Gülşah Öztürk Erten

Çocuklara ölüm nasıl anlatılır?

22 Şubat 2021
Aile bireylerinin yada sevilen bir yakının ölüm haberi çoğu zaman baş edilmesi zor bir durumdur. Ölümü çocuklara anlatmak ise baş edilmesi çok daha zor ve karmaşık bir durumdur. Peki, yaşanan bir kayıp sonrasında çocuklara ölüm ne zaman ve nasıl anlatılmalıdır, ölümü anlatırken nelere dikkat edilmelidir, ölüm sonrası çocuklarda görülen yas belirtileri nelerdir?

Ölüm ne zaman ve nasıl anlatılmalıdır?

Bazen küçük yaşta çocukların durumu anlamayacakları düşünülerek açıklama yapılmaktan kaçınılabilir. Ancak her çocuk ölüm sonrası hayatında yada etrafındaki yetişkinlerde bir değişiklik olduğunu fark eder. Kendisine bir açıklama yapılmayan çocuklarda kaygı, suçluluk, yetişkine güven kaybı gibi duygular görülebilir. En kısa sürede ölümü çocuk ile paylaşmak en doğrusu olacaktır.

Çocuklara ölüm anlatılırken yaşına ve gelişim özelliklerine dikkat edilmelidir. Okul öncesi dönem olarak kabul edilen yaşlarda ölen kişiyi bir daha göremeyeceği, artık yanında olamayacağı ve onunla konuşamayacağı net olarak söylenmelidir. Uzaklara gitti, dönemeyeceği bir yerde ama bizi görebilir gibi açıklamalar kafa karıştırıcı olabilir, kabullenmesini güçleştirebilir. Mümkün olduğunca kısa bir açıklama yaparak çocuğun soru sormasına fırsat verilmelidir ve sorulara net ve doğru bilgi verilmelidir.

7 yaş ve daha büyük çocuklarda ise ölüm kavramı daha anlaşılabilir olacaktır. Ölen kişiye ne olacağı ile ilgili daha çok soru sorabilirler. Soyut düşünme becerileri gelişmiştir. Yapılacak törenlere katılmak, vedalaşmak bu yaş grubu için, çocuğun bireysel özelliklerine de dikkat edilerek uygun olacaktır.

Ölümü anlatırken nelere dikkat edilmelidir?

Özellikle okul öncesi dönemdeki çocukların hayal dünyaları çok geniştir. Net olmayan açıklamalar yaptığınızda onlar için boşlukları tamamlamak zor olacaktır. Örneğin uzun bir uykuya daldı, uzak bir yolculukta yada gökyüzünde bizi izliyor gibi açıklamalar yanlış olacaktır. Burada ölen kişinin kendi isteği ile gittiği ve onu terk ettiği yada istediği zaman geri dönebileceği gibi bir beklenti olabilir.

Yazının Devamını Oku

Oyun terapisi nedir, nasıl fayda sağlar?

1 Şubat 2021
Çocuklar minyatür bir yetişkin değildir. Çocuklar oyun yoluyla çatışmalarını çözme ve kendilerini ifade etme konusunda doğal bir yeteneğe sahiptir. Oyun terapisi yoluyla onlara ulaşmak ve dünyalarına girmek mümkündür. Çocukların duygularını ifade etmelerine, iç görü kazanmalarına ve sorunlarını çözmelerine yardımcı olabilecek en iyi yöntemlerden birisi yine oyun terapisidir.

Çocuklar neden oyun oynar?

