokluklar içerisinde neredeyse elde avuçta kim varsa sahaya sürdü. Maça istekli ve ön alan baskısıyla başlayan siyah beyazlı ekip %71 ile topa sahip olduğu ilk 45 dakikada Zaynutdinov’un 2 etkili şutu dışında taraftarını heyecanlandıracak kale önü aksiyonlarından uzaktı. Bunda Gaziantep’in disiplinli ve alan bırakmayan savunmasının da etkisini gözardı etmemek lazım.
GRADEL BİLE SAVUNMA YAPTI
Sumudica, Max Gradel’e bile savunma sorumluluğunu aşılamış. 2’nci yarıda kazanma arzusu ve kararlılığını sahaya yansıtmaya devam eden Beşiktaş, Salih’in kafa golüyle Gaziantep kilidini açmayı başardı. Ardından Rashica’nın hazırladığı pozisyonda Cenk’in golüyle farkı 2’ye çıkartıp haftalardır aradığı özgüveni yakaladı.
Dün Cenk Tosun, fiziksel olarak hâlâ %100 durumda olmasa bile sorumluluk aldı ve sahaya her şeyini verdi. Ama Beşiktaş’ta dünün en iyisi Oxlade-Chamberlain idi. Ataklarda oyunu şekillendiren İngiliz futbolcunun top Gaziantep’in ayağına geçtiği zamanki mücadelesi de alkışı hak etti. Oyunda kaldığı süre içersinde Salih’in de arzusu ve iştahı takımına çok yardımcı oldu.
NECİP VE BAILLY HATASIZ OYNADI
Necip ve Bailly savunmanın merkezinde hatasız oynarken, sağda Onur, solda Zaynutdinov yüksek enerji ortaya koydular. Beşiktaş dün aradığı morali ve ayağa kalkma fırsatını buldu.
Dün sahaya yüreğini ve kazanma karakterini koyan Beşiktaş, hak edilmiş bir 3 puan elde etti. İç sahadaki Fenerbahçe derbisine kadar olan süreçte oynanacak 4 maçı kazanıp bir seri yakalayabilirse derbiye farklı bir havayla çıkabilir.
Dün ayrı bir sayfa da Beşiktaş, taraftarı için açmak lazım. Tribünleri dolduran siyah beyazlı futbolseverler, kötü günde de takımlarının yanında olduğunu gösterdi.
Beşiktaş dün rakibinden daha kaliteli olmasına rağmen sahaya asla karakter koyamadı. Daha agresif ve yürekli bir Beşiktaş’ı hepimiz bekledik. Pres yok. Baskı yok. Necip Uysal stoperde asla olmuyor.
YETERİ KADAR AGRESİF DEĞİL
Dün gece mütevazı Bodo takımı karşısında mağlubiyeti hak eden ve kabul eden bir Beşiktaş gördük. Beşiktaş asla yeterli agresifliğe sahip değil. Rakibine baskı yapamıyor ve sadece bireysel yeteneklerle sonuç arıyor. Takım oyunu yok. Mücadele gücü ve oyun karakteri asla yok. Bence kadro kalitesi kötü değil ama ortada bir takım yok maalesef.
NİYE HALA NECİP OYNUYOR?
Beşiktaş dün 90 dakika boyunca ortaya asla bir karakter koyamadı. Bu çok üzücü ve düşündürücü. Necip’in stoper oynadığı Trabzonspor ve Adana Demirspor maçlarını Beşiktaş kaybetmedi mi?
Neden hala Necip Uysal stoper oynuyor? Kimse Necip’in stoperde yetersiz olduğunu ve Beşiktaş’ın sürekli maç kaybettiğini görmüyor mu? Olmuyor! Birileri artık bunu görsün.
Isırmayan ve pres yapmayan Beşiktaş dün gece yenilgiyi hak etti.