Paylaş
Grieg’in piyano konçertosunu seslendiren İdil Biret’in ustalığından, büyüleyiciliğinden, seyirci/dinleyiciyi sahneye bağlayan alçakgönüllüğünden söz etmeyeceğim. Alkış tufanından sonraki bisleri binlerce kişi, gerçek müziğin ne olduğunu hissederek dinledi.
Pazar günü öğle yemeğinde, bir usta olarak gençler için düşüncelerini anlattı.
Çok yetenekli olduklarını ama yeteneklerini sergileyecek mekânların yokluğu yüzünden kendilerini gösteremediklerinden yakındı.
Pazartesi günü İstanbul’a döndü, iki gün dinlendikten sonra Ayvalık’a giderek Master Class etkinliğini gerçekleştirecek.
İdil Biret, her bildiğini, her çaldığını yeniden gözden geçirir, akşam çaldığını gündüz yeniden çalar. Çünkü her icranın mükemmele ulaşmanın sarp yolunda bir ilerleyiş olduğunun bilincindedir.
Gençlere bildiklerini aktardıktan sonra Meksiko’ya gidecek. Gelecek yıl sonbaharda da önemli bir yarışmanın jüri üyeliğini yapacak.
Konuşmalarımızda yaptığım bir saptama. Müziği başka bir kültürle kuşatmadıkça, bir müzisyenin başarılı olamayacağını, virtüözlük mertebesine ulaşamayacağını kanıtlayan bir sanatçıdır Biret.
Müzik nereye gidiyor sorusunun yanıtını verebilmek için dünyanın nereye gittiğini takip etmek gerektiğinin bilincini taşıyor.
Konuşmalarda iki büyük müzisyen hakkında okuduklarından söz etti.
Biri Svyatoslav Ricter (1915-1997), diğeri de Pierre Boulez (1925-2016).
Onların tutkularını, hangi yazarı sevdiklerini İdil Biret’ten öğrendim.
İkisinin de en beğendikleri yazar Marcel Proust’muş. Boulez’e göre, Wagner hakkındaki en iyi yazıyı da Proust yazabilirmiş.
PAZAR günü saat 18.00’de Keşif Kitabevi’nde İdil Biret’in imza günü vardı.
Okur/dinleyicilerine Dominique Xardel’in yazdığı “Dünya Sahnelerinde Bir Türk Piyanisti İDİL BİRET”(1) kitabını imzaladı.
Uzun kuyrukta çoğunluk kadınlardaydı. Bir kez daha Şefik Yüksel’le karar verdik ki kadınlar Türkiye’de iyi bir dinleyici ve iyi bir okuyucu.
Sanatçı yorulmadan, güler yüzle, ithaflarla kitaplarını imzaladı.
Diğer kitap da annesi Leman Biret’in “İdil Biret’in Çocukluk ve Gençlik Yılları - Hatıralar ve Gazete Kupürleri Defteri”(2) idi.
Kitabı aşağıdaki satırlarla imzalamıştı: “Annemin 1945-1958 arasındaki yılları kapsayan anıları ve aynı senelerde yurtiçi ve dışındaki gazete ve dergilerden kesip sakladığı yazı ve resimler. O yıllardan geriye kalan bu sahifeleri sizlerle paylaşmak istedim.”
Ben de imza boyunca kitabevinde oturdum, onun okur/dinleyicilerinin profilini gözlemledim. Özellikle piyano dersi alan küçük dinleyicileri ilgimi çekti.
Bir kere daha gördüm ki, büyük sanatçıların kitapları yapılmalı. Bu kitaplar, sanatçıların bütün dünyasını, yaşamı yorumlayışını, müziğe olan tutkuyla bağlılığını daha iyi anlamamızı sağlıyor.
BİR dünya sanatçısını dinlemek, onunla sohbet etmek yaşamı güzelleştiren öğelerin başında geliyor.
(1) Can Yayınları.
(2) Tarihçi Kitabevi.
Paylaş