Eğlenceden çok daha fazlası olan oyun her yerde, her zaman çocukların en büyük işidir. Oyun onlara mükemmel yaşam deneyimi sağlar ve doğaldır. Çocuklar oyuncakları kelimeler gibi kullanır. Kimsenin çocuklara öğretemeyeceği şeyi öğrenme yolu ve bizim de onları anlamamızda ki en büyük kaynaktır. Oyunların zihinsel, sosyal gelişime olan katkısı kadar duygusal gelişime de yararı çok fazladır. Oyunun bir çocuğun dayanıklılığı ve zihinsel sağlığı için hayati önem taşıyan duygu düzenlemesini desteklediğini biliyoruz. Çocuklar rol yaparken yaşadıkları sorunları tekrar canlandırır ve kendi yöntemleri ile başa çıkmayı öğrenirler. Oyun çocukların duygularını anlamaları ve işlemeleri için ellerindeki en güçlü silahtır.

Oyun terapisinde nasıl bir fark olur?

Çocuk oyuncakları kullanarak kendisini, hayatındaki kişileri ve yaşadıkları ile ilgili nasıl hissettiğini kelimelerden çok daha anlamlı bir şekilde ifade edebilir. Oyun terapisi sayesinde oyun oynarken çok daha rahat olan çocukla, yetişkinin iletişim seviyesine gelmek zorunda kalmadan iletişim kurulabilir.

Oyun terapisinde çocukların kullandığı her oyuncağın ve kurduğu oyunun bir anlamı vardır. Oyun terapisti çocuğun yalnız oynadığı oyunlardan farklı olarak, oyun sırasında verdiği mesajları alarak yine oyun yoluyla çocuğa anlaşıldığını hissettirir. Ayrıca çocuğun duygularını fark ederek sorun yaşadığı durumları onarması için ona alan yaratır. Böylece çocukta değişim gerçekleşir.

Kimler oyun terapisinden faydalanabilir?

Genel olarak 3-12 yaş aralığındaki tüm çocuklar için uygundur. Çocuk merkezli oyun terapilerinde çocuğun yaşadığı problemlerden çok, kişilik olarak çocuğa odaklanılır. Çocuğun daha olumlu bir benlik kavramı geliştirmesi, daha fazla sorumluluk kazanması, içsel denetimi sağlayabilmesi, kendi kararlarını verebilir duruma gelmesi ve kendine daha çok güvenir hale gelmesi gibi hedefleri vardır.

Çocukların yaşadıkları başta depresyon olmak üzere tüm duygusal bozukluklar, kardeş kıskançlığı, fobi ve kaygılar, travmalar, takıntılar, öfke ve davranış sorunları, öğrenme güçlükleri, uyku-yemek-tuvalet konularında sorunlar, anne baba ayrılığı yada kaybı gibi zorlandıkları bir çok alanda çocuklara oyun terapisi ile yardımcı olmak mümkündür.

Yazının Devamını Oku

Çocuklara sorumluluk bilinci nasıl kazandırılır?

4 Ocak 2021
Birçok anne baba kendi ayakları üzerinde durabilen çocuk yetiştirebilmeyi hedefler. Peki ebeveyn söylemeden görevlerini bilen ve kendi düzenini devam ettirebilen, sorumluluk sahibi çocuklar olmaları için ne yapmak gerekir?

Sorumluluk, görevlerimizi ve üzerimize düşen yükümlülükleri zamanında yerine getirme bilincidir. Sorumluluk duygusu daha okul öncesi dönemlerde oluşmaya başladığı için en büyük görev anne babaya düşmektedir. Bu aşamada anne babanın, çocuklarının gelişim dönemi özellikleri hakkında bilgi sahibi olması ve yaşına göre çocuklarını desteklemesi en önemli noktadır.

Yaşına uygun görevler vererek sosyal hayata uyumlarını destekleyin.

Henüz 2 yaşına gelmemiş çocuklar bile aslında birçok öz bakım becerisini destekli de olsa gerçekleştirebilir. Ortalığı kirletse ve tabağındaki tüm yemeği bitiremese bile yemeğini yemek artık onun sorumluluğu olmalıdır. Oyuncaklarını ve odasını toplamak konusunda desteğinize hala ihtiyaç duyabilir ancak bunun sadece sizin göreviniz olmadığının da farkında olmalıdır. Ayrıca aile içinde görev almak çok önemlidir. Örneğin 2 yaşında masaya peçete koymak, 3 yaşında bardakları koymak ya da ilkokul dönemindeki çocuk için evdeki çiçeklere su vermek, çöp atmak vb. görevler olabilir.

Kendi hayatlarının kontrolünü almak çocuklarda güven duygusunu geliştirir. Siz olmadan da bazı şeyleri başarabilmek cesaretlenmeleri ve daha fazla sorumluluk almaları için gereklidir. Böylece sosyal hayata başladıkları okul öncesi eğitimde de çok daha kolay uyum sağlayan çocuklar olacaklardır.

Rol model olun

Çocukların özellikle erken dönemlerde en büyük rol modelleri ebeveynleri olacaktır. Hayatınızda düzen ve sınırların olması önemlidir. Anne baba olarak hem kendi sorumluluklarınızı almalı hem de tutarlı bir hayatınız olmalıdır ki çocuk bir sonraki adımda kendisini neyin beklediğini bilmelidir.

Çocuklarınıza sorumluluk verirken konuyla ilgili mutlaka seçme hakkı tanıyarak yönlendirmelisiniz. Sınırlarını sizin çizdiğiniz bir alanda özgürlüğe ihtiyaç duyacaklarını unutmamalısınız. Çocukların katılımcı ve işbirliği içinde olabilmeleri. Sizinle bu konuyu güç savaşı olarak görmemeleri için seçme şansı olmalıdır.

Sonucunu yaşamasını sağlayın

Yazının Devamını Oku

Disleksiyi anlamak ve üstesinden gelmek

10 Kasım 2020
Çocukların her biri kendi hızında öğrenir ve gelişir. Bir noktaya kadar çocukların okuma konusunda zorlanması yaygındır. Ancak okumayı öğrenmek ya da okumak için yoğun çaba harcamak, çocuğu sürekli akranlarının gerisinde bırakan ve mücadele etmesi gereken bir duruma düşürdüğünde disleksi akla gelmelidir.

Disleksi erken yaşlarda dil ediniminde gecikme ve diğer bazı öğrenme güçlükleri nedeni ile ipuçları verse de genelde okula başlayan çocuklarda okuma, yazma ve matematik alanında yaşanan sorunlarla kendini gösterir. Disleksiye sahip olan bireyler genelde normal yada üstü zekaya sahiptir. Ancak bu bireyler öğrenme ile ilgili yaşadıkları problemlerin üstesinden gelmek için özel bir eğitime ihtiyaç duyarlar.

Okulların eve taşındığı şu günlerde aileler disleksiden ne zaman şüphelenmelidir?

Okul öncesi dönemdeki çocuklar için belirtiler:

Okul dönemi çocukları için belirtiler:

Disleksi ile ilgili önlem alınmadığında;

Öğrenmede sorun: Okuma, diğer okul derslerinin çoğu için temel bir beceri olduğundan, disleksiye sahip olan bir çocuk çoğu sınıfta dezavantajlıdır ve akranlarına ayak uydurmakta güçlük çekebilir.

Sosyal problemler: Özel bir eğitimle üstesinden gelinmediğinde disleksi düşük benlik saygısı, davranış problemleri, kaygı ayrıca arkadaşlardan, ebeveynlerden ve okuldan uzaklaşmaya yol açabilir.

Nasıl bir tedavi uygulanır?

Yazının Devamını Oku

Okul korkusu mu ayrılık kaygısı mı?

15 Ekim 2020
Bebekler dünyaya geldiklerinde hem fiziksel bakımlarını üstlenecek hem de kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak bir yetişkin ile bağlanma ihtiyacı duyarlar. Genelde anne olan bu yetişkin ve bebek arasında güçlü bir duygusal bağ oluşur. Kurulan bu bağ sayesinde bebekler yaşamın ilk yıllarında huzursuz ve kaygılı oldukları anlarda, annenin varlığı ve teması ile kendilerini sakinleştirebilirler.

Yerinde ve yeterince ihtiyaçları karşılanan bebek dünyaya güven duymaya başlar. Genel olarak 18. Aydan itibaren de anneden ayrışmaya başlar. Ancak güvenli bağlanmanın gerçekleşemediği ya da sağlıklı ayrışmanın yaşanmadığı durumlarda çocuk anneden uzak kaldığı zamanlarda yoğun bir endişe yaşar. Annenin olmadığı durumlar çocuklarda alarm sistemini devreye sokan güvensiz ortamlar olarak algılanır. Çocuk yaşadığı bu kaygı sonucunda bireyselleşme, sosyal ilişki kurma ve okula uyum gibi çoğu alanda zorlanmalar yaşar.

Ayrılık kaygısı nedir?

Çocukların evden ya da bakım veren kişilerden ayrı kalma durumlarında gelişimsel olarak uygunsuz ve sıklıkla yaşadıkları korku ve yeni duruma tahammül edememe halidir. Gelişimsel olarak 2 yaş sonrası çocukların yetişkine olan ihtiyacı azalır ve çocuklar ayrılık denemelerine başlar. Bu yaşlarda ayrılık anlarında çocuğun bir süre endişelenmesi ve sonrasında sakinleşmesi gelişimsel olarak uygundur. Ancak 3 yaş sonrasında ayrılık durumlarına dayanamama ve sakinleşememe durumu ayrılık anksiyetesini düşündürür. Annenin işe gitme zamanlarında yaşanan zorluklar ve ardından okula gitme yaşında da okul korkusu olarak karşılaşılan bir sorun olur.

Genelde okul dönemi çocuklarının ilk yıllarında pazartesi günleri ya da uzun tatillerden sonra okula gitmekte zorlanma, anneden uzun süre ayrı kaldığında güven ve cesaret veren başka bir yetişkine ihtiyaç duyma gözlemlenen bir durumdur. Ancak yelpazenin diğer ucunda şiddetli ayrılık kaygısı yaşayan ebeveynden uzak kalma fikrine bile yoğun tepki veren, ayrı kaldıklarında da sakinleşemeyen ve fiziksel tepkiler gözlemlenen çocuklar vardır.

Aileler neler yapabilir?

Ayrılık kaygısı yaşayan çocukların anneleri ile yapılan çalışmalar hızlı yol almayı sağlar. Genelde kaygılı annelere sahip olan bu çocukların okul dönemi öncesinde anne ile ayrılık çalışmaları yapmaları faydalı olacaktır. Çocuğun kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeye gelmesi konusunda ailelerin teşvik etmesi son derece önemlidir. Anneler okul döneminde çocuğun yeterince hazır olmadığını, yalnız başına okulda sorumluluklarını alamayacağını düşünür ve farkında olmadan bu kaygılarını çocuğa da aktarabilirler.

Okula giden çocuğun kaygılar yüzünden okuldan uzak kalmaması gerekir. Aşamalı olarak bu kaygıyı yaşamasında sakınca yoktur. Ebeveyn anlayışlı ancak kararlı bir tutum sergilemelidir.

Çocukla önceden okula ne zaman gideceği ve ne kadar süre kalacağı ile ilgili konuşmalar yaş düzeyine göre yapılmalıdır. Okul öncesi kısa bir vedalaşma yapılarak mutlaka söz verilen zamanda almaya gidilmelidir. Bu şekilde nelerle karşılaşacağını gören çocuk zamanla güvenmeye başlayacaktır.

Yazının Devamını Oku

Covid-19 sonrası okula dönüş korkuları

10 Eylül 2020
Okulların kapanmasından sonra, tekrar okula dönüş genel olarak heyecan ve korku getirir. Yeni sınıf veya okul nasıl olacak? Öğretmenim ile iletişimim nasıl olacak? Okul arkadaşlarım benden hoşlanır mı? Yeni arkadaşlar edinebilecek miyim ? Bu sorular çocukların zihninde sıklıkla yer alır. Bununla birlikte, pandeminin getirmiş olduğu yüz yüze iletişimde sıkıntılar çocuklar için zorlayıcı olabilir.

Çocuklar size direkt soramasalar bile aşağıdaki benzer soruların cevaplanması onları rahatlatacaktır.

Okula gitmek beni hasta edecek mi?

Okul açılacak mı?

Okul açık kalacak mı?

Arkadaşlarım okula geri dönecek mi?

Ben olduğumda arkadaşlarım okulda olacak mı?

Bütün gün maske takmam gerekecek mi?

Ellerimi ne sıklıkla yıkamalıyım?

Yazının Devamını Oku

Mavi Bebek oyunundaki tehlike!

8 Temmuz 2020
Sosyal medyada her geçen gün çocuklar açısından tehlikeli oyunlara yeni biri daha ekleniyor. Sanal dünyayı vuran son çılgınlık 'Mavi Bebek' adındaki oyun aileleri tedirgin ediyor. Mavi Balina ve Momo’da olduğu gibi talimatlarla ilerleyen bu oyunların ortak özelliği çocukların kaygı seviyesini yükselterek gerçeklikten uzaklaşmalarına sebep olmaları…

Bu tarz oyunlar çocukları nasıl etkiliyor?

Şiddet ve korku içerikli oyunlar çocuklarda davranış bozukluklarına neden olabilir. Bu tip oyunlarda özel bilgilere ulaşılabilmesi sonucunda küçük yaş grubunda bulunan ve aileleri ile durumu paylaşmaktan çekinen çocuklarda içe kapanma ve depresif davranışlar görülebilir.

Mavi bebek oyununda kullanılan yöntemlerle çocuklara hipnotik telkin verildiğini ve bunun çocuklar tarafından anlaşılması güç durumlar olduğunu söyleyebiliriz. Yaşadıkları deneyim önce merak uyandırsa da sonrasında çocukların kaldırabileceklerinin üzerinde korkuya sebep olabilir. Bu tür oyunlar çocuklarda öfke nöbetleri ve halüsinasyonlara da yol açabilir.

Bu oyunlarla ilgili aileler nelere dikkat etmeli?

Çocuklarla bu oyunlara karşı iletişiminizde merak uyandırmamaya dikkat ederek bilgi verebilirsiniz. Bu oyunlara karşı öncelikle ne kadar bilgi sahibi olduklarını ifade etmeleri için onu cesaretlendirebilirsiniz. Korktukları ve tehdit edildikleri ya da hatalı oldukları durumlarda sizin vereceğiniz tepkiyi bilememek çocuklarda kaygıya sebep olacaktır. Yapacağınız konuşmalarda bu durumlarda onları eleştirmeyeceğinizi, her koşulda sevginizin değişmeyeceğini ve onların yanında olacağınızı belirtmelisiniz. 

Çocukların sanal ortamda hangi uygulamalarda zaman geçirdiğini mutlaka takip edin. Ancak sürekli kontrol edilmek çocuklar tarafından rahatsız edici bulunabilir. Bu durumda onlarla uygulamalar ve oyunlar hakkında sohbet etmek ve mümkünse birlikte vakit geçirmek, sizinle paylaşımdan zevk almasını sağlamak önemlidir.

Çocukların teknolojik aletleri odası ya da yalnız kalacağı yerlerde değil birlikte vakit geçirdiğiniz ortak alanlarda kullanmasını sağlayabilirsiniz. Çocukların kullanacağı alanları sınırlandırmak, denetim ayarlarını kurmak güvenli medya kullanımı için gereklidir. Ancak bu konuda çocuk bilgilendirilmeli, bunun aranızdaki güven ilişkisini zedeleyecek bir uygulama olmadığı ve onu korumak amaçlı olduğu anlatılmalıdır.

Erken çocukluk döneminden itibaren sorumluluk verilerek, yaşına uygun sınırlar koyulan çocukların sanal dünyaya olan bağımlılıkları azalacaktır. Ayrıca çocuklar için zamanlarını geçirebileceği daha verimli ve keyifli alanlar yarattığınızda teknolojiye olan ihtiyaçlarının azalacağı unutulmamalıdır.

Yazının Devamını Oku

Çocuklar neden anne ve babaya bağımlı olur?

30 Mayıs 2020
Bir bebek dünyaya geldiğinde en uzun süre bakıma muhtaç olan canlıdır. Doğal olarak anne ya da anne yerine geçecek kişiye bağımlıdır. İhtiyaçlarını kendi başına karşılayacak duruma geldiğinde ise bu bağımlılığın zamanla azalması beklenir. Burada anne doğru zamanda çocuğun gönderdiği sinyalleri alarak kendisinden ayrılmasına izin verebilmelidir.

Bebekler dünyaya geldiğinde fiziksel ihtiyaçları dışında bakım veren kişiden dünyanın güvenli olduğuna dair duyguyu almak isterler. Bunun için ihtiyaçlarına zamanında ve yeterince cevap verilmesini beklerler. İhtiyaçları tutarlı bir şekilde karşılandığında artık dünya daha tahmin edilebilir bir yerdir. İsteklerinin kabul edildiğini, önemsendiğini gören bebeklerde güvenli bağlanma gerçekleşir.

Güvenli bağlanan çocuklarla yapılan araştırmalarda ise çocukların daha kolay yeni duruma uyum sağladıkları ve kaygı seviyelerinin daha düşük olduğu görülmüştür. Bebek tarafından deneyimlenen bu ilk ilişki tarzı gelecekteki ilişkilerin de temelini oluşturacaktır.

Bağımsız çocuk yetiştirmek için nelere dikkat edilmelidir?

Bebekler davranışlar kadar kendisine bakım veren kişinin duygularını da çok iyi gözlemler ve içselleştirirler. Annelerin bu aşamada kendi duygularını iyi yönetebilmesi beklenir. Anneden ayrışma denemeleri çok erken dönemde başlar. Örneğin, emeklemeye başlayan bir bebek ilk denemelerinde arkasına bakmadan odadan çıkıp gidemez. Sık sık anne ile göz iletişimi kurmak ister. Burada annenin kaygısını kontrol edip, bebeğe devam etmesi için cesaret veren bakış ve davranışlarda bulunması bağımsız çocuk yetiştirmek için ilk adımlardan sayılabilir. Böylece anne olmadan da güven içerisinde dünyayı keşfedebileceğini öğrenir. Aynı şekilde olumsuz bir durumla karşılaştığında da anneyi izleyip, bunun ne kadar korkutucu olacağına dair gözlemler edinir. Annenin verdiği yoğun tepkilerle karşılaşırsa kaygısı seviyesi artar ve yalnız başına denemekten vazgeçebilir.

Bunlar yemek, uyku, giyinme ya da öz bakım becerileri gerektiren diğer davranışlarda da aynı şekildedir. Çocuğun denemesine ve yalnız yapmasına ne kadar fırsat verilirse bağımsızlığı o kadar gelişecektir. Aksi takdirde başta bunlar olmak üzere ileriki yaşlarda yapabileceği birçok şeyi kendi başına yapamayan ve kararlarını yalnız alamayan bağımlı çocuklar, gençler hatta yetişkinler haline dönüşeceklerdir.

Anne ve baba neler yapabilir?

• İlk ayrılık denemeleri için yuva ya da okul dönemini beklemeyin. İlk aylarından sonra küçük zaman dilimleri şeklinde bebeğinizden ayrı kalma alıştırmaları yapabilirsiniz. Hem annenin hem bebeğin güven ve ayrılık kaygıları ve duyguları erken çalışılması gereken bir konudur.

Yazının Devamını Oku